#ekoIQ Ekonomi Seçim Sonrası Türkiye’de Sürdürülebilirlik
Ekonomi

Seçim Sonrası Türkiye’de Sürdürülebilirlik

sürdürülebilirlik

Dünyanın sürdürülebilirliğini tartıştığımız bir zamanda, seçim sonrası Türkiye’nin sürdürülebilirliğine dair ne şekilde bir yol planı oluşturulacağı, başta ekonomik sürdürülebilirlik olmak üzere karar vericilerin diğer sürdürülebilirlik alanlarında ne gibi adımlar atacakları ya da nasıl adımlar atılması gerektiği gibi gündemlerin ön plana çıkması kaçınılmaz olacaktır.

Yazı: Aynur KOLBAY HÜLYA, MarjinalSosyal Direktörü ve Strateji Departmanı Koordinatörü

Sürdürülebilirlik kavramı hayatlarımıza girdi gireli bireysel, toplumsal ve evrensel boyutlarda varlığımızı daha çok sorgulamaya, attığımız her adımı ve geleceği daha çok düşünmeye başladığımızı söyleyebiliriz sanırım. Bulunduğumuz coğrafya, mesleklerimiz, yaşlarımız ne olursa olsun küresel boyutta bir çaba ve ortak bir hedef mevcut. Bu hedefe ulaşmak için de tüm dünyada ekonomik, toplumsal ve çevresel alanlardaki iyileştirmeleri düşünme, çözüm üretme gibi sorumluluklarımız var.

Ülke olarak uzun bir süredir seçim gündemiyle iç içeyiz. Tüm sektörleri etkisi altına alan kritik bir dönüm noktasını geride bırakmış olmakla birlikte bundan sonrası için çok daha kritik konular gündemimizde olacak. Dünyanın sürdürülebilirliğini tartıştığımız bir zamanda, seçim sonrası Türkiye’nin sürdürülebilirliğine dair ne şekilde bir yol planı oluşturulacağı, başta ekonomik sürdürülebilirlik olmak üzere karar vericilerin diğer sürdürülebilirlik alanlarında ne gibi adımlar atacakları ya da nasıl adımlar atılması gerektiği gibi gündemlerin ön plana çıkması kaçınılmaz olacaktır.

Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (SDSN) tarafından hazırlanan ve 2022 yılında yayımlanan Sürdürülebilir Kalkınma Raporu, 2030 yılına doğru zaman daralırken ülkelerin SKA’lara yönelik politika çalışmalarında ne kadar büyük farklılıklar olduğunu da gözler önüne seriyor. 2022 SKA Endeksi’ne göre en üst sırada 86,5 puanla Finlandiya yer alırken onu üç İskandinav ülkesi Danimarka, İsveç ve Norveç takip ediyor. İlk 10 ülkenin tamamının Avrupa’dan olduğu ve toplam 163 ülkenin bulunduğu listede, Türkiye 70,4 puanla 71’inci sırada yer alıyor.

Dünyadan Sürdürülebilirlik Politikaları Örnekleri

Seçim sonuçlarının Türkiye sürdürülebilirlik politikalarına etkisine geçmeden önce dünyadaki farklı ülkelerin siyasi politikalarının sürdürülebilirlik çalışmalarına etkisinin nasıl olduğuna bakmamız iyi olacaktır:

  • Yeni Zelanda hükümeti, 2050 yılına kadar toplam net sıfırı hedefleyen bir yasa tasarısını kabul etmenin yanı sıra dünya genelinde en sürdürülebilir tarım sistemlerine sahip ülke konumunda.
  • Rüzgar enerjisinde lider konumda olan Danimarka, ülke enerjisinin yaklaşık yarısını rüzgar türbinlerinden sağlıyor.
  • Finlandiya, jeneratörlerde kömür kullanımını yasaklarken ülkenin kirlenen nehir ve göllerini kapsayan bölgelerini restore ediyor.
  • Hava kalitesinde 18’inci, su temizliğindeyse dokuzuncu sırada yer alan Hollanda, çok büyük miktarda yenilenebilir enerji sağlayıcısına ev sahipliği yapmanın yanında otomobil kullanımını azaltmak için bisiklet planları ve güneş panelli otobüs durakları hayata geçiriyor.
  • Yaklaşık 10 farklı geridönüşüm sistemiyle dünyanın en iyilerinden olan Japonya’da önümüzdeki 10 yıl içinde üretilecek yeni otomobillerin %50’sinin sıfır emisyonlu olması planlanırken ülke yönetimi büyük şehirlerini 2050 yılına kadar %100 karbonsuz yapmayı hedefliyor.
  • Pek çok ülkeden yıllar önce 2030 yılına kadar karbon nötr olma taahhüdü veren Norveç, ülkenin enerji ihtiyacını ağırlıklı olarak hidroelektrik enerjisinden sağlıyor.
  • Dünya genelinde en sürdürülebilir atık yönetim programlarından birine sahip olan İsviçre’de yılda ortalama 100 bin ton atık enerjiye dönüştürülüyor.
  • Dünyanın en yüksek yenilenebilir enerji kullanımına ve en düşük karbon emisyonuna sahip olan İsveç ise elektrikli otobüsler, akıllı yollar ve kentsel tarım uygulamalarıyla emisyonlarını azaltmaya devam ediyor.

Bu müthiş örneklere bakmak sürdürülebilirlik konusunda ne kadar geri kaldığımızı ve atılması gereken ne kadar çok adım ve çözülmesi gereken ne çok temel sorun olduğunu bir kez daha gösterirken bundan böyle daha net kararlar vermenin ve bunu bir politika olarak benimsemenin zamanının geldiğini de kanıtlıyor.

Peki, Türkiye Nasıl Bir Politika İzleyecek?

Seçimlerle birlikte tarihi bir süreçten geçen Türkiye’nin bundan sonrasına dair oluşturacağı sürdürülebilirlik politikaları bir nevi hem ülkenin hem de halihazırdaki hükümetin devamlılığında da önemli rol oynayacak.

Büyük bir ekonomik krizin içinde, genç işsizliği ve mutsuzluğuyla çevrilmiş, feci bir deprem sonrası kriziyle mücadele eden ve yeni depremlere gebe bir ülkede yaşamaya bir süre daha devam edeceğimiz açık. Önümüzdeki aylarda da aşırı iklim olayları, ormansızlaşma, kullanılan yanlış yöntemlerle üretim veriminde azalma, sürdürülebilir olmayan tedarik zincirleri ve benzeri olaylarla ve daha büyük problemlerle de karşılaşacağımız aşikar. Bu doğrultuda kaynakların verimli kullanılarak ekonomik ve çevresel boyutlarıyla doğru bir planlama yapılması, projeler geliştirilmesi, politikalar oluşturulması şart.

Hükümet ayağından kurumsal firmalara, STK’lardan bireylere kadar herkese çok büyük sorumluluklar düşüyor. Bu nedenle oluşturulacak sürdürülebilirlik politikalarının toplumun her kesiminde büyük etki yaratacağını, şirketlerin yatırımlarını önemli ölçüde etkileyeceğini de unutmamak gerek. Hem ulusal hem de uluslararası pazardaki sürdürülebilirlik ihtiyaçlarını doğru anlamak, doğru analiz etmek, küresel trendler çerçevesinde sürdürülebilir ve yeşil ekonomiyi kalkındırmak çok önemli olacak. Bu çerçevede siyasi liderlere ve politika yapıcılara, bu faaliyetlerigerçekleştirebilmeleri için alan açmak, fırsat tanımak, şirketlerle ve STK’larla işbirlikleri kurmak gibi görevler düşüyor.

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), seçim öncesi önemli bir işe soyunarak daha sağlıklı ve afetlere dirençli bir Türkiye için karar vericilerin atması gereken en acil ve öncelikli adımları sıraladığı bir çağrıda bulundu. Gerçekleştirilecek seçimlerin Türkiye’nin havasını, suyunu ve toprağını da etkileyeceğini, iklim kriziyle mücadele için belli adımların mutlaka atılması gerektiğini vurguladığı #DoğamızKazansın çağrısına, politika yapıcıların kulak vermesini ve önerilen adımlar için aksiyon almalarını diliyoruz.

Biz de MarjinalSosyal olarak, bundan sonrasında daha yaşanabilir ve sürdürülebilir bir Türkiye olarak gelecekte de var olmaya devam etmek için gerekli kararların hassasiyetle ve bilime dayalı bir şekilde alınmasını umuyor; bu kapsamda gerek özel sektör gerek sivil toplum dünyasının bu alandaki çalışmalarının önünün açılması için destek bulmalarını temenni ediyoruz.

About Post Author