#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Sessiz Katil Bursa’da

“Nefes alamıyoruz” diyen Bursalı destekçilerinin çağrısı üzerine Bursa’da incelemelerde bulunan Greenpeace, 24-26 Aralık tarihlerinde kentlilerin zehir soluduğunu tespit etti. Öyle ki, ölçüm cihazının ölçebildiği üst sınır olan 900 μg/m³ seviyesi 25 Aralık’ta aşıldığından hava kirliliğinin boyutu tam olarak tespit edilemedi…

Dünyanın önde gelen çevre STK’larından olan Greenpeace, Bursalı destekçilerinden gelen yar­dım çağrılarının ardından inceleme­lerde bulundu ve ilde artan hava kirliliğiyle ilgili edindiği sonuçları kamuoyuyla paylaştı. İncelemeler sonucunda Bursalıların 24-26 Ara­lık tarihlerinde üç gün boyunca zehir soluduğu ortaya çıktı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın internet üzerinden yayınladığı hava kirliliği verilerine göre, kansere yol açtığı kanıtlanmış olan parçacık madde­lerin (PM10) günlük ortalaması 24 Aralık Çarşamba günü Dünya Sağ­lık Örgütü’nün güvenli bulduğu günlük limitin 10 katına kadar çıktı. 26 Aralık gününe dek zaman zaman günlük sağlık sınırlarının 17-18 katı seviyelere kadar çıktığını, hat­ta 25 Aralık akşamı saat 18:00’de, ölçüm cihazının ölçebildiği üst sınır olan 900 μg/m3 seviyesi aşıldığın­dan hava kirliliğinin ölçülemediğini belirten Greenpeace yetkilileri şu açıklamayı yaptı: “İlgili yönetmeliğe göre günlük PM 10 seviyelerinin en fazla yılda 35 kez aşılması gerekir­ken, Bursa’da bu rakamın yaklaşık 90 olması, Bursalıların yıl boyunca da sürekli bir hava kirliliğine maruz kaldığını gösteriyor. Yasalara göre hava kirliliği halk sağlığını bu dere­ce tehdit eden boyutlara ulaştığında valiliğin halka gerekli bilgilendirme­yi yapması, ilgili kurulları toplantıya çağırması ve acil önlemler alınması gerekiyor. Bursa’da zaten var olan hava kirliliği krizi ile ilgili hiçbir ön­lem alınmazken, ayrıca planlanmak­ta olan kömürlü termik santrallar da hayata geçerse çok daha büyük sağlık sorunlarının yaşanması kaçı­nılmaz.”

Sağlık Bakanlığı’na Çağrı
Alpaslan Türkkan ve Kayıhan Pala tarafından yapılan bir bilimsel ça­lışma da bölgede 24 yıldan beri faaliyet göstermekte olan Orhaneli Kömürlü Termik Santralı’nın ne­den olduğu hava kirliliği sebebiy­le yakında yaşayanlarda solunum fonksiyonlarında azalmaya yol açtı­ğını da kanıtladı. Tüm bunlara ek olarak, Bursa’nın merkezindeki De­mirtaş Organize Sanayi Bölgesi’ne hakim rüzgar yönü yerleşim yer­lerine doğru olmasına rağmen yılda 524.000 ton kömür yakacak olan DOSAB Buhar ve Elektrik Üretim Santralı’nın yapılmasının planlandığına dikkat çeken Green­peace, “Greenpeace’in Sessiz Katil Raporu’nda da kullandığı Alman­ya’daki Stuttgart Üniversitesi ta­rafından geliştirilen EcoSense mo­dellemesi kullanılarak elde edilen sonuçlar, zaten kömürle çalışmakta olan Orhaneli Termik Santralı’na ek olarak izin aşamasında olan Bursa Keles Termik Santralı ve DOSAB Buhar ve Elektrik Üretim Santralı da yapılırsa her yıl en az 45 erken ölüm daha yaşanacağını gös­teriyor” açıklamasını yaptı. Sağlık Bakanlığı’nın kömürlü termik sant­ralların izin süreçlerinde aktif ola­rak yer almadığının da altını çizen yetkililer, şöyle bir çağrıda bulunu­yor: “Bakanlık, sürece sadece, içe­riğinde santralların neden olacağı hava, su ve toprak kirliliğinin sağ­lık etkilerine değinilmeyen ÇED Ra­porlarına İl Sağlık Müdürlüklerinin bildirdikleri görüşlerle katılmak­tadır. Bursa’da DOSAB Buhar ve Elektrik Üretim Santralı’nın ÇED raporuna olumlu görüş vermediği için İl Sağlık Müdürünün Bursa Valisi tarafından istifaya zorlandığı iddiaları bile santrallara izin veri­lirken sağlık boyutunun nasıl göz ardı edildiğini göstermeye yeterli­dir. Türkiye’nin büyüyen kömür ve hava kirliliği tehdidine karşı, halk sağlığı ve temiz hava soluma hakkı­nı korumak için Sağlık Bakanlığı’nı acilen harekete geçmeye davet edi­yoruz.”

EkoIQ Editör