Paris Anlaşması’ndan sonra şirketler, iklim ile ilgili riskleri anlamak ve yeni karbon düzenlemelerine uyum sağlamak için öncelikli uygulamalarını belirlemeli; yatırımcılar ise, iklim bildirimleri ve düşük karbon pazarındaki fırsatlardan yararlanma beklentilerini karşılamak adına 2°C stratejilerini geliştirmeli ve uygulamaya almalılar.
YAZI: Zeynep OKUYAN, EY Orta ve Güneydoğu Avrupa İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri
Hükümetler, şirketler ve küresel ölçekli yatırımcılar iklim değişikliğinin finansal etkilerine giderek daha fazla önem veriyor. Şirketler fiyat ve ürünlerin tedariki ile ilgili risklerin yanı sıra yeni yasal gereklilikler ve artan paydaş endişeleri gibi zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Düşük karbonlu ürünler, yenilenebilir enerji ve diğer ilişkili hizmetler, şirketler için yeni gelir kaynakları yaratırken maliyetlerin ve kaynak bağımlılığının azaltılması için de yeni fırsatlar sağlıyor. Temel iş faaliyetlerine sürdürülebilir bir yaklaşım kazandırmak, hissedarlar için uzun vadeli değer yaratabilecek ve yeşil bono gibi yeşil finansman sermayelerini ortaya çıkarabilecek karmaşık bir dönüşüm gerektiriyor.
Aralık 2015’te imzalanan ve iklim değişikliğini 2°C’nin altında tutmayı hedefleyen BM Taraflar Konferansı (COP) Paris Sözleşmesi, dünyanın dört bir yanından hükümetlerin düşük karbonlu bir dünyaya geçişte rol almaya başladığını gösteriyor. Bununla beraber, henüz finanse edilmeyen düşük karbonlu teknolojiler daha geleneksel teknolojilere kıyasla maliyet açısından rekabet edebilecek duruma geliyor. Bu iki kuvvet, küresel ekonomideki yatırımcılar için hem yaptırım (yüksek etkili sektörlerde artan yasal ve piyasa riskleri), hem de teşvik (düşük karbon teknolojileri uygulayan şirketlerde düşük risk profilleri ve yüksek gelirler) olarak hareket ediyor.
Gerek yatırımcı gerekse varlık yöneticisi açısından şirketlerin, 2°C dünyasını düşünen stratejiler geliştirmesi ve takip etmesi kaçınılmaz hale geldi. Portföylerin, çeşitli yeni teknolojilere adapte olan şirketlere yatırım yapma riski, gelişen teknolojiye adapte olmayan ve olağan işleyişleri ile çalışan şirketlere yatırım yapma riskinden daha az olabileceği göz ardı edilemez. Emisyon profilini ve tüm değer zincirindeki iklim değişikliği risklerini anlamak, kapsamlı bir iklim stratejisi kurmak veya şirket iş stratejisine iklim değişikliği konularının entegrasyonunu sağlamak ve yeşil bonolar gibi iklim finansmanı fırsatlarından yararlanmak şirketler ve yatırımcıların atabileceği adımlar arasında yer alıyor.
Şirketler ve Yatırımcılar İçin Önemli Hususlar
Paris Anlaşması’ndan sonra şirketler, iklim ile ilgili riskleri anlamak ve yeni karbon düzenlemelerine uyum sağlamak için öncelikli uygulamalarını belirlemeli; yatırımcılar ise, iklim bildirimleri ve düşük karbon pazarındaki fırsatlardan yararlanma beklentilerini karşılamak adına 2°C stratejilerini geliştirmeli ve uygulamaya almalılar. İklim değişikliği stratejinizi değerlendirmeye almadan önce, iklim olgunluğunun ölçülmesi için aşağıdaki soruların yanıtlanmasında fayda vardır:
- Varlık portföyünde veya değer zincirinde (geçmiş ve öngörülen) en büyük emisyon kaynakları iş süreçlerinde nerededir?
- Seragazı emisyon profiliniz benzer şirketlerle karşılaştırıldığında nasıl görünüyor?
- Ulusal iklim hedefleri veya uluslararası taahhütlere bağlı olarak yeni düzenlemelere (karbon vergisi veya karbon fiyatlandırması) maruz kalma ihtimaliniz nedir?
- Hangi varlıklarınız risk altındadır (tedarik zinciri, ürün, faaliyetler vb.) ve bu varlıklar hangi alanlarda bulunuyor?
- Paris Sözleşmesi’nde belirlenen 2°C hedef ve eylemleriyle şirketiniz için yeni büyüme fırsatları nerede ortaya çıkacak? Bu fırsatları yakalamak için hangi rekabet avantajlarından yararlanabilirsiniz?
- 2°C stratejilerini finanse etmek için gelişmekte olan sermaye kaynaklarına erişmek adına hangi yeni yeşil finansman mekanizmaları benimsenebilir?
- 2°C için gerekli eylemler, bir yol haritası şeklinde alanlar bazında mı, yoksa sektör bazında mı önceliklendiriliyor?
- Yatırım kararlarını ve genel olarak alınan kararları yönlendirmeye yardımcı olması için uygun yönetişim mekanizmaları ve araçları mevcut mu? (örneğin şirket-içi karbon fiyatı)
- Performans ölçümü ve ilerleme raporlaması için uygun ölçütler tanımlandı mı?
- İklim değişikliği kaynaklı fiziksel de-ğişikliklerin varlıklar üzerindeki etkileri tespit edildi mi?
Tüm değer zincirinizdeki emisyon profili ve iklim risklerinin kavranması, özellikle değişen yasal ve teknoloji maliyetleri konusunda şirketlerin vizyon sahibi olmasını, ileriye dönük senaryo modelleri oluşturmasını sağlayacaktır. Operasyonel emisyonların ötesinde iklim riskleriyle uyumlu ölçütler geliştirilmeli ve bir temel oluşturulup zaman içinde riskler takip edilmelidir. Şirket genelinde bir iklim yaklaşımının uygulanması, emisyon azaltma eylemlerine öncelik verilmesi, enerji verimliliğinde daha büyük fırsatların aranması, uyum planlarının geliştirilmesi veya yenilikçi düşük karbonlu teknolojilere yatırımların yapılması iklim riskinin azaltılmasında önemli olabilir. Uzun vadeli iklim hedeflerinin karşılanmasına dair ilerleme raporu hazırlanması, iklim finansmanı alanından yeni yatırımcılar çekmeye katkı sağlayabilir. Ancak bu hedeflerin uzun vadedeki güvenilirliği muhtemelen açıklanan bilgilerin şeffaflığına bağlı olacaktır.