Marmara Denizi barındırdığı fauna ve flora çeşitliliği açısından yerküredeki birçok denizden daha ayrıcalıklı bir özellik taşıyor. Fakat metropolleşme sürecinden kaynaklanan kirliliğin yanı sıra Tuna Nehri kanalıyla taşınan atık malzemeleri nedeniyle Marmara Denizi’ni besleyen İstanbul Boğazı’nın da nefes alması iyiden iyiye zorlaştı. Öyle ki, sadece Çanakkale Boğazı’yla beslenen Marmara Denizi’nin geri dönülmez bir yola girdiği düşünülüyor. Bir zamanlar büyük balığın, küçük balığı kovalamasıyla oluşan mükemmel besin zincirinin tüm halkaları teker teker koptu ve denizin dengeleri alt üst oldu. Uskumru sürüleri kayboldu; onları takip eden torik ve lüferler azaldı.
Adalar Müzesi, Marmara Denizi’nde hala farklı canlıların yaşamlarını sürdürdüğünü göstermek ve bu doğal hayatın özenle korunması gerektiği bilincini yaygınlaştırmak için 17 Haziran’da deniz yaşamını anlatan sergisini ziyarete açıyor. Sualtı fotoğrafçısı ve dalış eğitmeni Ateş Evirgen ile dalgıç Serço Ekşiyan’ın küratörlüğünü üstlendiği, Ekim ayı sonuna kadar açık olacak olan sergi, Adalar’ın çevresinde yapılan dalışlarda çekilen fotoğraf ve videolardan oluşuyor. MAREM (Marmara Environmental Monitoring Project) desteğiyle Marmara Denizi’nin fosseptiğe dönüşmesine karşı alınabilecek önlemler konusunda da başta Adalılar olmak üzere herkesi denizleri korumaya çağıran Adalar Müzesi bu çalışması sayesinde Greenpeace ve TÜDAV (Türk Deniz Araştırmaları Vakfı) ile işbirliğine başlıyor. Bu sergiyle Marmara’nın tanınması ve korunması konusunda çalışmalara hız kazandırmak da hedefleniyor.
Üstelik sergi kapsamında çocuk atölyeleri de mevcut. Bu kapsamda minik çevre dostlarına sorulacak sorulardan bazıları şöyle: Köpekbalığından korkulur mu? Denizanası ne renk? Sen hiç denizyıldızı gördün mü?..