SKA’lara ulaşmanın anahtarı, insan hakları anlaşmalarına uyum sağlanmasında gizli.
YAZI: Ahmet DÖRDÜNCÜ, Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na (SKA) ulaşmak için yedi yılımız kaldı. Ancak 2030 yılında hayalini kurduğumuz daha adil ve yaşanabilir bir dünya hedefine henüz yaklaşmadık. Amaçlar’ın %90’ı insan haklarıyla doğrudan ilintili olduğundan belki de SKA’lara ulaşmanın anahtarı, insan hakları anlaşmalarına uyum sağlanmasında gizli.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, Ağustos 2021 IPCC Raporu çıktılarının ardından insanlık için kırmızı alarmların çaldığını söyledi. Çünkü iklim kriziyle mücadele etmek için çalışanları, toplumları etkileyecek kararlı, tutarlı ve somut adımların acilen atılması gerekiyor. Kurumlar bu adımları atarken bir yandan hızlı, çevik davranmalı, öte yandan kapsayıcı olmalı; kimseyi geride bırakmamalı. Zira insanı merkeze almayan hiçbir dönüşüm kalıcı olamaz. Bu nedenle insan hakları ve iklim kriziyle mücadele konularının uluslararası çok paydaşlı tartışmalarda etraflıca yer alması tesadüf değil. Önce, bu yıl Temmuz ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 161 oyla temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre hakkını insan hakkı olarak kabul etti. Karara imza atan ülkeler, bu hakkın uluslararası çevre hukuku ilkeleri çerçevesinde, “tam olarak uygulanması gerektiğini” teyit etti. Afrika COP’u olarak nitelendirilen BM İklim Değişikliği 27. Taraflar Konferansı, kararın ardından gerçekleşen ilk COP zirvesi oldu. Zirve iklim değişikliğinin insan hakları boyutuna ilişkin kapsamlı tartışmalara ev sahipliği yaptı. En son Aralık ayında gerçekleşen İş Dünyası ve İnsan Hakları Zirvesi de yeşil ekonomiye geçişi insan hakları ekseninden derinlemesine inceledi.
İş Dünyası Dönüşümün En Büyük Kaynağı
İklim değişikliği ile mücadele ve yeşil ekonomiye geçiş ancak ve ancak herkesi kapsadığında gerçekleşebilir. Araştırmalar; kadınların, çocukların ve başta mülteciler, yerli halklar, yaşlılar ve engelliler olmak üzere tüm kırılgan grupların iklim değişikliği ve yeşil ekonomiye geçiş için atılan adımlardan daha orantısız şekilde etkilendiklerini ortaya koyuyor. Yanı sıra iklim değişikliğinin mevcut insan hakları ihlallerini daha da derinleştirdiği biliniyor. Bu bağlamda, COP27’de net sıfır emisyon ve iklim dayanıklılığını (climate resilience) sağlamaya yönelik atılacak adımların kimseyi geride bırakmadan, kapsayıcı ve adil olması ve insana yakışır iş fırsatları yaratması talep edildi. Adil geçişi sağlamak için ise sosyal diyalog, paydaş katılımı ve insan haklarına evrensel saygı üzerine kurulu adil bir süreç kurgulanması gerektiği vurgulandı.
Bu geçişte iş dünyasının rolü ve sorumlulukları büyük. Zira şirketler istihdam sağlıyor, teknoloji geliştiriyor ve ölçeklendiriyor. İş dünyası finansal kaynakları, geniş tedarik zinciri ve inovasyon kapasitesi ile dönüşümün en büyük kaynağı.
Derinleşen Eşitsizlikler
Bugün önemi daha fazla anlaşılan BM İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri, iş dünyasına, insan hakları ihlallerinin önlenmesi ve giderilmesine ilişkin evrensel olarak uygulanabilir bir yol gösterme amacıyla 2011 yılında yayımlanmıştı. Aradan geçen 11 yılda İlkeler, iş dünyasında insan hakları konusunun sorumlu bir işletmenin temel özelliği olduğunun anlaşılmasını sağlayarak odağın hayırseverlikten hesap verebilirliğe kaymasını sağladı.
İlkelerin 10. yılında, ilerlemeyi değerlendiren ve gelecek 10 yıl için bir yol haritası sunan rapora göre bölgesel çatışmalar ve bunlara bağlı göçler, ekonomik kriz, yükselen popülizm ve küresel salgınla derinleşen eşitsizlikler insan hakları alanındaki politika ve uygulama boşluklarını daha da artırdı.
Rapor; iş dünyasının önümüzdeki dönemde atması gereken adımları ise şu şekilde tanımlıyor: Dijital teknolojiler dahil olmak üzere insan hakları ihlaline yol açmayan iş modellerinin tedarik zincirini ve satın alma uygulamalarını da kapsayacak şekilde hayata geçirilmesi, uluslararası standartlarla uyumlu insan hakları politikalarının geliştirilmesi ve kamuoyuyla paylaşılması, kurumsal insan hakları performans verilerinin geliştirilmesi ve performansın raporlanması. Ancak bu süreçleri hayata geçirmek şirketler için her zaman kolay değil… UN Global Compact üyesi şirketlerin %90’ından fazlası insan hakları politikalarının yürürlükte olduğunu bildirirken yalnızca %18’i insan hakları etki değerlendirmesi yaptığını bildiriyor.
UN Global Compact’ın ilk iki ilkesi İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden alındı ve iş dünyasını insan haklarını desteklemeye, saygı duymaya ve insan hakları ihlallerinin suç ortağı olmamaya çağırıyor. UN Global Compact üyesi şirketler insan hakları alanındaki uygulamalarını halka açık bir şekilde her yıl raporluyor. UN Global Compact, şirketlerin yalnızca taahhüt vermelerini beklemiyor, onları bu taahhütlerini somut adımlara dönüştürmeleri için de destekliyor. Hazırladığı raporlar, online dersler ve öz değerlendirme araçlarının yanı sıra hayata geçirdiği hızlandırma programlarıyla iş dünyasına hedef belirleme, yol haritası oluşturma, ilerlemeyi ölçme ve raporlama süreçlerinde yol gösteriyor.
UN Global Compact Öncü Şirketleri Bir Araya Getirdi
UN Global Compact 2022 yılında hayata geçirdiği “Just Transition Think Lab” ile bu alanda öncü şirketleri bir araya getirdi. Yapılan çalışmalar kapsamında UN Global Compact iş dünyasını desteklemek amacıyla “Introduction to a Just Transition-A Business Brief” başlıklı rehberi yayımladı. Rehber haritalama, temel oluşturma, katılımcılığı sağlama, plan yapma, uygulama, ortaklıklar kurma ve iletişim başlıkları altında yedi adımda iş dünyasına atabileceği adımları detaylı bir şekilde açıklıyor.
Rehberin yanı sıra UN Global Compact’ın 2023 Ocak ayında başlayacak olan İş Dünyası ve İnsan Hakları Programı insan hakları ve çalışan hakları alanlarında şirketleri desteklemek için hayata geçirildi. Türkiye dahil 35 ülkede uygulanacak programa katılacak şirketler, uygulama ve politikalarının, evrensel insan haklarının korunmasını nasıl destekleyebileceğini ve insan hakları ihlallerini nasıl önleyebileceğini öğrenecek. Toplamda altı ay sürecek program; insan hakları üzerindeki etkilerini belirleme, uygunluk denetim (due diligence) süreçlerini tesis etme ve uygulanabilir bir eylem planı geliştirme süreçlerinde şirketleri destekleyerek insan hakları alanında ilerlemelerini hızlandıracak.
Program boyunca katılımcılar online eğitimler, deneyim paylaşım oturumları ve çalıştaylarda hedef belirleme, performans ölçümü ve raporlama konularında bilgi ve kapasitelerini artıracaklar. Katılımcılar ayrıca insan hakları uygulamalarını gözden geçirme, etkilerini değerlendirme ve insan hakları üzerindeki olumsuz etkileri azaltma yöntemlerini öğrenecek, hem kendi operasyonlarında hem de değer zincirinde insan hakları uygulamalarını iyileştirmek için bir eylem planı oluşturacak. Program sonunda şirketlerin hazırladıkları İnsan Hakları Eylem Planını üst yönetimlerine sunmaları bekleniyor.
Coğrafyalara yayılan operasyonları ve ulaştıkları topluluklar göz önünde bulundurulduğunda iş dünyası, insan haklarının tesis edilmesi, desteklenmesi ve geliştirilmesinde çok önemli bir aktör. İnsan hakları alanındaki sorumluluklarının farkında olan ve bu alandaki çalışmalarını ivmelendirmek isteyen tüm şirketlerimizi İş Dünyası ve İnsan Hakları Programı’na davet ediyoruz.