Yazı: Edip Emil Öymen
New Orleans’ta Ağustos 2005’te Katrina kasırgasında yok olan bir semti, Brad Pitt’in öncülüğüyle kurulan “Tamir Et/Düzelt Vakfı” (Make It Right Foundation) ayağa kaldırıyor. Pitt, eşi Angelina Jolie’nin de katkısıyla 5 milyon Dolar koyarak, vakfı 2007’de kurdu. Vakıftaki “beyin”, mimariye ve mimarinin de yeşiline meraklı olan Pitt.
New Orleans’ın deniz seviyesinin altındaki bir bölgesinde taş üstünde taş kalmadığı için buranın tamamen terk edilmesi önerildi. Brad Pitt, “Benjamin Button’ın Tuhaf Öyküsü” filminin çekimi için kente geldiğinde durumu yerinde gördü. Ve tam da burada yepyeni bir semt yaratmaya karar verdi.
150 ekolojik ev
Hedef: Ekolojik ilkelere uygun 150 ev inşa etmek. Bunlardan 50’si ortaya çıktı. Gerisi gelecek. Parayı Vakıfla işbirliği yapan başka vakıflar ve yardım severler sağlıyor. Bu amaçla kurulan web sitesinde, semtte yapılacak evlerin içlerini “gezmek” mümkün oldu. Kim, evin neresine ne kadar bağış yapacağını bu “gezintiden” sonra kararlaştırdı. Banyo, mutfak gibi yaş zeminlere, merdivenlere, odalara, ısıtma soğutmaya ve başka her yere web sitesinden bağış yaptılar.
Yenilikçilik açısından bakıldığında, yoktan var edilecek 150 ev, eskilerine sadece tek bir noktada benzeyecek: Eski evlerde, evin kapısının önündeki veranda, akşamları oturup sohbet etmek, gelen geçeni seyretmek için olmazsa olmazdı. Bu, korunacak. Ama yeni evlerde yenilikçi özellikler de var:
- Bölge tekrar sele maruz kalırsa diye evler yerden üç metre yüksekte kazıklar üzerine kuruluyor.
- Her evde çatıya çıkmak için kolay kullanılan merdiven olacak. Katrina’da, sel sularının evin içinde yükselmesi yüzünden tavan arasına çı kanlar, çatıya ulaşamadıkları için bo ğularak ölmüştü.
- Evlerin ısıtma ve soğutmasında yeraltı kaynakları, elektriği için güneş enerjisi kullanılacak. Hedef: Sıfır Enerjili bir ev yaratmak. Evin, tükettiği kadar enerjiyi bizzat üretmesini sağlamak.
- Her yer bol güneş alacak. Sıcak havalarda serinlik de sağlayacak mimari çözümler sağlanıyor.
- Mümkün olan her yerde her şekilde doğada çözünür ve geri dönüşümle elde edilmiş materyal kullanılıyor.
- Evler en fazla 150 bin Dolara mal ediliyor. Ev sahibi, bu paranın yüzde 85’ine kadarını afet sigortasından veya devlet yardımından sağlayacak. Gerisini borçlanacak.
“Selde yüzen ev” tasarlandı
Evlerin projelerinde çizim yapan “marka” mimarlardan biri de Pritzker ödüllü Amerikalı Thom Mayne. Mimar, “Sel şartlarında yüzecek bir ev” tasarladı. Mimarlık öğrencileri, bu evi Kaliforniya Üniversitesi’nin Los Angeles kampusunda yaptılar. Ev, parçalar halinde kamyonla New Orleans’a taşındı. Ve orada yeniden bir araya getirildi.
Ev, sel suları yükseldiğinde, temelinden dört metre yukarıya kadar çı kıyor. Polistren’den tabanı sayesinde suya son derece dayanıklı. Sel geldi ğinde, evin şehir şebekesinden elektriği kesileceği için, eve üç gün yetecek pil düzeneği de sağlanmış. Brad Pitt’in evleri, sele karşı yerden yüksekte inşa edildiği halde, Thom Mayne’nin tasarladığı ev, yerden sadece bir metre yüksekte. Çünkü sel gelirse, o da yükselecek.
150 evlik projede, aralarında Almanya’dan Graft, Rotterdam’dan MVRDV ve Tokyo’dan Shigeru Ban gibi yenilikçi isimler bulanan 14 Amerikalı ve yabancı mimarlık/müteahhitlik şirketi rol alıyor.
Projeye eski başkan Clinton’ın “Clinton Global Initiative” Vakfı da katkıda bulunuyor. Brad Pitt’in medyatik cazibesi, bu projenin gerçekleşmesi için gerekli itici gücü yaratmış gibi…
12. yüzyıl köyü, 21. yüzyıla nasıl atladı?
Colletta di Castelbianco, İtalya’nın Fransa’ya yakın Liguria bölgesinde, otoyola 6, denize 10 kilometre uzakta bir dağ köyü. 900 yıllık mimarisine, yeraltı ndan 15 kilometre fiberoptik hat döşendi. 2003’te web stili yaşama uydu. Bunun haberi duyulunca köye rağ bet o kadar arttı ki, köy sakinleri, içinde yaşamaktansa, evlerini çok yüksek paralara kiraya verir hale geldiler. Fiyatı 130-350 bin Euro arasında değişen evlerin emlak durumlarını izlemek için bir blog sitesi bile kuruldu. Evlerin taban alanları dar. Ama içerisi ustaca yenilendiğ i için kullanım alanı geniş.
Evlerde sürekli açık ve genişbant internet bağlantısı, görüntülü telefon, video konferans, cep telefonu, kablolu televizyon, interaktif televizyon kullanımı na uygun telekom altyapısı var. Ayrıca “Telecaffe” adlı köy kahvesinde kablosuz internet de bulunuyor. Köyün İnternet sistemini, kendi kalkanı koruyor üstelik. Baz istasyonları uygun yerlerde ağaçları n arasında gizli. “Köyü restore edece ğiz, ileri teknoloji getireceğiz” diye eski mimariyi bozmamışlar. Colletta bu haliyle, dünyadaki diğer web stili modern yaşam adreslerinden farklı. Çünkü burası teknoloji güdümlü bir restorasyondan geçen ilk ortaçağ köyü. Ama tamamen organik bir köy. Herşeyi otantik…
Burası 1887 depreminden sonra iyice boşalmış. Gençler de 1970’lerde terk etmeye başlamış. Son yaşlı, 1980’de ölünce köy ıssız kalmış. 1991’de yörede dolaşan varlıklı aydınlar keşfetmiş. 2 milyon Dolara satın almışlar. 65 haneyi, mimari özelliklerini koruyarak ama bütün ileri teknoloji altyapısını kurarak onarmaya başlamışlar. İtalyan telekom idaresi, iletişim altyapısını sırf tanıtım olsun diye ucuza döşemiş. Colletta olmuş bir “borgo telematico”.
Köye yerleşen aydınlar, tamamen terk edilmiş zeytinlikleri yeniden canlandı rarak, köyün “ilk” zeytinyağını 2005’te üretmeyi başardılar.
Bu başarı öyküsü, Batı Anadolu’da tek tük ayakta kalabilen eski Rum köylerini akla getiriyor. Yalıkavak sırtlarındaki Sandıma, Fethiye yakı nındaki Kayaköy gibi göz önünde duranlardan öte, dağ yamaçlarında gizli saklı kalmış “turistik” nitelikli benzer harabelerden bir Colletta yaratılabilse? Sıcak ve güneş isteyen Kuzey Avrupalı lar buralara gelip tele-çalışma düzeninde yaşasalar? Türkiye için bundan daha çağdaş nasıl bir tanıtım vesilesi olurdu?
Güneşi hapsetmenin yolları
Güneş ve rüzgâr enerjisiyle elektrik üretecek şık bir sistem: Binanın duvarı na yaprak şeklinde takılan esnek zardan güneş panelleri. Esinti sırasında oynayacak şekilde ve hafişikte.
Her fotovoltaik yaprağın altında bir elektrik jeneratörü. Malzeme titredi ğinde, değişen basınca göre kinetik enerjiyi elektrik enerjisine çeviriyor. Çeşitli renk ve parlaklıktaki yapraklar yüzde 100 geriye dönüşümlü polietilenden… Samuel ve Teresita Cochran kardeşlerin bu projesinin adı ise bir hayli uzun: Sürdürülebilirlik Fikrine Dayalı Etkileşimli Teknoloji (Sustainably Minded Interactive Technology – SMIT).
Bir başka öncül tasarım: Michigan Üniversitesi profesörlerinden Sheila Kennedy başkanlığındaki “yaratıcı” grubun ürünü Güneş Torbası.
Dört saatte şarj olan bir güneş paneli bu. 2.5 saat süreyle 80 lumen parlaklı ğında aydınlık sağlıyor. Her paneli bir ampul gibi düşünürsek, altı tanesiyle 480 lumen aydınlık yaratmak mümkün. Portatif torba, ismi üstünde, kumaş bir korunak içinde. Bunun bir de Güneş Taburesi versiyonu var.
Bu inovatif ürünler 2009’da New York’ta Museum of Modern Art’ta sergilendi. Hayır, sanat ürünü oldukları için değil. Ama esnek zihinlerden ne tür ileri teknolojik/bilişim ürünleri yaratılabileceğ inin örnekleri olduklarından. “Tasarı m ve Esnek Zihin” sergisinin katalogunda ilk cümle şuydu: “Bu sergi, tasarı mla bilim ve inovasyon ilişkisini araştı rmaktadır. Tasarımcıların, teknolojide ve bilimdeki devrimleri anlama ve bunu, insanların gündelik yaşamda kullanabileceği ürünlere dönüştürme yeteneğini göstermektedir.”