Sürdürülebilirlik odaklı iş modeli, şirketlerin insana bakış açısında da önemli bir değişime yol açtı. Gerçek sürdürülebilirlik için şirketlerin tüm paydaşlarına yönelik değer yaratması gerektiği günümüzde daha fazla kabul görüyor.
Deniz KAÇAROĞLU TÜRKER, Kale Grubu Programlar ve Toplumsal Etki Yatırımları Müdürü, denizkacaroglu@kale.com.tr
İnsanlar ve şirketler, dünyanın karmaşık ve kırılgan bir sistem olduğunun giderek daha fazla farkına varmaya başladı. Bu aydınlanmayla birlikte sürdürülebilirlik; çevre, ekonomi ve toplum için değer yaratma fırsatı olarak görülen, öncelikli bir yatırım alanı haline geldi. Öyle ki sürdürülebilirliği iş modeli olarak kabul eden küresel yönetici sayısı, 2022- 2023 yılları arasında üç katına çıktı. Yeni bir araştırma, iş liderlerinin çok önemli bir kısmının, 2024 yılında sürdürülebilirlik yatırımlarını artıracağını gösteriyor.
Sürdürülebilirlik odaklı iş modeli, şirketlerin insana bakış açısında da önemli bir değişime yol açtı. Gerçek sürdürülebilirlik için şirketlerin tüm paydaşlarına yönelik değer yaratması gerektiği günümüzde daha fazla kabul görüyor. Bir şirketin, yalnızca mevcut çalışanları için değil; müşteriler, yatırımcılar, kuruluşun faaliyet gösterdiği topluluklara ve genel anlamda topluma birden fazla boyutta değer katmak amacıyla kapsamlı bir çaba göstermesi gerekiyor. İşgücündeki, tedarik zincirindeki ve paydaş topluluklarındaki insanların ihtiyaçlarına odaklanan şirketlerin hem kendilerine hem de çevreye yönelik olumlu sonuçlar elde ettiği kanıtlanmış durumda.
Sosyal Girişimcilerle Değer Yaratıyoruz
Kale Grubu olarak bu konuda oldukça şanslıyız. Kurucumuz merhum İbrahim Bodur’dan devraldığımız miras ve daima toplumsal etki ile ekonomik başarıyı eşit düzeyde tutan bir anlayışla çalışıyoruz. Gerçek başarının yalnızca finansal performansla ölçülmediğine, insan ve gezegen için yarattığımız olumlu etkinin de önemli bir başarı kriteri olduğuna inanıyoruz. Bu felsefeyle yol alırken, bizim yaptıklarımız ve yapmak istediklerimizle, bugünün sosyal girişimcilerinin daha güzel bir dünya yaratma hedefinin paralel seyrettiğini gördük. Sosyal girişimcilik ekosistemini daha yakından tanımak, birlikte ve birbirimizden öğrenmek amacıyla, sekiz yıl önce, İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı’nı hayata geçirdik.
Burada sosyal girişimcilere de ayrı bir pencere açmak isterim: Ticari ve sosyal faydanın kesiştiği noktada konumlanan sosyal girişimcilik, tüm dünyada yükselişte. Schwab Vakfı’nın yaptığı bir araştırma, dünya ölçeğinde yaklaşık 10 milyon sosyal girişimin bulunduğunu ve bunların 200 milyondan fazla iş yarattığını ortaya koydu. Yıllık geliri 2 trilyon dolara ulaşan sektör, telekom ve hazır giyim gibi ana akım endüstrileri çoktan geride bıraktı. Biz, İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı’nı başlattığımızda sosyal girişimcilik kavramı Türkiye’de pek bilinmiyordu. Bugün karşılaştığımız karmaşık zorlukların ve çoklu krizlerin çözümü, yeniliklere ve bu yenilikleri sağlayacak yeni iş modellerine ihtiyaç duyuyor. Bu noktada karşımıza çıkan çözüm sosyal girişimcilikti ve ödül programımız, Türkiye’nin en iyi sosyal girişimcilerinin birlikte çözümler geliştirdikleri, birbirlerinden öğrenip ilham aldıkları bir topluluğun gelişmesine zemin oluşturdu.
İyiliğe Odaklanan Bir Program
Biz, İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı’nı salt bir ödül programı olarak görmüyoruz. Elbette, kazanan sosyal girişimcilere yönelik bir maddi destek boyutu var. Ancak bundan da önemlisi, onların yarattıkları pozitif etkiyi çoğaltmayı amaçlıyoruz. Çünkü dünyaya iyi bakmak için sosyal girişimlerin önemli birer aktör olduklarını biliyoruz.
Sekiz yılda önemli mesafe aldık; farklı alanlarda çalışan 90’a yakın sosyal girişimden oluşan bir topluluk oluşturduk. Bu toplulukla birlikte bugüne kadar “insana ve çevreye dokunan” önemli çalışmalar yaptık, yapacağız da. Dezavantajlı grupları güçlendirme ve yarattığımız sosyal etkiyi artırma yolculuğumuza devam edeceğiz.
İBSG 2024’ten Geriye Kalanlar…
Bu yıl İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı’na gelen 316 başvuruyla bugüne kadarki en yüksek ikinci başvuru sayısına ulaştık. Tüm kategorilerde çok başarılı sosyal girişimcilerle karşılaştık. Tarım zararlıları ile mücadeleden orman yangınlarına karşı çözüm sunmaya, atık ve kirlilik problemini vurgulayandan küresel su krizine odaklanana, bilimsel okuryazarlığı geliştirmeyi amaçlayandan plastik sorununa son vermeye çalışana dek birçok farklı konuda değerlendirmeye giren sosyal girişimler, seçici kurulumuzu oldukça zorladı. Başvuru yapan sosyal girişimcilerin %61’inin kadın olması, başvuruların yarıdan fazlasının İstanbul dışından gelmesi, ilk kez sosyal girişimci yetiştirdiğimiz platformumuz Dünyasına İyi Bakanlar Akademisi’nde eğitim almış bir gencin finale kalma başarısını göstermesi, bu yıldan geriye kalan önemli notlardan birkaçı.
Her biri birbirinden değerli ve önemli işler başaran sosyal girişimcilerin hikayelerini ve yarattıkları etkiyi, önümüzdeki sayılarda yine bu köşede okuyacaksınız. Onlar sürdürülebilir geleceğe ışık tutarken biz de onlara kendi yaratıcı fikirlerini ifade edebilecekleri, diğer gençlere rol model olabilecekleri büyük bir sahne sunmaya devam edeceğiz.
Bu yazı, ekoIQ’nun 113. sayısında yayımlanmıştır. Dergiye buradan ulaşabilirsiniz.