Afrika’nın Su Kıtlığı Çözümüne Çin Desteği
Konu, su kıtlığı ama bu kez umudumuza su serpen örnek bir işbirliği hikayesi var… İklim değişikliği, hızlı şehirleşme ve nüfus artışının, değişik coğrafyalardaki birçok ülkenin su kaynaklarını tehdit ettiğini neredeyse her ay sizlerle paylaşıyorum (Konu bulamadığımdan değil yanlış anlamayın, bu yaz barajlarımızın dibini gördüğümüz ülkemizde yeterince umursanmayan bu konuya sürekli dikkat çekmeyi kendime vazife edindiğimden!). Konu Afrika kıtasına gelince saydıklarımıza yoksulluğu, kötü yönetimi, teknik ve uzmanlık eksikliğini, yetersiz altyapıyı da eklemek gerekiyor. Hepsi bir arada ve üstelik hızla değişen hidrolojik koşullarda su kıtlığına iyice yol veriyor. Afrika’nın bu sıkıntısı, birkaç on yıl önce aynen Çin’de yaşanıyordu. Ancak dünyanın bu en kalabalık ülkesi, su sorununa son derece etkin ve ekonomik çözümler geliştirdi. Tüm tecrübelerini de 2010 yılında hükümetler arası bir proje ile Afrika’ya aktarma sürecini başlattı. Çin hükümetinin 7,5 milyon dolar destek verdiği proje; Etiyopya, Libya, Kenya ve Uganda’da teknoloji transferi ile su kalitesini artırmak ve dağıtım şebekesini geliştirmekten genel yaşam kalitesini iyileştirmeye kadar bir dizi ekonomik ve sosyal hedefe hizmet ediyor. Projenin ana odağı ise “güvenilir içme suyu temini”… Bu bir yandan da Çin için Afrika su arıtma sistemleri pazarında iş fırsatları oluşması demek. Tongji Üniversitesi, Birleşmiş Milletler Çevre Programı, Gansu Su Koruma ve Araştırma Merkezi de projenin diğer ortakları. Proje kapsamında şehirleşme, ekosistem ve su yönetimi, çevresel sürdürülebilirlik üzerine çalıştaylar, öğrenci konferansları, eğitim programları, saha çalışmaları da düzenlendi.
UN Environment@UNEP
https://t.co/BMCGZ59G2c
Birleşmiş Milletler İklim Ödülleri Sahibini Buldu
Peru’nun başkenti Lima’da yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda delegeler tarafından belirlenen “İklim Ödülleri” dağıtıldı. Ödül töreninde Genel Sekreter Ban Ki-moon, bu yaratıcı fikirlerin tüm dünyaya düşük karbonlu ve sürdürülebilir geleceğe dair umut verdiğini vurguladı. Gelelim yılın birincisine; yani “Fener Aktiviteleri” (Lighthouse Activities) projesine… Proje; Güney Amerikalı küçük ölçekli finans şirketlerini, Tayland’da güneş enerjisi patlaması yaratan milyar dolarlık firmaları ve Afrika’da yaşam koşullarını iyileştiren iklim dostu evler oluşturan şirketleri aynı platformda buluşturuyor. Bilişim ve enformasyon teknolojisi firmalarının da desteğiyle bu yılın “Fener Aktiviteleri” geçmişe göre çok daha geniş ve yaratıcı çözümler yarattı. Latin Amerika Sürdürülebilirlik Organizasyonu Kurucusu ve Direktörü Charly Alberti’nin projeyle ilgili yorumu da şöyle: “Bu tip işbirliklerinin güç verdiği aktivitelerle bölgenin doğal kaynaklarının korunmasında kısa zamanda büyük yol alınacağından büyük memnuniyet duyuyoruz.”
UNFCCC@UN_ ClimateTalks
https://t.co/eiWZfvVTJO
Kullanılmış Diş Macunu Tüplerinden Alüminyum ve Yakıt Üretiliyor
Gıda sektörünün önde gelen şirketlerinin desteklediği bir fon, eski diş macunu tüplerini sadece üç dakika içinde alüminyum ve yakıta çeviren sanayi ölçeğinde bir geridönüşüm tesisi kurdu! Sadece İngiltere’de yılda 16 bin ton bu tip plastik-alüminyum atık döküm alanlarına gidiyor. Cambrige Üniversitesi araştırmacılarının atık sorununa çözüm bulmak üzere yürüttükleri çalışmaların bir sonucu olarak keşfedilen “mikrodalga ile uyarılmış piroliz” (microwave induced pyrolysis) metodu ile iki dakika süresince 1112 derece F’a kadar ısıtıldığında temiz alüminyum parçaları, hidrokarbon gazlar ve yağ ortaya çıkıyor. Araştırmalar, tesisin kendisini üç yılda amorti edeceğini gösteriyor.
Sustainable Brands@SustainBrands
https://t.co/yERvYVyX7N
Kadının Çiftçilikle Yarattığı Değişim
Asya-Pasifik; sosyal, ekonomik ve kültürel yönden çeşitlilik içeren bir bölge. Yabancı yatırım, libarelleşmenin getirdiği gelişmelerin paylaşımı, hem ülkeler hem de kadın-erkek arasında ciddi farklılıklar gösteriyor. Açlık, bölgenin en büyük problemi. 2011 yılı verilerine göre toplam nüfusun yaklaşık %20’si aşırı yoksulluk sınırında yaşıyor. Aile çiftçiliği (family farming) hâlâ tarıma hakim durumda. Çiftlikler, tipik olarak küçük (20 dönümün altında); sezonluk işçi kullanımı yaygın. Yoksul ailelerde özellikle kız çocukları okula gönderilmeyip çiftliklerde çalıştırılıyor, yaşlarına uygun olmayan tehlike ve sağlık koşullarına maruz kalıyorlar. Kadınların tarımda eskiye göre daha etkin rol almaya başlaması ise iş yüküne katkı, gelirin artışı gibi gerek aileye gerekse ekonomiye katkılar sağlıyor. Aldıkları bu sorumluluklar ve sağladıkları fayda, kadınların özgüvenlerini artırırken, yerel organizasyon aktiviteleriyle aldıkları eğitim, katıldıkları kolektif çalışmalar, sosyal yapıdaki yerlerini de sağlamlaştırıyor. Eğer kadınların teknolojiye ve krediye erişim imkanları erkekler kadar olabilse, tarımda verimliliği artırabileceklerine olan inanç da tam…
Securing Water@securingwater
https://t.co/6vl4g5aCTc
Elektrikte Yerli Kömürün Payı Artacak
Türkiye’nin enerji alanındaki 2015-2019 Stratejik Planı’nda yer alan bazı yenilikler, hedefler, uygulamalar ve beklentiler şöyle: Doğalgaz depolama kapasitesinin uzun vadede yıllık tüketimin %20’sini karşılayabilmesini sağlamak amacıyla gerekli yatırımlar başlatılacak. Yerli kömürden üretilen elektrik enerjisi miktarı, dönem sonunda yıllık 60 milyar kWh düzeyine ulaştırılacak. Mevcut yerli kömür kaynaklarının elektrik enerjisi üretim yatırımlarına dönüştürülmesi ve yeni kaynakların araştırılması sağlanacak. Yenilenebilir enerji kaynaklarının birincil enerji ve elektrik enerjisi arzı içindeki payı artırılacak. Bu amaçla su, güneş, rüzgar, jeotermal ve biyoyakıta dayalı yatırımlara önem verilecek. Nükleer enerji, elektrik enerjisi üretim portföyüne dahil edilecek. Bu konuda ilk adım, Akkuyu Nükleer Santralı. Sinop ve yeri henüz belirlenmeyen ikinci ve üçüncü nükleer santrallar da bunu izleyecek. Bu arada, geçen yıl elektrik enerjisi üretiminde doğalgaz %45 ile en çok paya sahip oldu. Bunu sırasıyla %25 ile hidroelektrik, %12 ile linyit ve %12 ile ithal kömür takip etti. Öte yandan dünyada elektrik üretiminde kömür, en çok kullanılan kaynak olma özelliğini koruyor. Dünya genelinde üretilen elektriğin %41’ini kömür sağladı. Bunu %21,3 ile doğalgaz, %15,9 ile hidro santrallar %13,5 ile nükleer santrallar, %5,5 ile petrol santralları ve %2,8 ile de diğer kaynaklar takip etti.
Enerji Günlüğü@enerjigunlugu https://t.co/Y0ZrwaNH14