Gıda

Su Krizi Diğer Tüm Temel Sorunları Gölgede Bırakabilir!

18 Eylül, küresel ölçekte “Dünya Su İzleme Günü” olarak kabul ediliyor. Bu özel gün temiz su kaynaklarına herkesin erişimini sağlamayı ve su krizine dikkat çekmeyi amaçlarken, dünya genelinde 2,2 milyar insan temiz içme suyuna sahip değil. Üstelik iklim kriziyle birlikte su krizi de giderek derinleşiyor… 

Avrupa İklim Değişikliği İzleme Servisi geçen hafta, 2024 yazının kayıtlar alınmaya başladığı tarihten bu yana Kuzey Yarımküre için “en sıcak yaz mevsimi” olduğunu açıkladı. Aşırı sıcak havaların yarattığı en önemli sorunlardan biri de küresel ölçüde bir su krizi. Suyun azalması bir yana mevcut suların temizliği de tüm dünya için ciddiyeti giderek artan bir sorun halini aldı. Öte yandan sağlıklı suya erişim, her dünya vatandaşının temel hakkı. Yanı sıra “Herkes için temiz su ve sanitasyon erişimini sağlamakSürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) 2030’un da önemli maddelerinden birini oluşturuyor.

Günümüzde su krizi farklı şekillerde yaşanıyor. Bir yandan sel ve su baskını tehlikeleri artarken diğer yandan küresel nüfusun yarısı ciddi su kıtlığı yaşıyor. Birleşmiş Milletler’in (BM) Dünya Su Gelişimi Raporu 2024’e göre, insanlık susuz kalırsa eğitim, sağlık ve sürdürülebilir kalkınma gibi temel sorunlar geri planda kalacak. Günlük su ihtiyacının karşılanması ve bu uğurda verilecek mücadele diğer tüm sorunları gölgede bırakacak.

Karalarda Biriken Sular 20 yılda 1cm Azaldı!

Yaşadığımız iklim felaketlerinin yaklaşık %90’ı su ile ilişkili. Artan orman yangınları, kuraklıklar ve su kirliliği riski ile birlikte topluluklar güvenli ve sürdürülebilir su erişimine acilen ihtiyaç duyuyor. Dünyadaki suyun sadece %0,5’i kullanılabilir ve tatlı sudan oluşuyor. Bununla birlikte iklim değişikliği tatlı su kaynaklarını tehlikeli bir şekilde etkiliyor. Son 20 yılda, karasal suların toprak nemi, kar ve buz dahil depolanma oranı yılda 1 cm oranında azaldı ve bu durum su güvenliği üzerinde önemli etkiler yaratıyor.

Suyla ilgili tüm bu sorunlardan yola çıkan Amerika Temiz Su Vakfı, 2003 yılında 18 Eylül tarihini “Dünya Su İzleme Günü” olarak ilan etti. Bu özel gün yıllar içinde küresel ölçekte de benimsendi. Dünya Su İzleme Günü ile su kirliliği sorunlarına dikkat çekmenin yanı sıra su kaynaklarının düzenli olarak izlenmesinin önemine vurgu yapılıyor. Su test kitleri kullanarak dünya genelinde insanların su kaynakları ve su güvenliği denetimleri hakkında bilgilendirildiği gün kapsamında, kamu katılımını teşvik ederek su kaynaklarının korunması destekleniyor.

Su Krizi Gıda Krizini de Tetikleyebilir

Dünya Su Gelişim Raporu 2024 verilerine göre, dünya nüfusunun dörtte biri, yıllık yenilenebilir tatlı su arzlarının %80’inden fazlasını kullanıyor ve bu durum nedeniyle söz konusu nüfus “son derece yüksek” su stresi seviyeleriyle karşı karşıya. Düşük gelirli ülkelerde, kötü su kalitesinin başlıca nedeni düşük atık su arıtma seviyeleriyken, yüksek gelirli ülkelerde tarım kaynaklı yüzey akıntıları en ciddi sorun olarak ortaya çıkıyor. Yetersiz arıtılmış evsel atık su, hayvancılık ve su ürünleri yetiştiriciliğinden kaynaklanan yüksek orandaki kimyasallar ise dünyanın tüm bölgelerinde su içinde tespit edilmiş durumda.

Sağlıklı su kaynaklarına erişim sağlamak ve suyun kalitesini artırmak amacıyla küresel anlamda çalışan bir sivil toplum kuruluşu olan Water for People’ın verilerine göre, dünya çapında birçok bölgede, kadınlar ve çocuklar her gün su almak için 4 saatten fazla yürümek zorunda kalıyor. Temiz olmayan sulardan kaynaklı hastalıklardan dolayı da yılda 840 binden fazla insan hayatını kaybediyor. Yine dünya genelinde, 2,2 milyardan fazla insan temiz içme suyuna erişemiyor; 3,5 milyar insan düzgün bir tuvalete sahip değil ve 2,3 milyar insan temel el yıkama araçlarından yoksun.

Bunlara ilaveten iklim değişikliği, nüfus artışı ve büyüyen su kıtlığının, gıda tedarikine de baskı yapması öngörülüyor. Çünkü kullanılan tatlı suyun çoğu, yaklaşık %70’i tarım için harcanıyor. Damla sulama ve suyu daha verimli kullanan başka yöntemlerle yapılan iklim dostu tarımın ise, tatlı su kaynakları üzerindeki talebi azaltmaya yardımcı olabileceği biliniyor. Ayrıca iklim değişikliğine dayanıklı su temini ve sanitasyon sistemlerinin de her yıl 360 binden fazla bebeğin hayatını kurtarabileceği tahmin ediliyor.

About Post Author