Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (UN SDSN) ve paydaşı Bertelsmann Stiftung’un “Küresel Sorumluluklar-Hedeflerin Uygulanması” başlığıyla hazırladığı değerlendirme raporu, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşma yolundaki eksikleri ortaya koyuyor.
YAZI: Gülin YÜCEL, Sustineo SDG, [email protected]
Birleşmiş Milletler inisiyatifi olan Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (UN SDSN) ve paydaşı Bertelsmann Stiftung tarafından 2016’dan beri düzenli olarak 2030 Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ndeki (SKH) gelişmeyi takip eden raporların üçüncüsü, Temmuz ayında yayımlandı. “Küresel Sorumluluklar-Hedeflerin Uygulanması” başlığı ile yayımlanan rapor, geçen zamana göre ülkelerin uygulamadaki yetersizliklerinin “2030 Gündemi”ni riske attığını ortaya koyuyor. Endeks çalışmasına göre, hiçbir ülke 2018 itibarıyla hedefleri gerçekleştirme yolunda yeterli bir gelişme göstermedi.
Rapor ve Geçmiş Çalışmalar Hakkında
UN SDSN tarafından bu raporları ve endeksi oluşturmak ile hedeflenen, küresel bir gündem olan sürdürülebilir kalkınma etrafında resmi raporlama haricinde, ülkelere ve kamuya bilgilendirici, yol gösterici, bağlantıları ortaya koyan bir çalışma sunmak. 2016 senesinde ilk defa oluşturulan ve resmi olmayan endekste, ülkelerin SKH alt kırımları (endikatör) bazında yaptığı gönüllü raporlama verileri kullanılıyordu. “Katı bir notlama” ile değerlendirmenin yapılmasındaki amaç ise, SKH gündeminin önemine dikkate çekmek.
2016 yılında, EKOIQ’da yayımlanan incelememizde, rapora dayalı olarak “Gelişmiş veya gelişmekte olan tüm ülkelerin ve bölgelerin gidecek çok yolları olduğunu; önümüzdeki dönemde SKH’lere yönelik uzun dönemli sağlam bir plan yapılması, ülkelerin ve tüm kurumların birbirleriyle bu doğrultuda diyalog ve işbirliği yöntemleri geliştirmeleri, finansman kaynaklarının doğru yapılandırılmaları gerektiğini” söylemiştik.
2017 senesinin raporunda ise, hedeflerin ne doğrultuda gerçekleştiğinin sadece ülke ölçeğinde değil, diğer ülkeler üzerindeki yayılma etkilerinin (spillover effect) de göz önüne alınarak değerlendirilmesi gerektiği söylenmiş; bu şekildeki incelemede zengin ve hedefe göre göreceli olarak daha yakın olan ülkelerin esasında daha düşük seviyede değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekilmişti. Yayılma etkisinin ise çevresel; ekonomik, finansal, yönetişimsel ve güvenlik etkileri altında incelenmesine yönelik bir endeks ve değerlendirme önerilmişti.
Bu seneki rapor da, ilerleme yolunda çok farklı bir yorumda bulunmamakla birlikte, hedeflerin nasıl yapılır olduğuna yönelik olarak ülkelere daha gelişmiş bakış açıları ve yöntemler sunuyor.
Genel Olarak Sonuçlar
Genel olarak tüm ülkelerde SKH’lere yönelik bir ilerleme olmasına rağmen, hiçbir ülke 2030 hedeflerini karşılayabilir durumda değil. Ülkeler arası farklılıklar söz konusu. Bu durum özellikle büyük ekonomileri temsil eden G20’ler seviyesinde endişe verici. SKH’ler etrafındaki siyasi liderlik, kurumsal mekanizmaların ve koordinasyon birimlerinin varlığı, stratejik ve uygulama planlarının bulunması, ölçümleme ve hesap verebilirlik yöntemlerinin olması, ülkeler arasında farklı uygulama seviyeleri yaratıyor.
En ağır ilerleme eksikliği ise çevresel hedeflerde. Endeksin en üstündeki Kuzey Avrupa ülkelerin de bile sorumlu tüketim ve iklim konusunda eksiklikler mevcut.
G20 ülkeleri açlık ve fakirlik hedeflerini neredeyse gerçekleştirmiş görünmelerine rağmen, Sorumlu Üretim ve Tüketim (SKH12), İklim Eylemi (SKH13) ve Sudaki Yaşam (SKH14) hedeflerinde en düşük puanlara sahipler. Sorumlu tüketimde bu ülkeler geçtiğimiz yıllarda herhangi bir ilerleme kaydetmiş görünmüyorlar. Hem bu alanda hem de biyoçeşitliliği korumak ve geliştirmekte çaba göstermeleri gerekiyor.
Fakir ülkeler ise, fakirliğin sona erdirilmesi, sağlık ve eğitim hizmetlerine erişim alanlarında önemli ilerleme kaydetmiş durumdalar. Buna rağmen çevresel konuları yönetecek altyapı ve mekanizmaları eksik. Bu sebeple gelişmiş ülkelere göre puanları çok düşük seviyede.
Bazı ülkeler için ise veri açıkları söz konusu. Bu da SKH verilerine yatırım yapma konusunu bu sene de hatırlatmayı gerektiriyor.
Zenginlerdeki Gelişme Yetersiz
G20 seviyesindeki uygulamalara dikkat çeken rapor, Brezilya, Meksika ve İtalya’da öne çıkan strateji geliştirme ve konuya odaklı birimleri yapılandırma ile Hindistan ve Almanya’da yatırım ihtiyaçlarının değerlendirilmesi çabalarına rağmen bu zengin ülkelerde yeterli ilerleme olmadığını söylüyor. ABD ve Rusya en az ilerleyen ülkeler olurken, hiçbir ülkenin milli bütçesinin SKH’leri içermediği ortaya konmuş durumda.
Ayrıca, 2017 raporunda değinildiği gibi G20 ülkeleri diğer ülkelerin hedeflerine ulaşabilmesini engelleyen; özellikle çevresel, ekonomik ve güvenlik alanlarında oluşan negatif yayılma etkisini yaratmaya devam ediyorlar.
Endeks Görünümü
Birleşmiş Milletler üyesi 193 ülkenin tamamı bu değerlendirmenin içerisinde olmalıyken, eldeki veri yapıları gereği sadece 156 ülke endekste sıralanmış. Öne çıkan ülke konumları ise şöyle:
- En öndekiler, sürpriz olmayacak şekilde İsveç, Danimarka ve Finlandiya.
- İlk 10’da G20’den sadece Almanya ve Fransa yer alıyor.
- Türkiye 79. sırada.
- ABD 35., Çin 54., Rusya ise 63. sırada yer alıyor.
- En son sıralarda ise Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Çad ve Orta Afrika Cumhuriyeti var.
Endekste bu sene geliştirilen yapı ve veri ihtiyacının farklı olmasından ötürü, ülke sonuçlarını geçen seneki değerlendirme ile karşılaştırmak mümkün değil. Bu seneki raporun öne çıkan noktası, ülkelerin hedefe göre ne kadar hızlı ilerlediklerini gözlemleyebilecek olmaları. Hedefe ulaşıp ulaşmayacakları tahmini ise, geçmiş veriye ve ilerlemeye bakılarak rapor yazarlarının yorumuna bağlı oluşturulmuş.
OECD Ülkelerinin Görünümü
OECD ülkelerinin genel görünümünde hiçbir ülke hedefine ulaşabilir konumda değil. Özellikle Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim (SKH12), İklim Eylemi (SKH13), Sudaki Yaşam (SKH14), Karasal Yaşam (SKH15) ile Hedefler İçin Ortaklıklar (SKH17) hedeflerinin “kırmızı-negatif” olduğu dikkat çekiyor.
Yayılma etkisi ve “kimse geride kalmasın” prensibi ile gözden geçirilmiş endeks yapısına göre Sağlıklı Bireyler (SKH 3), Nitelikli Eğitim (SKH4), Eşitsizliklerin Azaltılması (SKH10) veri yapılarında eksikler var. Ayrıca Açlığa Son (SKH2) hedefinde sürdürülebilir olmayan tarım koşulları ve artan obezite seviyeleri değerlendirmeleri aşağı çekiyor. Özetle, çevresel hedefler ile “kimse geride kalmasın” prensibine yönelik yapılanlarda OECD ülkelerinin zorlandıkları görülüyor.
Türkiye’nin Görünümü
2017 raporunu hatırlamak gerekirse, Türkiye gündeminde kırmızı ile değerlendirilmiş alanlar; Açlığa Son (SKH2), Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (SKH5), İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme (SKH8), Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı (SKH9), Eşitsizliklerin Azaltılması (SKH10), İklim Eylemi (SKH13), Sudaki Yaşam (SKH14), Karasal Yaşam (SKH15) idi.
Bu sene farklı kriterler girse de yine aynı hedefler üzerinde eksik (kırmızı) değerlendirme bulunuyor. Ayrıca Nitelikli Eğitim (SKH4) hedefi de kırmızı tabloya geçmiş durumda. Bununla birlikte;
- SKH2, SKH5, SKH8, SKH14’e yönelik adımlar iyileşme yönüne geçmiş.
- SKH13 ise kırmızı ve kötüleşen görünümde. Alt kriterlerinde “kişi başı enerji ile ilgili CO2 emisyonlarının artması” ve “ulaşım harici CO2 emisyonları (biyokütle hariç) artışı da söz konusu. Bununla birlikte iklim değişikliği etkilerinin takip edilmesi ve ithal enerji emisyonları da yeşile dönmüş alanlar.
Sağlıklı bir değerlendirme ve ilerleme planlaması için Türkiye’deki kamu uzmanlarının veri yapıları ile birlikte bu değerlendirmeyi incelemelerini öneriyoruz.
Raporun değerlendirmesinden öte, TC. Kalkınma Bakanlığı tarafından yürütülen “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Kapsamında Türkiye’nin Mevcut Durumu Analizi Projesi” kapsamında oluşan veya oluşturulmakta olan çalışmada planlandığı şekilde SKH’ler konusunda temel eğilimlerin tespiti ve politika önerilerinin yapılmakta olduğunu biliyoruz. 2017 yılı başından beri üzerinde çalışılan bu raporun önümüzdeki dönemde tamamlanması ve paylaşılması ile Türkiye’nin durumu, gündem ve öncelikleri kapsamında daha detaylı bir bilgi edineceğiz.
Sonuç ve Öneriler
SKH’lerin uygulanması, kurgusu gereği “kimsenin geride kalmaması” prensibine dayanıyor. Buna bağlı olarak, gelişmiş büyük ekonomilerin hedeflere ulaşmada ne kadar kapsayıcı hareket edecekleri, yayılma etkisini ne kadar dikkate alacakları çok kritik. Hem kendileri hem de geriden gelen ülkelere rol modellikleri 2030 hedeflerini yakalamayı sağlayacaktır.
Görünen o ki hedefler için 12 yıl kalmış olmasına rağmen her ülkenin hâlâ bu yolda problemleri var. Burada önemli olan SKH’lerin tüm dünyada beraber çalışılarak gerçekleşecek olması. Bununla birlikte SKH’lerin ülke yönetim şekillerinin içerisine girmesi; kısa ve uzun dönemli politikaların parçası olması; gelir eşitsizliği, ekonomik büyüme ve kaynak kullanımı arasındaki lineer ilişkinin ortadan kaldırılması, fırsat eşitliği gibi konuların yönetim politikalarında bütünsel olarak ele alınması sadece 2030 için değil, sürdürülebilir kalkınma yolunda kritik konular haline gelmiş durumda.
Ayrıca, kamu satın alma gücünün de dönüştürücü etkisinden faydalanılması gerekir. OECD ülkelerinde kamu satın alma oranının %12, daha düşük gelirli ülkelerde ise bu oranın daha fazla olduğu göz önüne alınırsa, kullanılacak çerçeve ve direktifler (AB Direktifi, Sürdürülebilir Kamu Satın Alımına ilişkin10 Yıllık Çerçeve Programı vb.) ile kamu satın alması, hedeflere yönelik olarak hızlıca devreye alınabilir. Bu özellikle Sorumlu Tüketim ve Üretim hedefinin iyileştirmesini, küçük işlerin dönüşümünü ve teknoloji katkısının gelişmesini sağlayacaktır. Ötesinde, ülke yönetim modellerinin içerisine girecek bu çerçeveler sayesinde ölçümleme ve raporlamalar da kolaylaşacaktır.
Genel olarak ise, SKH Gündemi’nin gerçekleşmesi için her düzeyde iyi bir planlama, işbirliği ve birbirinden öğrenme, doğru ölçümleme ve değerlendirme olması gerekir. Tüm paydaşlar (ülke devletleri, bölgesel birliktelikler, özel sektör, sivil toplum, akademi vs.) birlikte hareket edebilmelidir.
Bunu desteklemek amacıyla, UN SDSN’in geliştirdiği yaklaşım değerlidir ve raporun bu gözle Türkiye ve diğer devletler tarafından incelenmesini önemlidir.
Geçen sene de dediğimiz gibi: Kimse geride kalmamalı, herkes birlikte çalışmalı…