Bir meslek kuruluşu olarak finans profesyonellerinin sürdürülebilirlik konusunda eğitilmelerini bir görev olarak gördüklerini belirten ACCA (Fermanlı Ruhsatlı Muhasebeciler Birliği) Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan Bölge Başkanı Filiz Demiröz, hem kurum olarak kendi içlerinde hem de yetiştirdikleri profesyoneller açısından sürdürülebilirliğin uygulayıcısı konumunda olduklarını dile getiriyor.
YAZI: Barış DOĞRU
Yaklaşık bir yıl önceki sohbetimizde COP26’nın sonuçlarını ve ACCA’ın yeni yayımlanmış raporunu ele almıştık. Biliyoruz ki para konusu üzerine konuşmadığınız sürece dünyanın sorunlarını çözmeniz mümkün değil. COP27 iklim zirvesinde de bir zorunluluk olarak para çok fazla konuşuldu. Her şey çok hızla değiştiği için bir güncelleme yapmak istedik sizle. Geçen bu süre hakkına kısa bir değerlendirmenizi alabilir miyiz?
Öncelikle şunu söylemeliyim ki bu süreçte sürdürülebilirlik Türkiye’nin gündemine de girdi. Günümüz dünyasında yapılan her şeyin etkisi katlanarak çoğalıyor. Bu nedenle sürdürülebilirlik yalnızca iş yapış modellerimize değil, günlük hayatımıza da entegre edilmeli. Yaptığımız her şeyde, “Etkisi ne olur?” kafa yapısıyla hareket etmemiz gerekiyor.
ACCA, geçen yıl COP26’da önemli katkılarda bulunmuştu. Bu kapsamda “İklim Eylemi ve Muhasebe Mesleği: Sürdürülebilir Bir Gelecek İnşa Etmek” adlı raporumuzu sunmuştuk. Yanı sıra COP26 sırasında Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu’nun kurulduğunun açıklanması mesleğimiz açısından son derece önemli bir gelişmeydi. Geçtiğimiz bir yıl içerisinde bu konudaki çalışmalar devam etti. Peki, biz ACCA olarak ne yaptık? Profesyonellerin nasıl eğitilecekleri yetkinliklerin gelişmesi için önemli bir soruydu.
Bu soruya cevap olarak “Finans için Sürdürülebilirlik Sertifikası”nı sunduk ve sertifikamız oldukça talep gördü. Online olması dolayısıyla profesyoneller zamanlarını etkin bir şekilde kullanarak bu sertifikayı alabiliyorlar. Dönemin önemli konularından biri COP27’ydi ve bizden bir ekip de COP27’ye katıldı. Hatta Türkiye’den ERTA’nın (Entegre Raporlama Derneği) düzenlediği etkinlikte bir konuşmacımız da yer aldı. COP27’nin beklentilerimize çok karşılık verdiğini söyleyemeyeceğim. 1,5 derece hedefi sonuçlardan biri olsa da ulaşılabilirliği konusunda sanırım herkes şüphe içinde. Bundan başka karbon salımının azaltılması gündemimizdeki yerini koruyor.
COP27’de, “Kaynaklar nasıl tahsis edilecek; finansmanı nasıl sağlanacak, nasıl işbirlikleri oluşturulacak?” benzeri konular etrafında fazla tatmin edici olmasa da belli çıktılar sağlandı. Kurumların artık harekete geçmeleri gerekiyor. Sanırım dünyada 7 binden fazla kurum, karbon emisyonlarının sıfırlanmasıyla ilgili hedeflerini açıkladı. Peki, geçiş planı nasıl olacak?
Büyük önem taşıdığı ve henüz netleşmediği için biz de ACCA olarak geçiş dönemine yoğunlaştık. “İklim Finansı” adlı yeni raporumuzda da finans ve muhasebe mesleğindeki profesyonellerin üzerine düşen sorumluluklardan bahsediyoruz. ACCA olarak sürdürülebilirlik gündemimizde çok önemli bir yer tutuyor. Elbette, bir meslek kuruluşu olarak öncelikle finans profesyonellerinin bu konuda eğitilmelerini amaçlıyoruz, hatta bunu bir görev olarak görüyoruz. Hem kendi içimizde hem de yetiştirdiğimiz profesyoneller açısından konuştuğumuz konuların uygulayıcısıyız. Sürdürülebilirlik bizim için yeni bir konu değil. Entegre Raporlama Konseyi ilk kurulduğunda ACCA kurucu ortaklarındandı. O zamanlardan bu zamana, yani 2012 yılından bu yana, kendi yıllık raporunu entegre raporu olarak yayımlayan bir meslek kuruluşuyuz. Çalışmalarımızdan en önemlisi Sürdürülebilirlik Sertifikası’ydı. ACCA Ruhsat Programımız ile bir meslek kuruluşu olarak ruhsatlandırma yapıyoruz. Ve programın içerisindeki müfredatımız sürekli güncelleniyor. Dolayısıyla sürdürülebilirliğe dair yaşanan gelişmelerin hepsi bizim müfredatımızda en güncel haliyle yer alıyor.
Muhasebe dünyasına girecek profesyonellere Ruhsat Programı eğitiminiz kapsamında sürdürülebilirlik konusunda da eğitim mi veriyorsunuz?
Evet, muhasebe dünyasına girecek profesyonellere çok yoğun şekilde sürdürülebilirlik eğitimi veriyoruz. Nasıl ki sürdürülebilirlik hayatımızın yalnızca bir yerinde değil, her yerinde, her alanında ise aynı şekilde müfredatımız geneline de yayılmış durumda. Geçen yıl çıkardığımız, “Sürdürülebilir Kurumların Kalbindeki Finans ve Muhasebe Profesyonelleri” raporumuzda da üzerinde durduğumuz gibi kurumların sürdürülebilir olması için profesyonellerin de sürdürülebilir olması lazım. Bu bağlamda, geleceğin profesyonellerinin hangi yetkinlik ve beceri alanlarında kendilerini geliştirmeleri gerektiği konusuna baktığımızda bunlardan birinin “sürdürülebilirlik” olduğunu belirlemiştik. Dijital, Sürdürülebilirlik, Ekip, İşin uzmanı olmak, İşbirliği, İçgörü ve Azim olmak üzere yedi alan var ve sürdürülebilirliğin burada ön plana çıktığını söyleyebilirim.
Geçen yıl raporumuzla bağlantılı olarak herkesin ulaşabileceği bir araç yayımladık: Kariyer Kılavuzu. Finans ve muhasebe alanında çalışan kişiler, kendi uzmanlık derecelerine göre kariyerlerinde nasıl ve hangi alanda ilerlemeyi istiyorlarsa, hangi yetkinlikleri geliştirmek istediklerini bu kılavuz üzerinden görebiliyorlar. Ve bunu nasıl yaptıklarını ACCA’e ruhsatlandırma sürecinde yazıyoruz. Örneğin, sürdürülebilirlik konusunda kendini geliştirmeyi isteyen bir profesyonel Kariyer Kılavuzumuza girdiğinde müfredatın neresinde sürdürülebilirlik konusunda kendini geliştirebileceğini görüyor. Aynı zamanda yayımladığımız sertifikalar vesilesiyle de üyelerimizin, yani geçmiş yıllarda bu süreci tamamlamış üyelerimizin sürekli mesleki gelişimlerine de destek oluyoruz.
Küresel ölçekte ACCA olarak bizim iki yüz binden fazla üyemiz, yarım milyondan fazla adayımız var. Üyelerimiz kendilerini sürekli güncelliyorlar. Adaylarımız ise zaten sürecin içerisinde oldukları için eğitimlerini almaya devam ediyorlar. Finans için Sürdürülebilirlik Sertifikamız’ın dışında bir de İklim Finansı Sertifika Programı var. Bu seri devam edecek çünkü sürdürülebilirlik asla bizim gündemimizden düşmeyecek, önemi giderek artacak.
Çalışmalarınız sonucunda nasıl reaksiyonlar alıyorsunuz?
Farkındalığın giderek arttığını gözlemliyorum. Farkındalık arttıkça “Peki, bunu nasıl yapacağız?” sorusu soruluyor. Kurumlar bir hedef belirlediklerinde, özellikle “2050 yılında karbon emisyonlarını sıfırlamak” gibi bir hedef belirlediklerinde bu çok uzak bir hedef olarak görünüyor. Artık yaklaşımın daha çok yakın dönem hedefi ve bir de uzun vadeli hedefi belirlemek yönlü olduğunu söyleyebiliriz. Biz de ACCA olarak hedeflerimizi, 2030 ve 2045 hedefleri şeklinde revize ettik. Hedefin belirlenmesinden sonra yol haritasının hazırlanması lazım. Yol haritasının hazırlanmasında mesleğimize çok önemli bir rol düşüyor. Yol haritası hazırlandıktan sonra kişilerin bunu iş yapış şekillerine entegre etmeleri ise yine bir eğitim işi.