#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Tarihi Karar: Hollanda Yüksek Mahkemesi Emisyonların Derhal Azaltılmasını Hükmetti

2012 yılında başlayan ve iklim kriziyle mücadelede pek çok yönüyle büyük bir önem taşıyan Urgenda Davası, Hollanda Yüksek Mahkemesi’nin tarihi kararıyla sona erdi.

İklim kriziyle mücadelede pek çok yönüyle büyük bir önem taşıyan Urgenda Davası 20 Aralık Cuma günü, Hollanda Yüksek Mahkemesi’nin tarihi kararıyla sona erdi. Dava, büyük bir zaferle sonuçlandı. Yüksek Mahkeme, Hollanda Hükümetinin emisyonlarını önemli oranda ve derhal azaltmakta hukuki olarak yükümlü olduğuna kesin olarak hükmetti.

Birçok büyük sanayiye ev sahipliği yapan, Avrupa’nın ana limanı olan ve AB ülkeleri içerisinde karbondioksit emisyonlarında beşinci sırada yer alan Hollanda, enerjisinin %7’sini yenilenebilir kaynaklardan elde ediyor. Hollanda’nın emisyonları geçtiğimiz yıl 1990 seviyelerine oranla %15 daha azdı. Yükümlülük, 2020’de ise emisyonların 1990’a kıyasla en az %25 azaltması zorunluluğunu içeriyor.

Urgenda davası 2012 yılında 900 vatandaşlık bir grubun, hükümetin iklim krizine yönelik ciddi eylemlere geçmediği takdirde konuyu mahkemeye taşıyacaklarını belirtmesiyle başlamıştı.

Kararın önemi, Mahkemenin, Hükümetin bunu yerine getirmemesini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca üstlendiği insan hakları yükümlülüklerine aykırı olduğunu belirtmesinde yatıyor.

Çevre grubu Urgenda Foundation tarafından yaklaşık 900 Hollanda vatandaşını temsil eden davanın hükmü, hükümet için son bir yenilgi anlamına geliyor.

Urgenda Foundation’ın kurucusu Marjan Minnesma, karar sonucuna oldukça mutlu olduğunu belirtti. Minnesma, “Hükümetin izleyebileceği 50 çözüm önerisini içeren bir planı ortaya koyduk” dedi.

Hukuk firması Clyde & Co’da iklim uzmanı Nigel Brook “Bu karar bir dönüm noktası oldu. Hükümetin, vatandaşlarını iklim değişikliğinin getirdiği tehlikelere karşı koruması gerektiği ilkesi kararın yasal dayanağını oluşturuyor” dedi.

Urgenda davasında hukuki danışmanlık üyelerinden Dennis van Berkel ise “Bu dava sadece Hollanda için büyük bir önem teşkil etmiyor. İlkeler evrensel bir nitelik taşıyor. Hollanda dışındaki hiçbir mahkeme bu karara bağlı değil; ancak kararın etkisi ve diğer ülkelere vereceği ilham gerçekten büyük” dedi.

Hükümetin bu süreci hızlandırmak için ne gibi çözümler yaratacağı konusuna karar vermesi gerekiyor. Bu çözümler arasında kömürlü enerji santrallarının planlanandan daha önce kapatılması yer alabilir. Kirliliğin azaltılması için otoyollarda hız sınırı, bir başka dava sonucunda geçtiğimiz yıl düşürülmüştü.

Sürdürülebilirlik ajandası, Hollanda’nın 15 yıl içerisinde %100 yenilenebilir enerjiye geçişini adım adım sağlayacak bir planı içeriyor. Kararın temel aldığı rapor, Hollandalı kuruluş Quintel Intelligence tarafından geliştirilen Enerji Geçiş Modeli’nin (Energietransitiemodel) bulgularına dayanarak hazırlandı. Bu %100 yenilenebilir enerji arzını sağlamaya yönelik hazırlanan analiz nelerin yapılması gerektiğinin altını çiziyor.

İzlenecek ajandanın başlangıç noktası, 2030 yılında kömür, petrol ve doğalgazı tamamen bırakarak sıfır emisyonun sağlandığı ulaşılabilir ve güvenilir bir enerji sistemi yaratılmasını içeriyor.

Minnesma, “Önümüzde teknik hiçbir engel yok, tamamen ulaşılabilir. Tek ihtiyacımız olan kararlılık” dedi.

Urgenda İklim Değişikliği Davası’nın Türkçe metnine buradan ulaşabilirsiniz.

EkoIQ Editör