Çevre sorunlarını ve çözümleri yerelleştirmek, mikro ölçekte sürdürülebilir tüketimi özendirmek denenebilir; gezegeni kurtarmak yerine önce mahallemizin ve semtimizin doğal kaynaklarına, çiçeklerine, bitki örtüsüne, hayvanlarına sahip çıkmak gibi.
YAZI: Doç. Dr. Ahu ERGEN, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi
Nielsen (2011) raporuna göre dünya çapında tüketicilerin %59’u iklim değişikliği için kaygı duyuyor. Ne var ki bu kaygı, sürdürülebilir tüketim davranışına aynı oranda yansımıyor. Sürdürülebilir tüketim, satın alma öncesindeki, satın alma esnasındaki, tüketim evresindeki ve tüketim sonrasındaki (imha etme, yeniden kullanma vb.) süreçlerin tümünü kapsıyor. Yani başkalarına yeşil ürünler tavsiye etmek, organik, yerel üretilmiş ürünler satın almak, yerel mağazadan alışveriş yapmak, sprey tüplü ürünlerden kaçınmak, kompost yapmak, camı geridönüşüme götürmek, yeniden kullanmak, geri dönüştürülmüş kağıt ürünleri satın almak, adil ticaret ürünleri satın almak, daha az ambalajlı ürünleri tercih etmek, alışverişte plastik poşet yerine uzun ömürlü alışveriş çantaları kullanmak, suyu ve elektriği tasarruflu kullanmak, kullanılmayan eşyaları bağışlamak, enerji tasarruflu ürünler kullanmak bu davranışlardan sadece bazıları…
Bu davranışları olumlu ya da olumsuz yönde etkileyen faktörleri anlamak üzere Türkiye de dahil pek çok ülkede araştırmalar yapılıyor. Sonuçlar gösteriyor ki, sürdürülebilir tüketime olumlu etki eden ve engel olan çok sayıda faktör var. Bu faktörleri; yeşil ürünün bulunabilirliği, alışkanlıkları değiştirme zorluğu, bireysel maliyet-fayda analizi, sürdürülebilir davranışı basitleştirme noksanlığı, kişisel değerler, algılanan bireysel faydanın azlığı, çevre sorunlarının yeterince ciddi algılanmaması, çevre bilgisi düzeyi, yeşil ürünlerin fonksiyonelliğine dair sorunlar, yeşil gösterme, sosyal normalleşme ve atadan kalma eğilimler (taş devri etkisi) olarak özetleyebiliriz.
Taş Devri Etkisi
Vugt ve arkadaşları (2014), “Naturally Green: Harnessing Stone Age Psychological Biases to Foster Environmental Behavior” (Doğal Olarak Yeşil: Taş Devri’nin Psikolojik Önyargılarını Çevresel Davranışı Geliştirme İçin Kullanmak) adlı makalelerinde bugün yaşadığımız çevresel ve sosyal sorunların pek çoğunun evrim tarihinden gelen şu beş Taş Devri eğiliminden kaynaklandığını öne sürüyor:
– Kişi kendisinin ve akrabalarının, en yakınlarının çıkarına toplumunkilere göre öncelik verir.
– Nispi durum, mutlak duruma göre daha harekete geçiricidir.
– Kişi farkında olmasa dahi başkalarını taklit eder.
– İnsanlar bugüne, gelecekten daha fazla değer verirler.
– Kişi görmediği ya da hissedemediği problemleri umursamaz.
O halde bu beş Taş Devri özelliğinin tek başına ya da birlikte insanları sürdürülebilir davranışa teşvik etmek için nasıl kullanılabileceğine dair biraz daha kafa yormakta fayda var.
Örneğin, sürdürülebilir tüketimin, doğrudan kişisel kazanca yol açacağı iletişim kampanyaları yaratılabilir. Atalarının zamanında küçük, birbirine bağlı sosyal ağlar içinde bir grup kimliğine sahip bireye, bugün de sürdürülebilir olmayan davranışların sonuçları yine kendi ailesi ve akrabaları ya da yakın arkadaş çevresi bağlamında gösterildiğinde daha harekete geçirici olabilir.
Çevre sorunlarını ve çözümleri yerelleştirmek, mikro ölçekte sürdürülebilir tüketimi özendirmek denenebilir; gezegeni kurtarmak yerine önce mahallemizin ve semtimizin doğal kaynaklarına, çiçeklerine, bitki örtüsüne, hayvanlarına sahip çıkmak gibi. Sürdürülebilirlik adına yürütülen kampanyalarda, toplumda sevilen, beğenilen, güven duyulan kişilerin, ünlülerin yeşil davranışlar göstermesi sağlanabilir. Yeşil ürünlerin daha görünür, yüksek kaliteli ve itibarlı görünmesi sağlanarak statüleri artırılabilir; Tesla otomobil örneğinde olduğu gibi. Çevresel tehditlerin farkındalığını artırmak için somut, elle tutulur uyaranlar kullanılabilir. Davranış ve onun anlık çevresel sonuçları arasındaki ilişki daha görünür kılınabilir. Olumsuz çağrışımlara sebebiyet vermeden sürdürülebilir olmayan davranışların sonuçları video, görsel, drama, oyun, müzik, koku gibi unsurlarla somutlaştırılabilir. Böylece insanlar davranışlarının yol açabileceği çevresel sonuçları daha kolay algılayabilirler. Doğada olumlu deneyimler ve daha fazla zaman geçirme yoluyla da sürdürülebilir davranış artırılabilir. İletişimde sürdürülebilirliği olumsuz çağrışımlarla (korku, kötü görüntüler, acı, kıtlık vb.) ilişkilendirmemeye özen göstermek önemli.
Sosyal Normalleşme
Kişi; normal olduğunu düşündüğü davranışı benimsemekten yanadır. Neyin normal olduğu ise zaman içinde değişim gösterir. Bazı davranışlar başta farklı ya da sıradışı görünse de zaman içinde “ana akım” hale gelmekte ve “normal” olarak kabul görmektedir. Bir sosyal normalleşme sürecinde; fikirler, davranışlar ve ürünler başlangıçta normallik aralığının dışında görülürken zamanla “normal ve sıradan”, hatta “günlük hayatın parçası” olarak kabul edilir. Örneğin eskiden normal ve sıradan olan haftada bir banyo yapma alışkanlığı artık normal değil iken, bugün günlük duşlar normalleşmiştir (Rettie ve Burchell, 2014). Bazı sürdürülebilir davranışlar da normal olarak algılanmadıklarından, bazıları ise “artık normal değil” şeklinde algılandıkları için sürdürülebilir olmayan davranışlara dönüşürler. Örneğin, 1960’lı yıllarda alışverişe sepetle veya alışveriş filesiyle çıkmak çoğu tüketici için normalken, bir süre sonra bu davranış mağazaların müşterilere plastik poşetler vermesiyle daha az normal olarak algılanmaya başlandı. Benzer şekilde, geridönüşüm davranışı, Kanada ve İngiltere’de sosyal normalleşme sürecine girmiştir. İngiltere’de 2012’de Rettie ve arkadaşları tarafından yapılan bir araştırmaya göre, geridönüşüm ile birlikte enerji tasarruflu ampul satın almak yeşil ve normal bir davranış olarak görülürken, organik besinler satın almak az yeşil ve az normal olarak görülüyor. İngiltere’de “ürün yerleştirmeye” benzer şekilde “davranış yerleştirme” yoluyla sürdürülebilir davranışlar medyada yer buluyor. Toplu taşıma kullanma, ülke içinde tatil yapma, suyu plastikten değil musluktan içme vb. sürdürülebilir davranışlar, ünlüler ve uzman kişilerin rol aldığı davranış yerleştirme görüntüleri ile normalleştirilmeye çalışılıyor.