#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
“Termik Santral Olacak Gibi Değil Yaa!” Cehennemi Görmek ve Göstermek

“Termik Santral Olacak Gibi Değil Yaa!” Cehennemi Görmek ve Göstermek

açık radyo açık kalmalı

“Baktık baktık, gerçekten de de havada uçan kuş bile yoktu.” Böyle diyor, Çatalağzı’nda kurulu dört termik santralın etkilerini görmeye giden Çerkezköy’ün kadınları. Cehennemi gözleriyle görmüşler, orada yaşayanlardan dinlemişler ve köylerinin dibindeki 500 dekar meşe ormanının yeşiline yapılması planlanan 990 MW kapasiteli linyit santralına ve kömür ocağına “hayır” demişler. Şimdi hem mahkemede hem sokakta, güçlerinin yettiği yere kadar doğayı korumak için uğraşıyorlar. Bize meşe ormanından topladıkları mantarların resimlerini, çatılarına kurdukları güneş panellerini göstererek çözüm yollarını işaret ediyorlar ve “Olmaz be yaa!” diyorlar…

YAZI: Barış DOĞRU

Dile kolay 500 dekarlık meşe ağaçlarıyla kaplı bir alandan söz ediyoruz. Çerkezköy’ün hemen yanı başındaki Pınarca köyü­nün teyzeleri, bize “işte şurası” diye gösteriyorlar. 10 dakikalık yürüyüş mesafesi bile olmayan yemyeşil meşe ormanını. İşte oraya yapmayı planlıyorlar linyit santralını…

Her şey 2017 yılının Şubat ayında Resmi Gazete’de apar topar yayım­lanan bir acele kamulaştırma kararı ile başlamış. İlk başta tarım arazile­rini kapsayan bir alan söz konusuy­muş. Yıllardır Çerkezköy’ün hızla büyüyen sanayi yatırımlarının kiri­ni tozunu yutmak zorunda kalan bölge halkı hızla harekete geçmiş. Yeşil Barış (Greenpeace) Hukuk Derneği, bölge halkı ve Çerkezköy Belediyesi’nin “acele kamulaştırma kararının durdurulması” gerek­çesiyle açtığı davada Eylül ayında yürütmenin durdurulması kararı çı­kınca bir soluk alacaklarını sanabi­lirsiniz yöre halkının. Ama nerede! Bir nefeste yeni bir karar alınıver­miş, proje alanı köylülerin mülkiyet­lerindeki tarım alanlarından bölge­nin son kalan ormanlık arazilerine taşınıvermiş. Kolay bir çözüm gibi duruyor: Ormanın sahibi yok nasıl olsa. Ama bölge halkı belli ki bu kadar kolay yutacak gibi değil bu numarayı. Kesilen ormanın yerine yapılan termik santralın, toprağı kaldırıp çıkarılacak linyit kömürü­nün tozunun, kirinin kafalarına ya­ğacağını gayet iyi bilen halk, 8954 dilekçeyle bakanlığa başvurmuş ama gelen yanıt, “yerleşim alanla­rında kömür bazlı evsel ısınmanın etkisinin çok daha fazla olduğu, Trakya Havzası’nda da yapılması planlanan termik santralların böl­genin hava kalitesine olumlu etki edeceği” şeklinde olmuş.

İşgalden Farklı Değil

Bölgede santrala karşı ilk kıvılcımı çakan Pınarca Köyü’nün kadınla­rıyla köy kahvesinde buluşuyor, sonra yemyeşil arazilerden geçip, termik santral projesinin yapılması planlanan meşe ormanının karşısına geçiyoruz. Sadiye Teyze, anne baba­larının anlattığı Balkan Savaşı anıla­rını, buraların nasıl işgale uğradığını aktarıyor. Neden aklına hemen işgal geldiğini bilmem anlatmaya ihtiyaç var mı? “Önüne yatarız, teslim etme­yiz” diyen Sadiye Teyze için, bura­ya oldubittiyle yapılacak bir termik santral, 100 yıl önceki işgalden farklı değil. Çoğu İstanbul’a göç etmiş, ça­lışmış, emeklilik için ata topraklarına geri dönmüş, Trakya’nın verimli top­raklarında ekip biçmeye, hayvanları­nı yetiştirmeye devam eden insanla­rın aklı, kendilerine hiç sorulmadan alınmış bu kararı almıyor.

Dile kolay, 800 futbol sahası büyük­lüğüne eşdeğer 500 dekarlık, nere­deyse tamamı meşe ağaçlarıyla kaplı bir ormandan bahsediyoruz. Çevre­sinde iki adet gölet bulunan bu cen­net parçası için köylülerle birlikte ilk harekete geçenlerden, Tekirdağ Çerkezköy TEMA sorumlusu Nilü­fer Ceylan, bölge kadınlarının so­runu en iyi kavrayanlar olduğunun altını çiziyor. Çerkezköy ve Kapaklı ilçeleri olmak üzere iki belediye sı­nırı içerisinde kalan yaklaşık 1234 hektar alanı ile Türkiye’nin en bü­yük ve en hızlı gelişen sanayi böl­gelerinden birinden söz ediyoruz. Nilüfer Hanım’a göre, Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nin yarattı­ğı kirlilik, bölge insanının gözünün açılmasında ve kirliliğe karşı reaksi­yonlarında önemli bir etken.

“Bizim Ayçiçeğimiz Var, Buğdayımız Var”

Bu kadar kapsamlı ve hızlı bir re­aksiyonun oluşmasında önemli et­kenlerden birinin de, Zonguldak’ta 1,5 kilometrelik alanda dört termik santrala ev sahipliği yapan Çatalağ­zı Vadisi’ne yapılan gezi olduğu­nu belirtiyor. Belediye tarafından, bölge köylülerinin şu anda beşinci santralın kuruluş hazırlıkları ya­pılan Çatalağzı’na götürülmeleri, sorunun boyutunu yerinde gözlem­lemeleri ve deneyimlemeleri bu ka­rarlılığının oluşmasında büyük rol oynamış. Fatma Teyze, Çatalağzı halkının önce kendilerini yabancı gibi karşıladıklarını ama sonra ev­lerine, bahçelerine aldıklarını ve “ölün ama o termik santralı yaptır­mayın. Biz çok ama çok pişmanız” dediklerini unutamadığını söylüyor. “Kapkara, gri, is kokulu bir havay­dı” diyor Fatma Teyze. Geziye ka­tılan köylülerden Fevziye Teyze, oradan toprak getirdiğini ve köyde­ki insanlara gösterdiğini söylüyor: “Toprak, katran gibi bir şeydi. Yıllar boyunca yağan is ve pislik toprağı pis bir çamura dönüştürmüş. Artık hiçbir şey yetişmiyormuş. Ağaçların sadece çiçek açtığını ama meyve ver­mediğini, Çatalağzı’nda yaşayanlar bize kendisi anlattı. Baktık baktık, gerçekten de de havada uçan kuş bile yoktu”. Çatalağzı, Cumhuriyet döneminde inşa edilmiş ilk termik santral ve arkasından gelenlerle birlikte bir yaşam alanı hüviyetini tamamen kaybetmiş durumda.

Kadınlar, “Biz niye o duruma düşe­lim ki” diyorlar: “Bizim ayçiçeğimiz var, buğdayımız var. Ne ekersek bi­ter burada. Kömürün isini, pisini ne yapalım biz!”

Bu Vebali Alabilir misiniz?

Greenpeace Çerkezköy ve Vize’de yapılması planlanan linyitli termik santral projelerinin hava kirliliği etkisi üzerine yaptırdığı atmosfe­rik modelleme çalışması da, pro­jeler gerçekleştirilirse bölgede hava kirliliğinin gerçekten de geri döndürülemez boyuta ulaşacağını gösteriyor. “Trakya’da Termik Sant­ral Tehlikesi” başlıklı araştırmaya göre, partikül madde (PM2.5) ve azot dioksit, (NO2) kirliliği artışının neden olacağı solunum yolları ve bebek ölümleri dahil olmak üzere, Çerkezköy Santralı yılda 141, Vize Santralı yılda 182 erken ölüme ne­den olacak. Toplam 40 yıl ömre sa­hip santrallar, 11 bir erken ölüme sebep olacak. Trakya, bilhassa Çer­kezköy bölgesi, özellikle sanayi yatı­rımları ile zaten kirlilik seviyesi son derece yüksek olan bir bölge. 2016 yılında hava kirliliği limit değerle­rini açıklayan Kara Rapor’a göre, Tekirdağ’da bizzat Çevre ve Şehir­cilik Bakanlığı’nın verileri, 2014 ve 2015 yıllarında ciddi bir kirlilik ar­tışını ortaya koyuyor. 2014 yılında, PM10 ortalama oranı 50 iken 2015 yılında 77; PM10 en yüksek oranı 196 iken, 2015 yılında 768’e yük­selmiş.

Mevcut elektrik üretim kapasite­leri ülkenin ihtiyacını karşılamaya yeterliyken, Çatalağzı örneğinde olduğu gibi çevresel etkileri artık geri dönülemez noktalara varmış termik santralların kapısına hızlıca kilit vurmak gerekirken, cennetin ortasına bir cehennem inşa etmek, ne bilimsel bir bakış açısıyla, ne da gözümüzün gördüğüyle akıl ve mantığın sınırlarına sığıyor. Çerkezköy’ün ve Kapaklı’nın göz­lerinden bilgelik akan kadınlarına kulak verenin bunu anlamamış imkansız. “Güneşin enerjisi bize yeter” diyerek bağevlerinin çatısı­na kurdukları güneş panelleriyle çıkış yolunu bile gösteriyorlar. Gerçekten bunu anlamamak için ya aklınızın tutulması ya da işgalci olmanız gerekiyor… Tüm bunlara rağmen ormanı katledeceğim, in­sanları, hayvanları, börtü böceği hasta edeceğim diyenlere şimdiden söyleyeyim: Buraya “Termik Sant­ral Olacak Gibi Değil Yaa!”

Kömürlü Termik Santrala Karşı Çerkezköy-Kapaklı Sivil Toplum Kuruluşlarının Ortak Bildirgesi:

“Anayasa’nın 56. Maddesi Der ki!” “Anayasa’nın 56. Maddesi: Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir. Hukukun üstünlüğünden, huzur içinde sağlıklı yaşam hakkımız gereği, yaşadığımız Çerkezköy- Kapaklı ilçeleri ile birlikte Trakya’nın tarım topraklarının asit yağmurları ile kirletilmesine, Istranca Ormanları’nın telef olmasına, su havzalarımızın tahrip edilmesine, insanlarımızın hastalıklarla boğuşmasına, binlerce yıl süre gelen bir yaşamın yok edilmesine karşı anayasal hakkımızı kullanarak Çerkezköy Enerji Üretim Alanı (EÜA) adı ile adlandırılan Çerkezköy Kömürlü Termik Santralının bölgemizde kurulmasını istemiyoruz” diyerek Çerkezköy ve Kapaklı ilçelerimizde bulunan çeşitli sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, derneklerle görüşmeler yaparak ortak bildirgeye imza almaya başlamıştır. Bugüne kadar yaklaşık 73 tane sivil toplum kuruluşu ortak bildirgeye imza atarak kömürlü termik santrala karşı olduğunu göstermiştir. Ortak bildirge hâlâ imzaya açıktır ve STK’lar imza atmaya devam ediyor. Her gün daha güçlenen bu sivil inisiyatif yakın zaman da bir platform olarak çalışmalarına devam edecek.

Dr. Barış Doğru

#ekoIQ ve iklimhaber.org Yayın Yönetmeni, Sürdürülebilirlik Uzmanı

açık radyo açık kalmalı
açık radyo açık kalmalı