Söz hikayesi olan markalardan açılınca The Body Shop’dan söz etmemek olmaz. Şirketin kurucusu, 2007 yılında kaybettiğimiz Dame Anita Roddick, hiç kuşkusuz bu hikayenin tohumlarını atarak, güzellik endüstrisinde son derece önemli bir değişime imza atmıştı. Aradan geçen 30 yılda bu tohumların nasıl yeşerdiğini, nerelerden nerelere gelindiğini The Body Shop Uluslararası Sosyal Sorumluluk ve Kampanyalar Direktörü Christopher Davis’ten dinledik…
YAZI: Barış DOĞRU
The Body Shop kurucusu Dame Anita Roddick’in 1987 yılında başlattığı “Community Trade” (Yerel Ticaret) programı hakkında bilgi verir misiniz? Güzellik endüstrisinde bir ilk sayılan programın 30 yıllık gelişimini nasıl yorumlarsınız?
İnsanları güçlendirmeye inancı yüksek olan The Body Shop’ın kurucusu Dame Anita Roddick, gelişmekte olan topluluklara bağışta bulunmaktansa gelişimi teşvik etmenin bir yolu olarak 1987 yılında “Yardım Değil Ticaret” sloganıyla Community Trade (Yerel Ticaret) Programı’nı kurdu. Bu program bugün markamızın temelini oluşturuyor. Dünyanın dört bir tarafındaki topluluklara adil ve sürdürülebilir bir gelir sağlayarak geleneksel mahsul ve çiftçilik yöntemlerini korurken, yüksek oranda gübre veya böcek ilacı kullanan, düşük ücretlerle istihdam edilen, statüko karşısında zorluk yaşayan çiftçiliğin sürdürülebilirliğini destekliyoruz.
Program, 30 yıldır unutulmuş toplulukların gelişimine yardımcı oluyor ve doğal yaşam alanının zarar görebileceği veya kötü çalışma koşullarına yol açabilecek, sürdürülemez uygulamalara karşı mücadele ediyor. Program önemli oranda büyüdü ve bugün, ürünlerimizde en az bir Yerel Ticaret içeriği yer alıyor.
Yerel Ticaret Programı dünyanın neresinde mevcut ve topluluklar programdan nasıl faydalanıyor? Hedef nedir?
Yerel Ticaret, 30 yıldan bu yana güzellik sektöründe en güçlü adil ticaret programı. 2017 yılının sonunda, 22 ülkeden 30 tedarikçi topluluğuna ait olmak üzere, 23 adet Yerel Ticaret içerik ve aksesuar tedarik ediyor olacağız. Enrich Not Exploit (Değer Kat, Tüketme) sözümüzün bir parçası olarak, 2020’ye kadar programdaki ürün sayısını iki katına çıkararak 19’dan 40’a yükseltmeyi hedefliyoruz. Bu amaca ulaşmak için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu yıl dört yeni Yerel Ticaret içeriğini ürünlerimize ekledik. 2017 yılında ürünlerimizde İspanya’nın Alicante bölgesinden badem yağı, Ekvador’dan muz püresi, İngiltere’nin Herefordshire kentinden gül özü ve Hindistan’dan mango tohumu yağı da kullanılacak. The Body Shop olarak, dünya çapında 20 bin üreticiyle çalışıyoruz ve tedarikçilerimizle gerçekleştirdiğimiz işbirlikleriyle gurur duyuyoruz. Kendilerine adil fiyatlar ödeyip, fiyat güvencesi sağlarken, uzun vadeli ilişkiler kurarak uluslararası pazara erişim olanağı sunuyoruz. Ayrıca program, aileler ve topluluklar üzerinde hayat değiştiren bir etkiye sahip. The Body Shop, Yerel Ticaret’in bir parçası olarak ihtiyaç sahibi topluluklara sosyal sorumluluk çerçevesinde sağlık bakım merkezleri, su kaynakları ve hijyen merkezlerinin yanı sıra 25 binin üzerinde öğrenciye eğitim veren 50 okul dahil olmak üzere birçok önemli tesis yaptı. Yerel Ticaret ile ayrıca 8000 hektar yağmur ormanının korunmasına da yardımcı olduk. Program, ticaretin toplumlar üzerinde sahip olabileceği gerçek gücü ortaya koyuyor.
Roddick, attığı bu tohumlarla devrimci bir hikaye yaratmıştır diyebiliriz. Bu hikaye bugün nasıl devam ediyor? Bir insanın kişisel bakım ve sağlığı ile dünyanın sürdürülebilirliğini birleştirmeyi nasıl başarıyorsunuz?
Ticaret, iyilik için bir güç olmalı- dır felsefesi, bugün hâlâ The Body Shop’ın temelini oluşturuyor. Yeni bir küresel sosyal sorumluluk stratejisi olarak Enrich Not Exploit (Değer Kat, Tüketme) sözümüz, şirketin faaliyetlerinin bütün boyutlarının temelini oluşturyor ve bizi gerçek anlamda etik ve sürdürülebilir küresel bir işletme olma vizyonumuza taşıyor.
Bizim için gerçek anlamda sürdürülebilir olmak, işletmemizi gezegenimizin doğal sistemleri ve süreçleriyle uyumlu bir biçimde faaliyet yürütecek tarzda şekillendirerek hepimizin sürdürülebilir bir biçimde güzelleşmesi için gerekli koşulları yaratacak sürekli bir yenilenme ve yeniden yapılanmaya olanak sağlamaktır. Bir başka deyişle, işletmemizin, hem olumlu hem de olumsuz anlamda, dünya üzerindeki varlığımıza nasıl katkı sunduğunu anlamak demektir.
Roddick şöyle diyor: “Eğer bir etkide bulunamayacak kadar küçük olduğunu düşünüyorsan, odada bir sivrisinek varken yatağa girmeyi dene”. Bu muhteşem söz üzerine bir yorumda bulunur musunuz?
The Body Shop, etik işletme öncüsü ve değişimin kuvvetli bir gücü olarak faaliyetlerine devam etmesini sağlayan değerleri, köklerini Anita’nın sözlerine dayandıryor. Kurulduğumuz günden bu yana, hayvan deneyleri, aile içi şiddet ve insan kaçakçılığına karşı mücadele gibi konulara karşı tutkulu bir biçimde kampanyalar yürüterek mevcut kanunların ve yaşamların değişmesine katkıda bulunuyoruz. Mağazalarımızı ve ürünlerimizi her zaman çevre ve insan haklarını anlatmak için kullanıyoruz ve gerek çalışanlarımızı gerekse de müşterilerimizi aksiyon almaya teşvik ederek önemli sonuçlar elde ediyoruz. Biyo-köprü programımız, bir insanın değişime nasıl katkıda bulunabileceğinin kanıtıdır. Kampanya boyunca, sadece bir The Body Shop ürünü almak 1 metrekarelik yaşam alanını ve biyoçeşitliliğini yeniden canlandırabilir ve koruyabilir. Markamızın ürünlerini tercih eden müşterilerimiz sayesinde Biyo-köprü projemizle şimdiye kadar 17,2 milyon metrekare yaşam alanını yeniden canlandırdık ve koruduk.
Bir makalede, “The Body Shop’ın dönüm noktası, 1997 yılında yayımlanan bir reklamda yer alan Ruby karakteridir” deniyor. Anti-Barbie temalı bir slogan olarak, reklamda: “Üç milyar kadın süpermodele benzemezken, yalnızca sekiz kadın benzer” ifadesi yer alıyor. The Body Shop, “güzellik” kavramını nasıl tanımlıyor? “Ruby” kampanyamız, özsaygıyı ve güzellik sektöründeki birçok klişeyi teşvik etmek üzere tasarlanmıştı. The Body Shop olarak güzelliğin özgüven, canlılık ve kişinin ışığı ile ilgili olduğuna inanıyoruz. Felsefemiz, gerçek güzelliğin kişinin kendi içinde olduğudur. Basmakalıp bir “güzellik” anlayışını reddediyoruz. Farklı kültürlerde “güzelliğin” pek çok farklı yorumu vardır ve biz bu çeşitliliğe saygı duyuyoruz ve kutluyoruz.