Yazı: Dr. Melsa ARARAT, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu Eşbaşkanı ve Dr. Erdal KARAMERCAN, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu Eşbaşkanı
COVID-19 dünya çapında hayatlarımızı etkilemeye devam ederken, salgın ve ekonomik yan etkileri uzun yıllar emek vererek elde ettiğimiz başarıları tehdit ediyor. Salgın öncesinde dünya genelinde en yavaş ilerleme kaydettiğimiz alanlardan biri olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği pandemiyle daha da derinleşiyor. Kadınlar, küresel istihdamın %39’unu oluşturuyor ancak pandemi döneminde işini kaybedenlerin %54’ü kadınlar oldu. Okul ve kreşlerin kapanmasıyla kadınların üstlendiği bakım ve ev işi yükü orantısız bir şekilde arttı. Karantinalar kadına yönelik şiddeti artırırken destek hizmetleri azaldı.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen krizler, büyük dönüşümler için önemli bir dönüm noktası da olabilir. Bugün dünya liderleri, benzer krizlerin tekrarlanmasının önüne geçmek ve gelecekte bizi bekleyen iklim krizi gibi risklere karşı daha dayanıklı olabilmek için “yeşil toparlanma” (green recovery) stratejileri üzerinde çalışıyor. Sürdürülebilirlik riskleri hiç olmadığı kadar iş dünyasının gündeminde. COVID-19 normalde yıllar sürecek dijital dönüşümü aylar içinde gerçekleştirmemizi sağlarken, çok kısa zamanda iş yapma biçimlerimizi büyük olasılıkla geri dönülmez şekilde değiştirdi. Tüm bu gelişmeler değişikliklere adaptasyon kabiliyetimizi ve istediğimizde ne kadar hızlı bir şekilde alışkanlıklarımızı değiştirebildiğimizi göstermesi bakımından umut verici. Peki bu durum, hiçbir şey yapmazsak 200 yıl süreceği söylenen toplumsal cinsiyet eşitliğine öngörülenden daha önce ulaşmamız için bir umut olabilir mi?
Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik atılacak her adım yalnızca SKA 5’e ulaşmak için değil, 17 Sürdürülebi-lir Kalkınma Amacının tamamına katkıda bulunmak için bir fırsat anlamına geliyor. Kadınların iklim krizi başta olmak üzere tüm krizlerden daha olumsuz etkilendiği göz önünde bulundurulduğunda toplumsal cinsiyet eşitliği; ekonomik büyüme, eğitim, sağlık, insana yakışır iş, barış, adalet gibi tüm alanlarda ilerlemeyi beraberinde getirecek. McKinsey’nin araştırmasına göre eğer iş hayatında toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmazsa 2030 yılında küresel ekonominin kaybı 1 trilyon dolar olacak. Sadece pandeminin etkilerini görüp, cinsiyet eşitliğinin sağlanması için harekete geçilmesi bile küresel ekonomiyi önümüzdeki 10 yılda 8 trilyon dolar daha fazla büyütecek.
Erkek Yönetim Kurulları
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin neden önemli olduğu ve faydaları konusunda sayfalarca veri sunmak mümkün. Ancak ihtiyacımız olan artık daha fazla veri değil, somut taahhüt, hedef ve adımlar. Dünya genelinde WEPs Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Analizi Aracı’nı dolduran 2000’den fazla şirketin %68’i toplumsal cinsiyet eşitliği için taahhüt verirken sadece %28’i zamana dayalı, somut ve ölçülebilir hedefler belirlediğini açıkladı. Kadınların yönetim kurullarında ve üst yönetim rollerinde, özellikle stratejik addedilen bölümlerde temsili çok düşük. Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu 2020 yılı Yönetim Kurulu’nda Kadınlar Araştırması’na göre tüm BIST şirketleri içinde 134 şirket, BIST-100 içinde 25 şirket hâlâ tamamı erkeklerden oluşan kurullar tarafından yönetiliyor. Bu durum maalesef küresel bir sorun olarak karşımızda. Catalyst’in 2020 verilerine göre Avrupa Birliği’nde üst yönetimin%30’u, Afrika’da %38’i, Asya-Pasifik’te ise %27’si kadın.
UN Global Compact’in geçtiğimiz yıl küresel çapta hayata geçirdiği “Target Gender Equality” (Hedef Toplumsal Cinsiyet Eşitliği) Programı üst yönetimde kadınların sayısını artırmayı hedefliyor. Program performans analizi, kapasite geliştirme atölyeleri, birbirinden öğrenme ve çok paydaşlı diyalog ortamlarını sağlayarak şirketleri kadınların üst düzeyde temsili ve liderliği için iddialı ve gerçekçi hedefler belirleme ve bunlara ulaşma konusunda destekliyor.Programın küresel çapta uygulanmaya başladığı ilk yıl olan 2020’de programa başvurular devam ederken dünya genelinde pandemi ilan edildi ve tüm iş yapış biçimlerimiz değişti. Bu süreçte şirketlerin karşı karşıya kaldıkları zorlukları göz önünde bulundurarak içeriklerimizi gözden geçirdik. Şirketlere destek olabilecek yeni kaynak ve araçları sunduk. Nisan ayında gerçekleştirdiğimiz atölye çalışmasında şirketlerin pandemi dönemindeki faaliyetlerini toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden nasıl değerlendirebileceklerini tartıştık, deneyim paylaşımına imkan sağladık. Bu çalışmanın raporunu hem katılımcılar hem de UN Global Compact’in 68 ülkesindeki yerel ağlarla paylaştık.
Şirketlerin COVID-19 sürecindeki uygulamalarının toplumsal cinsiyet eşitliğine ne kadar duyarlı olduğunu ölçmelerine imkan veren “Target Gender Equality Öz Değerlendirme Anketi”ni Türkçeye çevirdik ve yaygınlaştırdık.
Eylül ayında BM Genel Kurulu kapsamında düzenlediğimiz panelde ise kriz zamanlarında da toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinin iş dünyası için hayati önemini tartıştık. Verdiğimiz taahhütlere kriz zamanlarında da bağlı kalmanın altını çizdik.
Dönüm Noktasında Olabiliriz
Ocak ayında düzenlediğimiz TGE Üst Düzey Paydaş Diyaloğu toplantısında şirketlerimizden uygulamalarını dinledik, bu alanda çalışan paydaşlarımızla toplumsal cinsiyet eşitliği alanında ilerlemenin önündeki engelleri ve bunları aşmak için ne tür işbirliklerine ihtiyacımız olduğunu tartıştık.
UN Global Compact ve programın uygulandığı ülkeler tarafından 16 Mart tarihinde online olarak gerçekleştirilecek TGE LIVE etkinliğinde ise tüm dünyadan BM, iş dünyası, sivil toplum, kamu ve akademiden liderlerle toplumsal cinsiyet eşitliği konusunu iş dünyası açısından tüm yönleriyle ele alacak, eşitlik için sesimizi bir kez dahaduyuracak, tüm paydaşlarımızı harekete geçmeye davet edeceğiz.
Bu yıl Target Gender Equality Programı ile 16’sı Türkiye’den olmak üzere 19 ülkeden 300’den fazla şirket iddialı ve gerçekçi hedefler belirlemek üzere bir eylem planı üzerinde çalıştı. Şimdi katılımcılar, TGE Elçileri ile birlikte şirketlerine özel hazırladıkları eylem planlarını üst yönetimlerine sunacak, bu planların uygulanması için takipçi olacaklar. 2021-2022 döneminde de Target Gender Equality programını tekrar uygulamaya başlayarak hem ulusal, hem bölgesel hem de uluslararası mecralarda karar alıcıları ve liderleri eşitlik yolunda bir araya getireceğiz.
Bundan yıllar sonra geriye dönüp baktığımızda içinden geçtiğimiz bu dönemi, tüm olumsuzluklarına rağmen küresel sorunlarımız için cesur adımlar attığımız bir dönüm noktası olarak hatırlamak elimizde. Bu adımın ilkini bugünden atmak ve sözlerimizi somut aksiyonlarla dönüştürmek isteyen tüm şirketlerimizi UN Global Compact’e ve Target Gender Equality programına bekliyoruz.