Yazı: Emine ERDEM, KAGİDER Başkanı
COVID-19 pandemisi nedeni ile çok zor geçen bir yılın sonuna geldik. Aşı geliştirme çalışmalarından gelen olumlu haberler bizi 2021 yılı için umutlandırıyor. Ama pandeminin ikinci dalgasının Amerika, Avrupa ve ülkemizde bütün ağırlığıyla kendini hissettirdiği bugünlerde bir kez daha evlerimize çekiliyoruz ve işyerleri bir süre için kapanıyor veya çalışmaları kısıtlanıyor. Pandemi tüm dünyada sağlığımızla birlikte ekonomiye de ağır bir darbe indirdi. 10 milyonlarca insan işini, geçim kaynağını kaybetti ve yoksullaştı. Sağlık, teknoloji ve perakende dışındaki hemen bütün sektörler pandeminin etkisini derinden hissettiler. Turizm, havacılık, danışmanlık, eğlence ve yeme-içme gibi sektörler en fazla etkilenen iş alanları oldu. IMF’nin Ekim ayında yayımladığı Küresel Ekonomik Görünüm raporuna göre 2020 sonunda küresel ekonominin %4,4 oranında küçülmesi bekleniyor. COVID-19 herkesi etkiledi ama, hiç kuşkunuz olmasın kadınları erkeklerden daha fazla etkiledi. Genellikle en ağır darbe alan sektörlerde ve önemli ölçülerde kayıt dışı çalışan birçok kadın işlerini ilk kaybedenler arasında yer aldı. TÜİK’in Mayıs-Haziran-Temmuz aylarını kapsayan Haziran dönemi işgücü istatistiklerine göre bu dönemde kadın istihdamı 8 milyon 312 bin kişi olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı döneminde görülen 9 milyon 107 bin kişilik istihdama kıyasla 795 bin kişilik bir kayıp gerçekleşti. Bu istihdam kaybının 359 bin kişisinin çoğu tarımda olmak üzere ücretsiz aile işçisi, geriye kalan 436 bin kişinin 427 bininin iseücretli ve yevmiyeli çalışanlar olduğu görülüyor.İşlerini kaybetmeyen kadınların hayatı da kolay olmadı. Uzaktan çalışma sistemine geçişle birlikte birçok kadın çalışanın yaptığı iş ikiye, üçe katlandı. Ev işleri, çocuk ve yaşlı bakımıyla birlikte şirket işlerinin yükü altında kaldılar. TÜSİAD, TURKONFED ve UN Women sponsorluğunda Doç. Dr. Emel Memiş tarafından hazırlanan “COVID-19 salgınının kadın çalışanlar açısından etkileri” başlıklı çalışma bu konuda daha somut bir fikir veriyor.
Farklı ölçeklerde 339 şirketin katıldığı bu çalışmada soruları yanıtlayan kadın çalışanların %99’u artan ev işleri ve bakım sorumluluğunu, %97’si evden çalışma ile artan iş yükünü, %95’i endişe, psikolojik stres ve tükenmişlik duygusunu ve %89’u artan ev içi şiddeti öncelikli sorunlar olarak sıralıyor. Çalışmada yer alan şirketlerin %76’sı çalışanların stresini azaltmak ve genel refahlarını desteklemek üzere önlem aldıklarını belirtirken, şirketlerin sadece %26’sı kadın çalışanlara yönelik özel önlemler aldığını söylüyor.
Dijitalleşme ve Esnek Çalışma Koşulları Kadınlar için Yeni Fırsatlar Sunacak
Buraya kadar COVID-19’un ekonomi ve kadınlar üzerindeki olumsuz etkilerinden bahsettim ama özellikle geleceğe yönelik olumlu etkilerini de vurgulamak gerekiyor. Pandemi döneminde sağlık risklerini azaltmak üzere uzaktan çalışma sistemine geçme zorunluluğu şirketlerin dijitalleşme süreçlerini hızlandırdı. Orta ve uzun vadeye yayılanyatırımlar, kısa vadeye çekildi ve dijital altyapılar güçlendi, gelişti. Güçlü dijital altyapılar sayesinde uzaktan / evden çalışma sistemleri başarıyla ve çoğunlukla güvenli bir şekilde hayata geçti. Şirketler bu sistem içinde de verimli ve yüksek performanslı çalışabileceklerini gördüler. Bu gelişmeler kadınlar için avantaj oluşturuyor. Performansı yükselten teknoloji kullanımı her zaman kadınlar ve erkekler arasında koşulları eşitleyen bir etken olarak öne çıkıyor. Ayrıca bu dönemde yaygınlaşan evden çalışmanın COVID-19 sonrası dönemde bir anda yok olması beklenmiyor. Tam tersine şirketler hibrit sistemler, yani evden ve ofiste çalışmayı birleştiren çalışma sistemleri oluşturmayı planlıyor. Çalışma koşullarının esnekleşmesi ise bir yandan evdeki işler ve bakım gibi nedenlerle kadınların üstündeki yükü artıracak ancak bir yandan da kadınların evdeki sorumlulukları nedeniyle işi bırakma eğilimini azaltacaktır. Bu durumun nihai çözümü elbette ev işlerini kadının sorumluluğu olarak gören erkek egemen kültürün ortadan kalkması ve iş pratiklerinin buna göre şekillenmesi olacaktır. Ancak içinde bulunduğumuz koşullarda hibrit ve esnek çalışma sistemleri kadınların işten ayrılma eğilimini azaltacak bir uygulama olabilir.
KAGİDER Kadınların Bu Dönemi En Az Zararla Atlatması ve Geleceğe Hazır Olması için Çalışıyor
KAGİDER (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) olarak kadın girişimcileri ve kadın istihdamını destekleyen, onları COVID-19 sonrası döneme hazırlamaya yönelik birçok faaliyet sürdürüyoruz. Koşullar nedeni ile dijital ve online kanallara ağırlık verse de proje ve çalışmalarımız aksatmadan devam ediyor. Bu çalışmalarımızdan bazı örnekleri kısaca paylaşmak istiyorum. Kadın girişimcilerin teknolojiye olan ilgisini artırmak, dijital dönüşümlerini desteklemek, pazara erişimlerini kolaylaştırmak, toplumsal ağ ve dayanışmalarını güçlendirmek için çaba gösteriyoruz. Bu kapsamda hayata geçirdiğimiz projeler var. Bilim ve teknolojiyi kadınlara sevdirmek, farkındalık yaratmak için düzenlediğimiz etkinliklerin yanı sıra kadınların iş hayatında teknolojiden daha etkin bir şekilde yararlanmalarınıdestekliyoruz. KAGİDER Dijital Sohbetler etkinliklerinde iş dünyasından, alanında uzman isimleri ağırlıyor, kadın girişimcilerle bir araya getiriyoruz. Koordinatörlüğünü yaptığımız, KAİSDER ve BUİKAD paydaşlığında Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı (Women Business Network W-BUN) projesini yürütüyoruz. Proje katılımcı sivil toplum kuruluşlarının ve kadınların hizmet ve danışmanlık almalarını, Ortaklıklar ve Ağlar Hibe Programı’nın küresel hedefine katkıda bulunmayı, politika ve karar alma süreçlerine daha aktif ve demokratik katılım yoluyla sivil toplumun gelişimini hedefliyor. Bu projenin hayata geçirilmesinde ilk adım olarak www.ticaretinkadinlari.com adlı, teknik altyapısı güçlü, kapasitesi yüksek, işlevsel bir platform kurduk. Sektör bazlı arama yapılabilen bu platformda her sektörden kadın girişimci bir tıkla erişiliyor. Anadolu’daki kadın girişimci networ-künü genişletmek amacıyla düzenlediğimiz istişare toplantılarımızı pandemi döneminde il il sürdürmeye devam ediyoruz. Hatta istişareleri online olarak düzenlemek bir araya gelmeyi daha da kolaylaştırdı. Özel sektör ve kamuda daha fazla kadın tedarikçiden alım yapılması için çaba gösteriyor, “Kadından Almalı Memleket Kazanmalı” kampanyamızı sürdürüyoruz. Bunun yanı sıra DFDS Akdeniz İş Birimi ile “Kadın için Taşıyoruz” adlı projeye imza attık. Bu proje ile kadın ihracatçılara ciddi destekler sunacağız. KAGİDER Pusula ve Düş Ortağım portalları üzerinden kadın girişimcilere, girişimci adaylarına ve iş hayatına hazırlanan genç kadınlara online eğitimler vermeyi sürdürüyoruz. Bunlara ek olarak bu süreçte İşimi Kuruyorum eğitimlerimizi de online ortamda gerçekleştirdik. Boyner Grup ve Bank of America işbirliğiyle “İyi İşler: Gıda ve Elektronik Dışı Perakendede Kadın Girişimcileri Güçlendirme Programı” eğitimlerini tamamlayıp, katılımcılara sertifikalarını teslim ettik. Kadın girişimciler, Morhipo’da kurulan İyi İşler Dükkân mağazasında ürünlerini satışa sunma imkânı buldular. Tarım alanındaki kadın girişimcileri desteklemek için önemli bir adım attık. Migros ev sahipliğinde “Tarımda Kadın Girişimci Geliştirme ve Hızlandırma Programı”nı gerçekleştirerek, tarım sektöründeki girişimleri en az bir, en çok üç yıldır süren 75 kadın girişimci için bir eğitim kampı düzenledik. Yine tarım sektöründeki kadın girişimciler ile KAGİDER networkünde yer alan işin uzmanlarını bir araya getirerek, üretimde akıllı tarım uygulamalarını, iyi tarım örneklerini, organik üretimin inceliklerini paylaştığımız buluşmalar düzenledik. Kozmetik ve güzellik endüstrisinde kadın girişimcilerimize fırsat ve istihdam sunmak amacıyla dünyaca ünlü kozmetik markası Sephora ile işbirliğinde “Kadın Girişimcilerin Gücü” projesini hayata geçirdik. Kozmetik ve güzellik sektöründeki kadın girişimcileri geliştirmeye yönelik hızlandırılmış eğitim programımızın sonunda belirlenen kadın girişimcilerin ürünleri Sephora’nın online mağazasında tüketici ile buluşacak. Pandemi sürecinin başında Yeşil İş Komitemizi yeniden faaliyete geçirdik; sürdürülebilirlik, iyi tarım, akıllı tarım, organik üretim gibi pek çok konu gündemimizde bulunuyor ve iyi örnekleri çeşitli platformlarımız üzerinden kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. UPS ve Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) ile daha fazla kadının ihracat yapmasını sağlama amacıyla yürüttüğümüz “Kadın İhracatçı Programı” kapsamında online buluşmalara devam ediyoruz. Bugüne kadar 37 şirketin almaya hak kazandığı Fırsat Eşitliği Modeli (FEM) sertifika programımızın özel sektörde daha fazla yaygınlaşmasını sağlayarak, işgücünde kadının varlığını ve üretkenliğini güçlendirmeye devam edeceğiz. Garanti Bankası ile Türkiye’nin farklı illerinde düzenlediğimiz “Girişimci Kadın Buluşmaları”na dijitalde devam ediyoruz. Yine Garanti ile Ekonomist dergisinin de desteğiyle sürdürdüğümüz Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması ile başarılı rol modelleri kamuoyuna sunmayı sürdürerek, kadın girişimcileri onurlandıracağız. Turkish Women’s International Network (TurkishWin) ve UPS Türkiye işbirliğiyle, özel sektörde kadın istihdamını ve liderliğini desteklemek için kurduğumuz “Kadın Liderlik Platformu”nun 6. zirvesini düzenleyeceğiz. 2021 yılında dünyanın dört bir yanından yaklaşık 700 milyar avroluk sermayeyi temsil eden kadın girişimcileri Türkiye’de bir araya getireceğimiz FCEM Dünya Kongresi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz ve kapsamda dijital ortamda kongremize katılacak ülke temsilcileriyle ilişkilerimizi sıcak tutuyoruz. Üyelerimizle farklı ülkelerdeki FCEM üyesi kadın girişimci derneklerinin üyeleri arasında ticareti desteklemek amacıyla çalışmalar başlattık. Bu kapsamda planladığımız uluslararası dijital toplantıların ilkini İtalyan Kadın Girişimciler Derneği AIDDA ile, ikincisini de Alman Kadın Girişimciler Derneği VDU ile gerçekleştirdik. Biz KAGİDER’de sürdürülebilir kalkınma için kadınların güçlenmesi, ekonomiye aktif katılımları için çalışıyoruz ama biliyoruz ki öncelikle sürdürülebilirlik, kendi ihtiyaçlarımızı, gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden karşılayabilmemizdir. Sürdürülebilirlik deyince akla ilk çevre geliyor olsa da aslında bu konu ekolojik, ekonomik ve toplumsal boyutları da kapsayan bütünsel bir yaklaşımdır. Bir başka deyişle sürdürülebilirliğin üç temel bileşeni çevre koruma, ekonomik büyüme ve sosyal gelişimdir. Bu bağlamda KAGİDER’de yeşil ekonomi, yeşil girişimcilik, çevre konularında farkındalık yaratmak ve projeler üretmek üzere bundan on yıl önce kurduğumuz Yeşil İş komitemizi tekrar aktif hale getirdik ve yeşil iş çalışmalarımıza başladık. Bu paralelde ÇEDBİK işbirliğiyle gerçekleştirdiğimiz ‘Yeşil Check-Up’ projesi ile KAGİDER üyesi kadın girişimciler ‘Yeşil Bina’ ve sürdürülebilirlik eğitimleri alacaklar. Proje kapsamında ayrıca, anketler aracılığıyla belirlenecek üç kadın girişimcinin işletmelerinde ‘Yeşil Bina’ dönüşüm sürecini başlatacağız. Dünya ve Türkiye olarak zor bir dönemden geçiyoruz; ama KAGİDER olarak bu dönemi zorlukların geride kalacağını bilerek, umutla ve şevkle COVID-19 sonrasına hazırlanarak geçiriyoruz. Türkiye ekonomisinde zaten kadınların lehine olmayan tablo pandemi ile biraz daha bozuldu. Ancak kamu, özel sektör ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının eşgüdüm içinde ve birlikte çalışmasıyla kadın girişimciliğini güçlendirmek, ekonomide kadınları varlığını artırmak mümkün. KAGİDER sürdürülebilir kalkınma ve ekonomik büyümenin ancak ve ancak kadınların ekonomiye eşit katılımı ile olacağı inancıyla bu yöndeki faaliyetlerini kararlılıkla sürdürecektir.