Özel Sektör

Türkiye’de Çevresel Verilerini Açıklayan Şirketlerin Sayısı Arttı

Çevre raporlama platformu CDP’nin 2023 yılı İklim Değişikliği ve Su Programı Türkiye sonuçları ve lider şirketler açıklandı. Türkiye sonuçlarına göre, 2023 yılında, CDP’nin üç temel programı olan iklim değişikliği, su güvenliği ve ormansızlaşma kapsamında çevresel verilerini açıklayan şirketlerin oranında %36’lık bir artış görüldü ve raporlama yapan şirket sayısı 116’ya ulaştı. Türkiye’de CDP aracılığı ile yapılan raporlamalara göre su risklerinin doğrudan operasyonlar üzerindeki potansiyel finansal etkisi 2 milyar dolar civarındayken söz konusu riskleri ele almak için gerekecek tahmini yatırımların maliyeti 1,7 milyar dolar düzeyinde. Fırsatların potansiyel finansal getirisi ise 6,3 milyar dolar ile su risklerinin sebep olabileceği maliyetlerden üç kat daha fazla.

Türkiye çalışmalarını Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun üstlendiği çevre raporlama platformu CDP’nin 2023 yılı Türkiye Sonuçları, 21 Mayıs’ta, CDP Türkiye 14. İklim Değişikliği ve Doğa Konferansı, 2023 Sonuçları ve Ödül Töreni ile açıklandı. Garanti BBVA’nın ana sponsorluğunda Türkiye faaliyetlerini gerçekleştiren CDP Türkiye’nin 2023 yılına ait analizlerini ve bulgularını içeren “İklim Değişikliği & Su Programı 2023 Türkiye Sonuçları Raporu” ve CDP’nin Global Derecelendirme Metodolojisi’ne göre belirlenen CDP Global ve CDP Türkiye Liderleri etkinlik sırasında kamuoyu ile paylaşıldı.

Türkiye’den Raporlama Yapan Şirketlerin Emisyon Verilerinde İyileşme Trendi

Açıklanan sonuçlara göre, Türkiye’den raporlama yapan şirketlerin emisyon verilerinde olumlu yönde bir iyileşme trendi görülmekte. Geçen yıla göre emisyonlarında mutlak bir artış raporlayan şirketlerin oranı %25’e düştü ve önceki yıl raporlanan %51’lik orana kıyasla önemli ölçüde ilerleme kaydedildi. Ayrıca, şirketlerin %53’ü emisyonlarında azaltım olduğunu raporladı ve bir önceki yıl azaltım raporlayan şirketlerin sayısını neredeyse ikiye katladı.

Şirketlerin %93’ü iklim kaynaklı potansiyel fırsatları belirlemiş durumda ancak, iklimle alakalı tanımlanan toplam risk miktarı (811), raporlanan fırsatların (251) üç katından fazla. Bu durum, Türkiye’de iklimle ilgili risk ve fırsat algısının arasında önemli bir fark olduğunu ortaya koyuyor.

Şirketlerin %65’i Biyoçeşitliliği Yönetim Kurulu Düzeyinde Ele Aldı

Şirketlerin %65’i, biyoçeşitlilik konusunu yönetim kurulu düzeyinde ele almış ve/veya şirket içinde biyoçeşitlilikle ilgili konuları ele alması için üst düzey bir yönetici atadı. Ayrıca, şirketlerin %54’ü, biyoçeşitliliği korumayı amaçlayan girişimleri açıkça desteklemiş ve/veya bu kapsamında halka açık bir taahhütte bulunmuş durumda.

Atık Su Yönetiminde Aciliyet!

Şirketlerin %81’i su çekimlerini üçüncü tarafların kaynaklarından sağlarken genellikle suyu yine üçüncü tarafların alanlarına deşarj ediyor (% 81). Şirketlerin %62’si suyunu önceden arıtma yapmadan üçüncü tarafların alanlarına deşarj ederken, şirketlerin %12’si herhangi bir arıtma işleminden geçirilmeyen suyunu doğrudan doğal çevreye bırakıyor. Bu tablo, Türkiye’de şirketlerin atık su deşarj yönetimini sorumlu bir şekilde yapmayı önceliklendirmesinin aciliyetini vurguluyor.

Şirketlerin %66’sı plastikle ilgili hedefler belirledi ve bu hedeflerin çoğu plastik ambalaj ve atık yönetimine odaklanıyor. Raporlanan hedef metrikleri arasında en yaygın olarak, tek kullanımlık plastik ürünlerin ortadan kaldırılması (%21) ve kullanılan ve/veya üretilen plastik ambalajın toplam ağırlığının azaltılması (%16) metrikleri yer alıyor.

İklim Değişikliği, Su Yönetimi ve Ormansızlaşma

CDP Türkiye Konferansı bu yıl “CDP’de Yeni Dönem: İklim Raporlamasından Doğa Raporlamasına Geçiş” teması ile gerçekleştirildi. CDP, 2024 yılında, tüm raporlama temalarını (iklim değişikliği, su yönetimi, ormansızlaşma) bir araya getirerek şirketler için yeni ve bütünleşik bir kurumsal soru setine geçiş yaptı. Küçük ve orta büyüklükteki şirketlerin raporlama yolculuğunu teşvik etmek ve kolaylaştırmak amacıyla yeni bir KOBİ soru seti yayımlayan CDP, ayrıca şirketlerin raporlama yükümlülüğünü azaltmak ve zorunlu raporlamayı teşvik etmek amacıyla dünyanın önde gelen standartları ve çerçeveleri ile işbirliği yapmaya devam ediyor. Bunların en önemlisi, Uluslararası Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları Kuruluşu’nun (ISSB) iklimle ilgili açıklama standardı olan IFRS S2’yi sorularına entegre etmesi oldu. Türkiye’de Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) tarafından yayımlanan Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları da ISSB’nin bu standartlarına dayanıyor.

“İklim Krizi Dünyamız için En Önemli Risklerin Başında Geliyor”

İklim krizinin dünyamız için en önemli risklerin başında geldiğini belirten Garanti BBVA Sürdürülebilirlik Lideri Seray İmer, biyoçeşitlilik, orman alanlarının varlığı, suyun ve plastiklerin yönetimi gibi konuların da büyük önem taşıdığını söyledi. Ayrıca, CDP’nin şirketleri iklim raporlamasından bütünleşik doğa raporlamasına doğru yönlendirmek istediğini dile getirdi.

“Uzun Vadede Standart Kurumsal Raporlama İki Bacaklı ise Etkili Olabilir”

Konferansta konuşan Avrupa Finansal Raporlama Danışma Grubu (EFRAG) Sürdürülebilirlik Raporlama Kurulu Başkanı Patrick de Cambourg AB regülasyonları perspektifinden sürdürülebilirlik raporlamasının gelişim ve dönüşümünü aktardı ve “Biliyoruz ki uzun vadede standart kurumsal raporlama ancak iki bacaklı olduğunda etkili olabilir. Bu bacakların ilki gelişmiş olan finansal raporlama, ikincisi ise halihazırda gelişmekte olan sürdürülebilirlik raporlamasıdır. İki bacaklı bu sistemin yürümesi ise bu raporlamalar arasında etkili bir koordinasyonun sağlanmasına bağlıdır” değerlendirmesinde bulundu.

“Raporlar Aksiyon Almak için Gerekli Veriyi Sağlıyor”

CDP’de Yeni Dönem konusundaki yaklaşım ve hedefleri dile getiren CDP Avrupa’dan Sorumlu Raporlama Başkanı Ariane Coulombe, “Türkiye’de, şirketlerin CDP aracılığıyla çevresel verilerini gönüllü olarak raporlamalarına dair belirgin bir trend görüyoruz. Bu çok önemli çünkü raporlar aksiyon almak için gerekli olan veriyi sağlıyor. Pazarın olgunlaşmasının bir yansıması olarak, Türkiye’deki şirketler giderek daha fazla şeffaflığın iklim değişikliği karşısında eyleme geçmek için temel adım olduğunu kabul ediyor. Bu şeffaflık, şirketler için sermayeye erişimi sağlar, iş verimliliğini artırır ve mevcut ya da gelecekte ortaya çıkacak düzenlemelerle uyumu destekler” dedi.

“İklim ve Doğa Eş Zamanlı Şekilde Ele Alınmalı”

aporun sonuçlarını açıklayan CDP Türkiye Ülke Programları Yöneticisi Mirhan Köroğlu Göğüş ise “CDP Türkiye olarak, 2010 yılından bu yana Türkiye’deki şirketlerin iklim konusunda harekete geçmesi ve raporlama ile ilgili global gelişmelere uyum sağlamaları için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Ancak artık biliyoruz ki iklim değişikliği sadece sorunun bir parçası. Bilim bize gösteriyor ki iklim ve doğa eş zamanlı bir şekilde ele alınmalı. Raporlama söz konusu olduğunda doğanın bütün bileşenlerine, ekosistemleri ve biyoçeşitliliği de içerecek şekilde odaklanmamız hayati bir önem taşıyor. Bu da hepimiz için yeni bir dönem demek. Artık tüm dünya ile birlikte iklim raporlamasından doğa raporlamasına ve daha bütünsel bir yaklaşıma doğru evrileceğiz” şeklinde konuştu.

Doğa Temelli Bir Raporlama Yapmanın Önemi Vurgulandı

Konferans kapsamında düzenlenen “İklim Raporlamasından Doğa Raporlamasına Geçiş” başlıklı panelin moderatörlüğünü Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Ata Can Bertay yaptı. Panele; CDP Doğa Standartları Lideri Nicole Hardiman, Birleşmiş Milletler Çevre Programı Finans Girişimi (UNEP FI) Doğa Ekibi Kıdemli Müdürü Verena Kraus ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetlerine İlişkin Hükümetlerarası Platform (IPBES) Dönüştürücü Değişim Değerlendirme Raporu Baş Yazarı Sevil Acar konuşmacı olarak katıldı.

Panelde son yıllardaki gelişmeler ışığında, kurumsal raporlama söz konusu olduğunda gezegenin bütün sınırlarını kapsayacak şekilde doğa temelli bir raporlama yapmanın önemine vurgu yapıldı. Nicole Hardiman, önümüzdeki döneminin şekillendirilmesinde CDP’nin nasıl bir rol üstlendiğine odaklanarak bu geçişin şirketler için ne ifade ettiğini açıkladı. Verena Kraus ise finans kuruluşlarının doğayı kendi iş yapış stratejilerine ve karar alma süreçlerine nasıl entegre ettiğine değindi. Sevil Acar, IPBES’in değerlendirmelerine dayanarak, şirketlerin doğayla olan ilişkisine ve bu ilişkinin doğa üzerindeki etkilerine odaklandı.

CDP Global A listesine Türkiye’den girmeyi başaran 23 şirket ile bu yıl rekor bir artış kaydedildi. Bu şirketlerden Aydem Yenilenebilir Enerji, Brisa, Mavi, Migros ve Yapı Kredi hem İklim değişikliği hem de Su güvenliği kategorilerinde Global A listesine girerek tüm dünyadan 61 lider şirket arasında yer almayı başardı.

İklim Değişikliği Programı kapsamında A notunu alan 358 Global A Şirketi’nin 18’i, Su Güvenliği Programı kapsamında ise 101 Global A şirketinin 10’u Türkiye’den. Ayrıca, 32 şirket İklim Değişikliği ve Su Güvenliği kategorilerinde (A-) derecelendirme notunu alarak CDP Türkiye Liderleri listesine girmeyi başardı. 11 şirket ise CDP Tedarikçi İlişkileri Derecelendirmesi (SER) kategorisinde A notunu alarak SER liderleri arasında yer aldı.

Etkinlik kapsamında CDP Global A Liderleri olan şirketlerin CEO’larının mesajlarını içeren video gösteriminden sonra ödül töreninin açılışını Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) Başkanı Hasan Özçelik yaptı. Ardından tüm liderlere ödülleri yine kendisi tarafından takdim edildi. CDP Türkiye ödülleri bu sene de üç boyutlu yazıcıyla ve tamamen doğada çözünebilir malzemeyle üretildi. Etkinliğin kapanış konuşmalarını CDP Türkiye Direktörü Melsa Ararat ve Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Ata Can Bertay gerçekleştirdi.

About Post Author