İlk etapta bizim için sertifikanın çok büyük bir önemi yoktu. Bizim istediğimiz, kendi insanımızın rahat çalışacağı, asgari koşullarda konfor sağlayacağımız bir ortam yaratmaktı. Bir yandan da diğer kamu ve özel kuruluşlara ait binalar için bir örnek oluşturmak istedik. Bir holding binasına gidiyorsunuz, inanılmaz bir bina. Bir belediye binasına gidiyorsunuz hem mimarisi hem kullanımı açısından sıradan bir binayla karşılaşıyorsunuz. Kamu binalarının bir özelliği de herkes tarafından ortak kullanılan mekânlar olmaları. Bizler de dedik ki, burası bütün Küçükçekmece’nin ortak kullanabileceği sıra dışı ve rahat bir mekân olsun. Vatandaşlarımız ve personelimiz, binaya geldiklerinde kendilerini evlerinde gibi hissetsinler ve bir kamu binası olarak örnek teşkil edelim. Israrla, yeşil bina yapalım diye yola çıkmadık ama ekonomik olan ve çevreye en az zararı verecek bir bina yapma fikriyle yola çıktık. Su ve enerji tasarrufu yapabilelim istedik. Bizi motive eden asıl konu aslında doğa dostu ve tasarruf amaçlı kullanılan bir yapı inşa etme fikriydi. Mesela gündüz hiç ışık yakmayalım istedik. Binamızın eğrisel olmasının en büyük sebeplerinden biri de bu. Ne kadar uzun bir cephe oluşturabilirsek o kadar fazla ışık alabilecektik. Çift taraflı cephe oluşturmamızın sebebi ise doğal havalandırmayı ekonomik bir şekilde sağlamaktı.
Bunun dışında geniş mekanlar düşündük. Öyle mekanlar olmalı ki; bir- iki kişinin olduğu bir ortamda bütün alan işgal olmasın, insanlar rahatça konuşup iletişim kurabileceği, rahat çalışacağı bir ortam olsun. Aydınlatma sistemlerini de tasarruf amaçlı düşündük ve ortam aydınlatmasını 200 lüksle sınırladık. Otomatik gün ışığı sensörleri koyduk. Işıklar hava durumuna göre yanıp sönecek, insanların durumuna göre değil. Ayrıca her çalışana bir masa lambası verilecek. Bu lambalar da sensörlü olacak. Ben masadan kalktığımda lambalar çalışmaya devam etmeyecek. Masa lambası 500 lükslük aydınlatma sağlayacak. Yeni binamızda klimatizasyon da otomatik olacak. Pencere kanatları da sensörlü olacağı için insanlar pencereleri kendileri açamayacak. Pencereler, hava durumuna göre otomatik olarak açılacak ve kapanacak.
Ayrıca vatandaşlarımızın rahatlığı için de; onların her an gelip derdini anlatabileceği, hatta kimseye sormaya gerek kalmadan kendi işini çabucak halledebildiği bir elektronik sistem öngördük.
Evet, Akıllı Koordinasyon Sistemi (AKOS) adını verdiğimiz bu sistem sayesinde belli noktalara yerleştirilen tablet bilgisayarlar vasıtasıyla vatandaş yönlendirilmeden, -şu kata çık, bu daireye git demeye gerek kalmadan- işini takip edebilecek. Kendisine verilen numarayı bilgisayara girerek evrakı, dilekçesi nerede, hangi müdürlükte, ne aşamada, hepsini takip edebilecek. Böylece hem belediye personelinin iş yükü azalacak hem de vatandaş büyük bir kolaylık içerisinde işlemlerini halletmiş olacak.
LEED yerine BREEAM seçmenizin özel bir sebebi var mı?
LEED, ABD tarafından oluşturulmuş bir sertifika sistemidir. BREEAM ise Avrupa bazlıdır. Türkiye, AB’ye üyeliğinin eşiğinde bir ülke olduğu için Avrupa standartlarının daha uygun olacağını düşündük. Ayrıca ABD sistemi beyan üzerinden gider. BREEAM’in çok daha sıkı kontrol mekanizmaları vardır. Bu yüzden BREEAM’ı tercih ettik.
Bir de, sizinle Yeşil Binalar Zirvesi’nde karşılaştığımız sırada şu anda Very Good derecesini karşıladığınızı ama Excellent derecesini istediğinizi söylemiştiniz. Bu projeyle Excellent’ı tutturmak mümkün mü?
Bu işe ilk başladığımızda Excellent hedeflemiştik, ama gördük ki, şartlarımız uygun değil. Excellent olabilmesi için bizim mevcut bir binayı dönüştürmemiz gerekiyordu. Türkiye’de Excellent için gerekli olan malzeme tedariki de çok zor. Geri dönüştürülmüş malzeme Türkiye’den temin edilemiyor, dışarıdan getirmenin maliyeti ise oldukça fazla.
Mevcut belediye binasını geridönüştürmek mümkün değil miydi?
Şu an kullanılan bina, oldukça yaşlı bir bina. Böyle bir düzenleme yapmak istemedik. Hedefimiz olan rahat çalışma koşullarını belirli düzenlemelerle gerçekleştirebilirdik belki ama tam anlamıyla hedefimize ulaşamayabilirdik. Bu yüzden sıfırdan örnek teşkil etmesini arzuladığımız bir bina tercih ettik.
İçeride sürdürülebilirlikle ilgili bazı sunumlar yapılmasını öngörüyorsunuz. Ne tür sunumlar tasarladınız?
Bu binayı anlatan bir odamız var zaten. Bu bina, temelden çatıya nasıl geldi, nasıl kullanılıyor? İnsanlar bilgisayarların karşısında bunu birebir izleyebilecekler. Hedeflerimizin ne olduğunu da izleyecekler. Bir tane de genel sergi salonu olacak. Tarihi bir sergi olur, resim sergisi olur… Kurum eğitimleri için konferans salonumuz var. Bu salonları dış kullanıma da vereceğiz. Simültane tercüme imkânı dahi var.
Kamu binalarında yoğun bir insan trafiği vardır. Binaya işini halletmeye gelen insanların yeni sisteme adapte olmasını nasıl sağlayacaksınız?
Belediye binamıza her gün yaklaşık 5 bin tane insan geliyor dolayısıyla yoğun bir insan trafiği var. İlk olarak binanın çeşitli noktalarındaki tablet bilgisayarlara “Şu anda buradasınız” uyarıları yerleştiriyoruz. Görme ve duyma engelliler için özel sesli uyarı sistemleri olacak. Biz zaten engellileri düşünürken “engelli bir vatandaş gelirse ne yapar” demedik. Küçükçekmece’ye engelli bir belediye başkanı seçilirse ne olur diye düşündük. Binada her yere engelsiz ulaşılabilecek.
Peki, bakanlığın bu projeye yaklaşımı nasıl? Bu tür başka projeler düşünülüyor mu?
Bakanlık bu konuyla doğrudan ilgilendi. Bu konuda bize bürokratik engel çıkartmak bir yana projeye büyük destek veriyor. Hatta bundan sonra belediye tarafından yapılacak bütün binalar yeşil bina olacak. Özel sektörün binaları da kademeli olarak yeşile dönüştürülecek.
Binayı ne zaman bitirmeyi planlıyorsunuz?
Yeni yeşil belediye binası, 2013 yılında tamamlanacak. Başkanımız Aziz Yeniay 1 Eylül 2013’te binaya taşınmakta son derece kararlı.
Peki, mesela Future Agenda gibi kaynaklar, 2020’ye kadarki süreci farkındalık süreci olarak ortaya koyuyor ve 2050’ye kadar da yeşil dönüşümün tamamlanması gerektiğini savunuyor. Siz böyle bir süreç öngörebiliyor musunuz ilçenizde?
Bu projeyle Küçükçekmece’de yeşil binaların ilk adımını atıyoruz. İlçemizde ikamet eden vatandaşların gelir seviyesi diğer ilçelerle aynı değil ama bizler bunu bilerek yola çıktık. 2020’ye kadar bütün binalar yeşillenecek diye bir hedef koymak aslında mümkün. Ancak özel sektör bazında bu hedefi tutturmak daha zor olabilir. Kamu binaları için bu hedefi tutturmak çok daha yüksek bir olasılık. 2020’ye kadar kamu binalarının büyük çoğunluğunun yeşil bina olması muhtemeldir.