Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda yenilenebilir enerji yardımıyla iklim krizinin etkilerini azaltmayı tartışmak amacıyla uzmanlar bir araya geldi.
Yazı: Nihat Nuyan
Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği tarafından organize edilen ve 11 Kasım günü İstanbul’da Grand Hyatt Otelde düzenlenen etkinlikte Veysel Tekdal moderatörlüğünde Ceren Ergenç, Levent Özcan Caner ve Dursun Baş, Türkiye’nin yeşil enerjiye geçişini ve bu süreçte Çin’in rolünü tartıştı. Heinrich Böll Vakfı adına açılış konuşmasını yapan Dawid D. Bartelt, iklim değişikliğiyle mücadelede Çin’in rolünün politik ve ekonomik bakımdan önem taşıdığını söyledi.
Yenilenebilir enerji, hem küresel iklim gündeminin önemli bir dayanağı hem de gelişen teknolojileri ve finansal piyasalarıyla Avrupa Birliği ülkelerinin ve Çin’in ekonomik krizden çıkmasına yardımcı olacak formüllerden biri olarak görülüyor. AB ve Çin, yenilenebilir enerji ve sürdürülebilir sanayi üretimine ilişkin standartların birleştirilmesinde söz sahibi olan küresel aktörler arasında yer alıyor. Avrupa ülkeleri de Çin’in Avrupa pazarlarındaki düşük üretim maliyetlerinden yararlanmak için tedarik zincirlerini birleştirmeye çalışırken, bir yandan da tarihsel olarak yüksek teknoloji pazarlarında Avrupa’nın müşterisi olan komşu bölgelerin Çin’e kaymasını engellemeye çalışıyor.
Çin’in Rolü Neden Önemli?
Türkiye, güneş ve rüzgar enerjisi altyapısı geliştirme konusunda büyük bir potansiyele sahip (TÜİK’e göre 2022’de Avrupa’da 5. sırada), ancak pazar payı yakın zamana kadar sınırlıydı. 2010’lu yılların ikinci yarısında ilgili düzenlemelerin tamamlanmasıyla birlikte Avrupalı ve Çinli büyük oyuncular, kamu ihalelerinde büyük ölçekli rüzgar ve güneş santrali inşaatı için kıyasıya rekabet etmeye başladı. Türkiye, yeşil dönüşüm konusunda AB-Çin ilişkilerini son derece yakından ilgilendiren bir coğrafya…
Panelde, karbondan arındırma düzenlemeleri, kömürden çıkış planları, nükleer yatırımlar, yapay zeka destekli yeşil üretim ve yeşil tedarik zincirlerine yönelik son AB ve Çin düzenlemeleri dahil olmak üzere yenilenebilir enerji sektöründeki en son gelişmelere ilişkin sunumlar yapıldı. Bu bağlamda; Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarında, yeşil teknoloji tedarik zincirlerinde AB-Çin rekabeti ve iş birliği, yenilenebilir enerji alanında kural ve düzenlemelerin standardizasyonu; Türkiye’nin güneş, rüzgar ve nükleer sektörlerindeki geleceğe yönelik beklentiler ve kömürden çıkış süreci tartışmaya açıldı.
Barselona Özerk Üniversitesinden Ceren Ergenç yaptığı konuşmada yeşil enerjiye geçişte Türkiye’de Çinli ve Avrupalı şirketlerin rekabet içinde olduğunu belirterek, Çin’in Türkiye’deki yatırımlarında güneş ve rüzgar enerjisi teknolojilerine dikkat çekti. Borusan Enerji Yönetim Kurulu ve TÜSIAD üyesi Levent Özcan Caner ise meselenin karbon kullanımından yeşil enerjiye geçiş olduğunu hatırlatarak, yapılan yatırımların bu doğrultuda değerlendirilmesi gerektiğine değindi. İstanbul Politikalar Merkezinden Dursun Baş ise konuşmasında Türkiye’deki enerji yatırımlarında AB ülkelerinin payı ile Çinli şirketlerin payını kıyasladı.