Hava kirliliği, uzun mesafelere taşınabilmesi nedeniyle geniş kapsamlı etkileri olan küresel bir sorun. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre ise küresel nüfusun %99’u, yani neredeyse tümü, kirli hava soluyor. Etkili bir müdahale olmadığı takdirde hava kirliliğine bağlı erken ölümlerin sayısının 2050’ye kadar %50 oranında artacağı tahmin ediliyor.
Derleme: S. Sena AKKOÇ
Hava kirliliği, insan sağlığına yönelik en büyük tehditlerden biri. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, her yıl yaklaşık 7 milyon erken ölümün yaşanmasına neden olan kirli havaya karşı farkındalık yaratmak ve küresel eylemi harekete geçirmek için 7 Eylül’ü “Uluslararası Mavi Gökyüzü için Temiz Hava Günü” ilan etti.
Acil İhtiyaç: Temiz Hava
İlk kez 2020 yılında kutlanan Uluslararası Temiz Hava Günü’nün bu yılki teması, “Temiz Hava için Hep Birlikte” olarak belirlendi. Tema, hava kirliliğiyle mücadele için daha güçlü ortaklıklara, yatırımlara ve sorumluluğun paylaşılmasına olan acil ihtiyacın altını çiziyor.
İç ve dış mekanlarda hava kirliliği insan ve ekosistem sağlığını doğrudan etkiliyor. Hepimiz aynı havayı paylaşıyoruz ve soluyoruz. Bu nedenle atmosferin korunması ve sağlıklı bir hava sağlanması konusunda herkese görev ve sorumluluklar düşüyor.
Havadaki küçük, görünmeyen kirli parçacıklar ciğerlerimizin, kan dolaşımımızın ve vücudumuzun derinliklerine nüfuz ediyor. Bu kirleticiler; felç, kronik solunum yolu hastalığı ve akciğer kanserinden kaynaklanan ölümlerin yaklaşık üçte birinden, kalp krizi kaynaklı ölümlerin ise dörtte birinden sorumlu.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar ile odun yakıtı ve gaz yağı ile yemek pişiren düşük gelirli gruplar, yüksek düzeyde hava kirliliğine maruz kalarak koşullardan orantısız şekilde etkileniyor.
Küresel Nüfusun Yaklaşık Tümü Kirli Hava Soluyor
Hava kirliliği, uzun mesafelere taşınabilmesi nedeniyle geniş kapsamlı etkileri olan küresel bir sorun. Etkili bir müdahale olmadığı takdirde hava kirliliğine bağlı erken ölümlerin sayısının 2050’ye kadar %50 oranında artacağı tahmin ediliyor.
Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre küresel nüfusun %99’u, yani neredeyse tümü, kirli hava soluyor. Hava kirliliğinin sınır ötesi doğası, sorunun üstesinden gelmek için yerel, ulusal, bölgesel ve küresel ölçekte ortaklıkları şart kılıyor. Bu bağlamda BM üye devletleri, kalkınma kuruluşları, uluslararası ve bölgesel kuruluşlar, özel sektör-sivil toplum işbirliği, kirliliğin azaltılması ve hava kalitesinin iyileştirilmesi yönünde atılacak adımlarda hayati önem üstleniyor.
Tüm ülkeleri tehdit eden kötü hava kalitesi sorunu, sürdürülebilir kalkınmanın önündeki engellerden biri olarak kabul ediliyor. BM üye devletleri, 2030 yılına dek tehlikeli kimyasallar ile hava, su ve toprak kirliliğini ve kirlilikten kaynaklanan ölümlerin sayısını önemli ölçüde azaltmayı hedefliyor.
BM Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’nın “İstediğimiz Gelecek” başlıklı sonuç bildirgesinde ülkeler, sürdürülebilir şehirler ve yerleşimler bağlamında, sağlıklı hava kalitesini destekleyen sürdürülebilir kalkınma politikalarını teşvik etmeyi taahhüt etti. 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi de hava kirliliğinin azaltılmasının Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşılmasında önemli bir kilometre taşı olduğunu kabul ediyor.