#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Ümit Boyner: “Adımlarımız Yetmeyecek, Artık Koşmalıyız”

TÜRKONFED, TÜSİAD ve UNDP, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda çalışacak düşünce ve uygulama platformunun temellerini attı. İş dünyasının sürdürülebilir kalkınma ve refaha katkısının artırılmasını amaçlayan Hedefler İçin İş Dünyası Platformu’nun başkanlığını da Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner yürütüyor. Boyner ile politika üretmenin yanında uygulamalara da imza atmayı amaçlayan platformun yapısını, hedeflerini ve işbirliğinin önemini konuştuk.

YAZI: Nevra YARAÇ

TÜRKONFED, TÜSİAD ve UNDP’nin ortak girişimiyle ku­rulan Hedefler İçin İş Dünyası Platformu’nun kuruluş amacı ve he­defleri nelerdir?

Hedefler için İş Dünyası (Business for Goals – B4G) Platformu’nun te­mel amacı, iş dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) arasında köprüyü kurmak, iş dünyasının sürdü­rülebilir kalkınmadaki rolünü, işbirliği zemini yaratarak güçlendirmek. Kalkın­mada özel sektörün sorumluluklarını ve etkinliğini geliştirmeyi amaçlıyoruz.

Dünyada Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri konusunda çeşitli çalışmalar var. 2016 yılından bu yana geçen iki yıllık sürede bilinçlendirme ve taahhüt platformlarının ön planda olduğunu görüyoruz. B4G Platformu taahhüdü ileri taşıyan ve somut uygulamaya dö­nüştüren çalışmalar yapacak. Bunun  tüm dünya için de yeni ve iyi bir model olacağını düşünüyoruz.

Platformun çalışmaları tüm şirketlere ve paydaşlara açık olacak. TÜRKON­FED ve TÜSİAD gibi ülkemizin en önemli iş dünyası ve sivil toplum ör­gütleri öncülüğünde bu platformu kurarak aslında ilk etapta TÜSİAD ve TÜRKONFED üyesi 29 federasyon ve 244 dernekle birlikte 40 bin şirketi kapsamış oluyoruz.

Tanıtım toplantısında bu oluşumun sadece düşünce değil aynı zamanda bir uygulama platformu da olduğunu söylediniz. Bildiğimiz anlamda dü­şünce kuruluşundan nasıl farklılaşı­yor platform?

Bunu platformun kuruluş amaçları bağlamında öncelikle birlikte çalışmayı hedeflediği paydaşlarını tanımlayarak yanıtlamaya çalışayım. Bizim birlikte çalışacağımız kurumlar SKH’leri ku­rumsal politika ve stratejilerine enteg­re etmek isteyen büyük, orta ve küçük tüm işletmelerdir. Bu aslında yalnızca politika üretmeyeceğimizi, aynı zaman­da uygulamalara da imza atacağımızı, yalnızca taahhüt edenleri değil bunu pratikte hayata geçirenleri önceliklen­dirdiğimizi açıkça tanımlıyor. Platform olarak hem farklı sektörlerin SKH’lerle olan ilişkisi üzerine araştırma yapaca­ğız, hem de bu çalışmaların sonuçların­da çıkan iyileştirme alanlarında ortak projelerin üretilmesi ve geliştirilmesin­de katalizör rolü üstleneceğiz. SKH’ler ile özel sektörün ilişkisi üzerine araş­tırma verilerine ihtiyaç duyan ve kal­kınma amaçlı proje ve programlarda kamu-özel sektör işbirliğini gözeten tüm kamu kurumları ve STK’lar için de ortaklık kurulabilecek ve kaynak bulu­nabilecek bir adres olacağız.

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin 17’ncisi olan “Hedefler İçin Ortaklıklar”, halihazırda çok fazla ke­sişim kümesi bulunan diğer hedeflere ulaşmak için kapsayıcı bir işbirliğini ifade ediyor. Hedefler İçin İş Dünyası Platformu’nda da şirketlerin yanı sıra sivil toplum kuruluşları da yer alıyor. İş dünyası ile sivil toplumun işbirliği neden önemli? Hedefler doğrultu­sunda planlananların hayata geçiril­mesi, bu türden işbirlikleri sayesinde nasıl daha kolay hale gelebilir?

Kendi uzmanlıklarımızla dünyayı ye­niden keşfedemeyiz. Sorun tespitleri ve çözüm önerileri üzerine çalışmış uzman kuruluşlar var. Onlarla birlikte daha hızlı adım atabiliriz. Bildiğiniz gibi iş dünyası aslında pek çok STK’nın kurumsal üyesi veya iş dünyasındaki profesyoneller pek çok STK’nın aktif bireysel üyesi.

Ayrıca iş dünyasının kurumsal temsili­nin olmadığı ama çalışmalarını yakın­dan takip ettiği, kendi politika ve uygu­lamaları için rehber aldığı, projelerde ortaklıklar yaptığı veya sponsor olarak çalışmalarına katkı sunduğu STK’lar var. Bu kurumlar uzmanlıkları sebebiy­le bizim paydaşımız. Örneğin; eğitim alanında SKH’ler için ne yapılmalı? Bunu elbette bize bu alanda çalışan STK’lar söyleyecek. Onların katkı ve işbirlikleri ile bizler uygulamalarımızı tanımlayacağız, geliştireceğiz. Bir baş­ka örneği ise iklim değişikliği üzerin­den verebilirim. STK’ların bu alanda çıkardıkları onlarca rapor ve çok ciddi bilgi birikimleri var. Bu raporlar, tam da bizim uygulamada kullanacağımız kaynaklar olacak. Kamu politika gelişti­rirken, özel sektör ise strateji ve uygu­lamalarında STK’ların çalışmalarından, politika ve uygulama önerilerinden faydalanmak zorunda. Zaman çok kri­tik, adımlarımız yetmeyecek, artık koş­malıyız.

Pek çok araştırmaya göre SKH’lere ulaşma yönünde yapılan çalışmaların şirketlere finansal değerin yanı sıra inovasyon, verimlilik gibi çok sayıda fırsat sunduğu ortada. Dünyada bir­çok şirket de bu doğrultuda çalışmala­rına hız vermiş durumda. Türkiye’de­ki şirketler için aynı motivasyonun söz konusu olduğunu söyleyebilir misi­niz? Değilse, bunun sebepleri neler? Nasıl aşılabilir bu engeller?

Türkiye’de iş dünyası hem yabancı or­taklıklar ve işbirlikleri, hem de ihracat ve yatırım gibi yollarla yurtdışına açıl­dıkça sürdürülebilirliğin sosyal sorum­luluktan öte bir risk ve itibar yönetimi aracı olduğunu da anlamaya başladı. Bu anlayışı benimseyen şirketler sürdürü­lebilirliği iş yapma biçimine dönüştü­rerek, kullandıkları doğal kaynaklar­dan operasyonlarının çevreye etkisine, kurumsal yönetimden insan ve çalışan haklarına kadar uygulamalarını gelişti­rerek çeşitli platformlarda paylaşıyorlar.

Türkiye’de de konunun birçok kuru­mumuzun artık gündemine girdiğini ve sürdürülebilirlik uygulamalarını hayata geçiren kurum sayısının her geçen gün arttığını görüyoruz. Bununla birlikte bilinçlenme adına hâlâ gidilecek çok yolumuzun olduğunu düşünüyorum. Konuyu yönetim kurulu seviyesinde ele alan, tek seferlik projelerden ziyade şirketin tüm uygulamalarında sürdürü­lebilirliği içselleştirmiş, hedeflerini be­yan eden ve tüm bunların raporlama­sını yapan kurum sayımızı artırmamız gerekiyor. Bu anlamda Hedefler için İş Dünyası Platformu önemli bir boşluğu dolduracak. Çünkü 17 hedef herkesin, her kurumun hedefi. Ancak kalkınma sorunları tek başına bir kurumun çöze­bileceği bir konu değil. Etki yaratacak işbirliklerinin kurulması, örneklerin çoğaltılarak çarpan etkisi yaratılması gerekiyor. Platformu kurmamızdaki en büyük neden de işbirliklerini farklı ve esnek kurgulayabilmek ve sahaya yakın olarak, orada çözüm üretmek.

UNDP’nin 2016 tarihli “Keşfedilme­miş Sular Raporu”na göre SKH’lere uyum çalışmalarıyla şirketlerin piyasa değerlerini artırdığı tespit edildi. Ra­por özellikle beş sektöre odaklanmış. Bunlar gıda ve içecek, altyapı, sağlık, eğitim ve finansal hizmetler. Rapor, ekonomik faaliyetlerin, gelir piramidi­nin tabanında bulunan yoksul kesimin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz oldu­ğunu ve SKH’ler çerçevesinde büyük iş fırsatları bulunduğunu aktarıyor. Bu beş sektörün geliştirilmesi için şirketle­rin ihtiyaç duydukları etkin tedarik ve dağıtım sistemleri, yatırım finansmanı­na erişim, güçlü itibar ve kamuyla iliş­kiler gibi paydaşların birlikte hareketini zorunlu tutan etkenler var. Kamu, özel sektör ve sivil toplum ortaklıklarıyla geliştirilecek iş modelleri hem ihtiyaç sahibi kesimin ürün ve hizmetlere eri­şimini sağlayabilecek, hem de şirket­ler için yeni pazarları geliştirecektir. Dünyada öngörülen toplam rakam 12 trilyon dolarlık bir pazara işaret ediyor. Bu fırsatların yoğunlaştığı sektörler ise tarım, gıda, enerji ve sağlık olarak kar­şımıza çıkıyor. Bu sektörler dünya eko­nomisinin %60’ını oluşturuyorlar.

Bunun Türkiye’de ne kadar bilindiği veya bir motivasyon yaratıp yaratmadığı sorusunun yanıtlanması platformumu­zun bir ödevi aslında: Bu küresel araş­tırmaları yerelleştirmek ve daha fazla bilinmesini sağlamak. Biz hem fırsatı göstereceğiz hem de illa fırsat yarat­masa dahi neden olacağı riski ortaya koyarak nelerin kaybedebileceğine işa­ret edeceğiz. Su yoksa bazı işler ve sek­törler yok olacak. O zaman bu yalnızca bir fırsat konusu değil aynı zamanda bir tehdit ve risk yönetimi konusu. İşletme­ ler var olmaya, üretmeye ve büyümeye devam edebilmek için SKH’leri hayata geçirmek, kendi tedbir ve iyi uygulama­larını tanımlamak zorunda.

Platforma katılmak, destek vermek ya da platformdan faydalanmak isteyen kurumlar nasıl bir yol izlemeli?

Önce bir seri araştırma yapacağız ve sektörlerin SKH’ler bazında bir matri­sini çıkaracağız. Güçlü olduğumuz ve ilerleme sağlamamız gereken alanları tespit edeceğiz. Bu sayede önceliklen­dirme yapmamız mümkün olacak ve gerçek etkiyi yaratabileceğimiz alanlara odaklanma fırsatı bulacağız. Ardından bu önceliklere göre projeleri ve işbirlik­lerini değerlendireceğiz.

Platform üyelik gerektiren bir yapı değil. Çalışmalardan her kurum yararlanabile­cek. Öncelikle sektörlerin ihtiyaç duy­duğu analizleri gerçekleştirip tüm ku­rumlarla paylaşacağız. Bu analizle sektör bazında firmaların SKH’lerle ilişkisi araştırılacak. Bu hedeflere ulaşabilmek için sektörlerin kendi kaynakları ile nasıl katkıda bulunabileceği ve ne tür yatırım fırsatlarından yararlanabileceği anlatıla­cak. Bu analizlerin ışığında başlatılacak olan diyalog süreçlerinde özel sektör, kamu ve sivil toplum arasında işbirliği alanları tartışılacak ve yol haritaları çı­kartılacak. Diyalog süreçleri de kalkın­maya destek olmak isteyen tüm kurum­ların katılımına açık olacak. Belirlenen kalkınma konularında özel sektörün katılımını optimum seviyeye çıkartan çok taraflı kalkınma işbirliği programları hayata geçirmeyi hedefliyoruz.

EkoIQ Editör