2012 yılında Birleşmiş Milletler’in oluşturduğu “Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı” (UN SDSN), her ülkedeki yapılanmasını bir üniversite aracılığıyla yürütüyor. Programın Türkiye organizasyonunu geçtiğimiz yıl üstlenen Boğaziçi Üniversitesi’nin temel misyonu da sürdürülebilir kalkınma alanında karşılaşılan sorunlara kalıcı çözümler üretebilmek için paydaşları bir araya getirebilmek. Yapılanma hakkında EKOIQ’ya bilgi veren UN SDSN Türkiye Ağı Eş Başkanlarından Prof. Dr. Levent Kurnaz, “Sürdürülebilirlik alanında paydaşları bir araya getirmek üzere yola çıktık. Birlikten kuvvet doğar diyerek, gönüllülük temelindeki bu çabamıza herkesin katkıda bulunmasını diliyor, aramıza katılmaya davet ediyoruz” çağrısında bulunuyor.
Füsun AKAY
Öncelikle, Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulan Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (SDSN) programının içeriği hakkında bilgi alabilir miyiz? Bu oluşum ne zaman hayata geçirildi, hedefleri neler?
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon tarafından 2012 yılında kurulan UN SDSN’in amacı, küresel ölçekte sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin karşısındaki engelleri, bilimsel ve teknolojik bilgi birikimini harekete geçirerek aşabilmek.
Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen UN SDSN hedeflerini de şöyle sıralayabiliriz:
l Açlık ve aşırı yoksulluğu sona erdirmek,
l Dünyada sürdürülebilir gelişmeyi başarmak,
l Yaşam ve geçim için tüm çocuklar ile gençlere etkili eğitim sağlamak,
l Herkes için cinsiyet eşitliği, sosyal içerme (kabul), insan hakları elde etmek,
l Her yaşta sağlık ve refaha ulaşmak,
l Tarım sistemlerini geliştirmek ve kırsal refahı yükseltmek,
l Kapsayıcı, üretken ve dayanıklı şehirler yaratmak,
l İnsan kaynaklı iklim değişikliğini durdurmak ve sürdürülebilir enerji sağlamak,
l Ekosistem hizmetleri ve biyoçeşitliliğin güvenliğini sağlamak; su ve diğer doğal kaynakların iyi yönetimini garanti altına almak,
l Sürdürülebilir gelişme için yönetişimi dönüştürmek.
SDSN’in Türkiye ağının kurulması için geçtiğimiz yıl yapılan başvurular arasından Boğaziçi Üniversitesi seçildi. Siz de bu ağın iki eş başkanından birisiniz. Projenin Türkiye yönetiminin oluşturulması için nasıl bir yol izlediniz; şimdiye dek ne gibi çalışmalarda bulundunuz?
Evet, Boğaziçi Üniversitesi geçtiğimiz yıl SDSN Türkiye Ağı’nın yürütücüsü olarak belirlendi. Ağın açılış toplantısı 27-28 Haziran 2014 tarihinde gerçekleştirildi. Toplantının açılışını da küresel UN SDSN sisteminin başkanı olan Columbia Üniversitesi’nden Prof. Jeffrey Sachs yaptı. Açılışa Türkiye’de sürdürülebilirlik alanında çalışan bilim insanları ve iş dünyasının yanı sıra sivil toplum ve kamudan da çok sayıda uzman katıldı.
Boğaziçi Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Üstün Ergüder’in onursal başkanlığında UN SDSN Türkiye Ağ yönetimi oluşturulmaya başlandı. Sistemin eş başkanlığını ise ben ve Doç. Dr. Nilgün Cılız üstlendi.
Hemen ardından, UN SDSN Türkiye’nin yol haritasını belirleyecek olan Liderlik Konseyi’nin kurulması için bu alanda söz sahibi bilim insanları, iş dünyasının ilgili isimleri ve sivil toplum kuruluşlarına çağrı yaptık. Çağrımızı kabul eden üyeler ile ilk Liderlik Konseyi toplantısı 19 Ocak 2015’te gerçekleşti. Bu toplantıda da UN SDSN Türkiye Ağı’nın Yürütme Komitesi belirlendi.
Peki, UN SDSN Türkiye olarak belirlediğiniz temel misyon nedir? Bu doğrultuda hangi kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmayı hedefliyorsunuz?
UN SDSN Türkiye Ağı’nın en önemli görevi; akademi, iş dünyası, STK ve kamu kurumlarını ortak bir platformda buluşturmak. Bu çerçevede, ülkemizdeki tüm üniversitelere ve araştırma kurumlarına, onları, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Türkiye Ağı’na katılmaya davet eden mektuplar gönderdik. Benzer davet çağrılarını sivil toplum kuruluşları ile meslek örgütlerine de ilettik. Son olarak da bakanlıklara ve diğer devlet kurumlarına çabalarımız hakkında bilgilendirme yaptık.
Buradan göreceğimiz üzere, UN SDSN Türkiye’nin temel misyonu, sürdürülebilir kalkınma alanında karşılaşılan sorunlara kalıcı çözümler üretebilmek için paydaşları bir araya getirebilmek. Bilim insanlarının, iş dünyasının ve sivil toplumun ortak akıl ve gayretleriyle yaratacakları çözümleri devlete iletmek ve bu konuda politikalar üretilmesine yardımcı olmak UN SDSN’in en önemli varlık sebebi.
Ayrıca bir not düşmemizde de fayda var. Her ne kadar elimizden gelen herkese ulaşmaya çalışsak da mutlaka gözden kaçırdığımız kişi ve kuruluşlar olmuştur. Bu hata, bizim eksikliğimizden kaynaklanmıştır. Bu nedenle, gözden kaçırdığımız kişilere aracılığınızla şunu iletmek isterim: UN SDSN Türkiye, sisteme dahil olmak isteyen herkese açık. Her iki eş başkanımızla temas kurulabilir.
“Sürdürülebilir Kalkınma” kavramı, çoğu kez “büyüme” ile karıştırılıyor, ya da farklı anlamlara çekilebiliyor. Siz, bu kavramı nasıl açıklıyorsunuz? Bu doğrultuda ne tür projelere imza atmayı hedefliyorsunuz?
Ülkemizde “Sürdürülebilir Kalkınma” sadece “ekonomik büyüme” ile açıklanmaya çalışılıyor. Ancak buradaki “kalkınma” kelimesi, dünya literatüründe “development” yani “gelişme” anlamında kullanılıyor. Bu nedenle de biz, konuşmalarımızda elimizden geldiğince “Sürdürülebilir Gelişme” demeye gayret ediyoruz. Ne yazık ki konu, dilimize “Sürdürülebilir Kalkınma” olarak yerleşmiş, değiştirmek kolay olmuyor. Belki de daha kolay çözüm, “Sürdürülebilirlik” demekten geçiyor. Bu bağlamda sürdürülebilirlik, yaşadığımız hayat biçiminin gelecekte de sürdürülebildiği; fakirlik ve eğitimsizlik nedeniyle temel insan ihtiyaçlarına sahip olamayan kişilerin de bu ihtiyaçları giderebilmelerini sağlayan bir yaşam sistemini kurabilmek anlamına geliyor. Bu bakış açısıyla, üretim sistemlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasının yanı sıra açlık, salgın hastalıklar, iklim değişikliği, çevre problemleri ve insan hakları gibi insanlığın geleceğini tehdit eden konulara da çözümler üretebilme kapasitesi, sürdürülebilirlik kavramının konusu haline geliyor.
Burada UN SDSN Türkiye Ağı’na düşen görev, öncelikle ülkemizin sürdürülebilirlik açısından nerede durduğunu belirlemek ve paydaşların katkılarıyla sürdürülebilirlik sorunlarına çözüm önerileri geliştirmektir. Bu açıdan bakıldığında UN SDSN’in de görevi, diğer BM kuruluşları gibi projeler üretmek yerine; projeler üretecek kişi ve kuruluşları, çözülmesi gereken problemler çevresinde bir araya getirecek zemini oluşturmaktır.
2015, uluslararası iklim müzakereleri açısından belki de dünya tarihinin en kritik yılı olacak. Paris COP21’e doğru, ülkelerin sürdürülebilir kalkınma konusunda önemli adımlar atmaları; bundan sonraki iklim politikalarını ve taahhütlerini belirlemeleri gerekiyor. Türkiye’nin bu konuda önemli sıkıntıları var. Özellikle de sağlam bir iklim politikası oluşturmak için çeşitli düzeylerde (kamu, özel sektör ve sivil toplum) işbirlikleri konusunda önemli sorunlarımız var. Bu konuda SDSN olarak bir inisiyatif almayı düşünüyor musunuz?
Küresel UN SDSN Ağı’nın ilk adımda belirlediği en önemli hedef, tüm dünya için “Deep Decarbonization Pathways”, yani karbondan uzaklaşmak için esaslı yollar oluşturmak olarak ifade ediliyor. Burada belirlenen görev, tüm sistemin fosil yakıtları olmadan sürdürülebilir olarak çalışabilmesini sağlayacak çözümler yaratmak ve önermektir. UN SDSN Türkiye de burada üzerine düşeni yerine getirecektir. Ülkemizin iklim değişikliği alanında önemli uyum problemleri bulunuyor. UN SDSN Türkiye olarak, ortak akıl ile oluşturacağımız iklim değişikliğine uyum önerilerimizin, ülkemiz için daha gerçekçi çözümler olabileceğini düşünüyoruz.
Yine bağlantılı olarak, özel sektör, kamu ve sivil toplum kuruluşlarını “Sürdürülebilir Kalkınma” çerçevesinde bir araya getirmek için yürüttüğünüz çalışmalar nelerdir? Önümüzdeki döneme yönelik hayata geçireceğiniz projeler hakkında bilgi verir misiniz?
2015 yılı için belirlediğimiz iki ana hedefimiz var: Sürdürülebilirlik alanında ülkemizin pozisyonunu raporlamak ve bir paydaş haritası çıkarmak. Çözümleri kimlerin üretebileceğini belirlemek ve bu çözümleri kimlerin dinleyebileceğini bulmak son derece önemli. Bu nedenle de 2015 yılında bilim insanları, iş dünyası, sivil toplum ve kamu kesimini bir araya getiren çok sayıda danışma toplantısı düzenleyeceğiz. Bu toplantılar sonunda üretilecek raporların, Türkiye’nin sorunlarını ortaya koyma açısından önemli bir yol gösterici olacağını düşünüyoruz. Aynı zamanda bu tespitler, ülkemizin G20 başkanlığı döneminde, problemlerimizi ifade edebilmek ve politikalar oluşturulmasını sağlamak adına önemli yapı taşları olacaktır.
Sürdürülebilirlik alanında paydaşları bir araya getirmek üzere yola çıktık. Birlikten kuvvet doğar diyerek gönüllülük temelindeki bu çabamıza herkesin katkıda bulunmasını diliyor; aramıza katılmaya davet ediyoruz.