Van Gölü havzasının başlıca sorunlarından biri olan taş ocakları, bölgeyi ve bölge insanının yaşamını tehdit ediyor. Yer yer Van Gölü’nün sıfır noktasında kurulan ve sayıları kontrolsüz bir şekilde artan ocaklara dönük denetimler ise yetersiz.
Haber: Şenol Bali
Van Gölü, karşı karşıya kaldığı kirlilik, çekilme ve işgal gibi sorunlarla sık sık gündemde. Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise sodalı en büyük gölü olma özelliği taşıyan Van Gölü için bir başka tehdit ise taş ocakları veya beton santralları. Etrafı karadan 435 kilometrelik bir uzunlukta olan gölün sıfır noktasında onlarca taş ocağı bulunuyor. Van kent merkezinin olduğu havzada da taş ocaklarının sayısı her geçen gün artıyor. Havayı, yer altı sularını ve tarım sahalarını olumsuz etkileyen bu ocakların yarattığı tahribattan, Van Gölü de nasipsiz kalmıyor.
Erciş, Gevaş ve Tuşba ilçeleri ile Bitlis’in Adilcevaz ve Ahlat ilçelerinde birçok taş ocağı gölün sıfırında kurulmuş vaziyette. Yine Tuşba ilçesi sınırlarında bulunan ve şehir merkezinden sadece bir kilometre uzaklıkta olan 2-3 km’lik küçük bir alanda 6 ayrı taş ocağı bulunuyor. Üretimin başladığı saatlerde havayı beyaz bir buluta çeviren bu ocaklar, doğayı önemli oranda tahrip ediyor. Van Gölü’ne akan dereleri de kirleten söz konusu tablo sadece Van Gölü’nü değil birkaç km uzaklıktaki Erçek ve Sıhke göllerine de zarar veriyor.
Fotoğraf: Yer yer Van Gölü’nün sıfır noktasına kurulan taş ocaklarıŞehrin Etrafındaki Küçük Dağlar ve Tepeler Kemirilmiş gibi Görünüyor
Uzmanların, taş ocaklarının yaşam alanlarının uzağında ve ağaçlandırılamayacak kayalıklarda yapılması gerektiği yönündeki uyarılarına rağmen Van’daki durum tam tersi. Taşların olduğu yere ulaşmak için metrelerce topraklı alan kazılmış vaziyette. Bu yüzden kentin çevresindeki küçük dağlar ve tepeler kemirilmiş gibi görünüyor. Diğer taraftan ocaklardaki üretim açık sistemle yapılıyor. Hal böyle olunca yeraltı suları daha çok kirleniyor. Patlatma ve tasnif çalışmalarının çıkardığı tozlar da döllenmeyi önleyerek meyve ağaçlarını verimsizleştiriyor, dere ve bölgedeki göllerde balıkların ölümüne neden oluyor. [su_youtube_advanced url=”https://youtu.be/4773M11R9YM”]
Vahşi Kapitalist bir Yöntemle Üretim Yapılıyor
Kurulan taş ocaklarının üretim biçimine ve çevreye olan tahribatına ilişkin konuşan Van Çev-Der Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kalçık, üretimlerin kapitalist bir yöntemle yapıldığını söylüyor. Üretimle ilgili yayımlanan genelgelere uyulmadığını kaydeden Kalçık şunları ifade ediyor: “Van şehir merkezinin hemen sıfırında Van Gölü, Erçek Gölü ve Sıhke Gölü’nün kesiştiği bir noktada 5-6 taş ocağı bulunuyor. Kapitalist bir sistemle hiçbir kurala veya bu yöndeki genelgeye uymadan taş imalatı yapılıyor. Üretimle ilgili 2013 yılında yayımlanan son genelgede patlatma aşamasından taşınmaya kadar hiçbir faaliyetin açıkta yapılmayacağına dair net bir kural getirildi. Ancak baktığımızda patlatılması ,öğütülmesi ve taşınmasının kapalı sistemle yapılmadığını görebiliriz. Öte yandan üretim yapılırken kapasiteyi düşürüyor diye sulama da yapılmıyor. Çıkan tozlar gökyüzünde bulutlar oluşturuyor. Bu tozlar, birçok bitkiye ve o bitkileri tüketen hayvan veya insanlara devasa zararlar veriyor.” Fotoğraf: Açık sistemle yapılan üretim, yönetmeliğe uymuyor
“Van Gölü Havzasındaki Sular Kirleniyor, Tarım Alanları Kullanılamaz Halde”
Van Gölü havzasındaki ocakların her geçen gün arttığını ifade eden Kalçık, bunun çevre için büyük bir tehdit olduğunu dile getiriyor. “Van Gölü havzasındaki tarım alanları kullanılamaz bir hale gelmiş. Van Gölü’nün sıfırında kurulmuş ocaklar da var. Hem üretimi hem de depolaması gölün içinde yapılıyor. Taş ocakları dere yataklarını ve yer altı sularını da kirletiyor. Van Gölü üzerindeki en büyük tehditlerden biri de bu oluyor haliyle. Van’ın çok yakın çevresinde yani 15 km’lik alanda 60-70 tane taş ocağı var” diyor. Fotoğraf: Van kent merkezinin olduğu havzada onlarca taş ocağı bulunuyor
“Üretim Kurallara Uygun Yapılmalı, Sadece Kazanç Amaçlı Olmamalı”
“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Van Valisi veya Van Büyükşehir Belediyesi’nin buraları sıkı olarak denetlemesi lazım. Ancak denetimler yetersiz. Çoğunun ruhsatı var ama hepimiz Türkiye’de ÇED raporunun çevreyi değil kazancı esas alacak şekilde verildiğini biliyoruz” sözleriyle denetimlerin sıkı yapılmasını isteyen Kalçık, üretime karşı olmadıklarını söylüyor ve kurallara uygun hareket edilmesi gerektiği yönünde çağrıda bulunuyor; “Üretime karşı değiliz. Taş ocakları ekonomi ve beton sanayisi için önemlidir. Bizim çağrımız kurallara uyulması, mali kazancın çevrenin önüne bırakılmaması yönünde. Yapılan üretimlerin denizimizi kirletmemesi, doğamızı tahrip etmemesi ve börtü böceğin yaşamına neden olmaması gerekiyor.”
Tarihi Akdamar Adası’nın Karşısına Kurulan Taş Ocağıyla İlgili İtirazlar Sürüyor
Gevaş ilçesine bağlı tarihi Akdamar Adası’nın hemen karşısında, göle yaklaşık 300 metre yakın kurulan taş ocağına geçtiğimiz yıl ruhsat verildi. Yapılan taş ocağı için verilen ruhsatın iptali için bölge halkının itirazları sürüyor. Turizm bölgesindeki bu tesisin, suya girilebilecek alanı yok edeceğini belirten yurttaşlar, çevresel birçok tahribatın yanında çevredeki su kaynaklarının da kurumasına neden olacağını söylüyor.