Veri-Analiz’de Temmuz-Ağustos: G7 Ülkeleri 1,5 Derece Hedefinden Uzakta, Çevrecilerin Yeni Sesi: Tüketim Tercihleri, Dev Şirketler STK’ların Merceği Altında,…
YAZI: Elif Gökçe ŞAHİN, Gsahin@alumni.harvard.edu
G7 Ülkeleri 1,5 Derece Hedefinden Uzakta
Bilim Bazlı Hedefler Girişimi (Science Based Targets initiative – SBTi), BM Küresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact) ve CDP ile birlikte Haziran ayında “Dereceyi Almak” (Taking the Temperature) adlı bir rapor yayımlayarak, G7 ülkelerinin en büyük halka açık şirketlerinin Paris Anlaşması’ndaki 1,5 derece hedefine ne kadar yakın olduklarını ortaya koydu. Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, ABD ve Birleşik Krallık’ın oluşturduğu dünyanın en büyük yedi ekonomisine sahip olan G7 ülkeleri, aynı zamanda küresel GSYH toplamının yarısını oluşturuyor. Bu ülkelerdeki birçok şirket de, ülkelerinin Paris Anlaşması’na destek vermesine paralel olarak, net-sıfır karbon salımı taahhüdü veriyorlar. Fakat ne yazık ki bu rapor G7 ülkelerinin en büyük borsa endekslerindeki şirketlerin 1,5 derece hedefinden çok geride kaldıklarını ortaya koydu. Ülke olarak verilen 1,5 derece artış sözüne, şirketler bazında bakıldığında ulaşmak imkansız. Halihazırda yedi ülkenin en büyük şirketleri ancak 2 ila 4 derece artışı sağlayabilecek taahhütler vermiş. Yani G7 ülkeleri arasında, 1,5 derece hedefine yaklaşan bir ülke yok.
Rapora göre toplamda G7 ülkelerinde alınan endekslerdeki şirketlerin sadece %38’i taahhütlerini şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşıyor. Bu taahhütlerin ise sadece %50’si Paris Anlaşması hedefine uygunluğu bakımından resmi geçerlilik alıyor. Ve maalesef, incelenen şirketlerin sadece %50’sinden azı bilim bazlı hedef / taahhüt belirliyor.
Yapılan analize göre, Fransa’nın CAC 40 endeksi, Almanya’nın DAX 30 endeksi, Japonya’nın Nikkei 225 endeksi ile İngiltere’nin FTSE 100 endeksindeki şirketlerin yarısından fazlasının taahhütleri 3 derecenin altında ama yine de 2 derecenin üstünde kalıyor. ABD’nin S&P 500 endeksi, İtalya’nın FTSE MIB endeksi ile Kanada’nın SPTSX 60 endeksindeki şirketlerin %70’inin taahhütleri ise 3 derecenin bile üstünde kalıyor. İncelenen tüm şirketler arasında sadece %30’u 2 derece hedefinin altına erişebiliyor. Ülkelerin 2030 yılında kadar karbon salımlarını yarı yarıya düşürme taahhütlerine karşılık, şirketlerin verdiği taahhütler neticesinde 20 ila 23 GtCO2e kadar geride kaldıkları hesaplanıyor.
Raporda, Kapsam 1 ve Kapsam 2 salımları dikkate alındığında, daha iyimser sonuçlar ortaya çıkarken, Kapsam 3 salımları eklendiğinde tabloların bir anda kötüleştiği görülüyor. Örneğin, Fransa CAC 40 endeksine bakıldığında, sadece kapsam 1 ve 2 salımları dikkate alınırsa, şirketlerin %40’ından fazlası 1,5 derece hedefine ulaşabiliyor. Fakat kapsam 3 salımları da eklenince, bu oran %10’a düşüyor.
Raporda ayrıca ülke bazlı en baskın sektörler de listelenip, sektör taahhütleri de karşılaştırılıyor.
Çevrecilerin Yeni Sesi: Tüketim Tercihleri
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (World Wildlife Fund – WWF), Economist Dergisi ile birlikte hazırladığı “Ekolojik Uyanış: Doğa için Farkındalığı, Katılımı ve Aksiyon Almayı Ölçme” (An eco-wakening: Measuring awareness, engagement, and action for nature) adlı raporunu Mayıs ayında yayımladı. Raporda 54 ülkede yapılan çevreye duyarlılık ve sürdürülebilir ürünleri kullanım hakkındaki kamuoyu araştırmasının sonuçlarına yer veriliyor. Bireysel nihai tüketici kararlarının son yıllarda gezegene daha önem verecek şekilde değiştiğine dikkat çekilen raporda, artık çevre aktivistlerinin sadece sesleriyle değil, cüzdanlarıyla ve satın alma alışkanlıklarıyla da duyulduğu ortaya koyuldu. Örneğin, HP’nin sürdürülebilir aktiviteleri sayesinde, şirketin satışları 2019 yılında 1.6 milyar dolar artış gösterdi. NYU tarafından yapılan başka bir araştırmaysa, 2013 ile 2018 yılları arasında, “sürdürülebilir” olarak pazarlanan ürün sayısının diğer ürünlere göre 5.6 kat artış gösterdiğini ortaya koyuyor.
Rapora göre, son beş yılda internet üzerinden sürdürülebilir ürün aramalarında %71 oranında bir artış olduğu ve küresel pandemiye rağmen artışın devam ettiği gözlendi. Şaşırtıcı şekilde, sadece gelişmiş ülkelerde değil, gelişmekte olan ekonomilerde de benzer bir eğilimin olduğu gözlendi. Örneğin, Ekvator ülkesinde sürdürülebilir ürün aramaları bu dönemde %120 oranında artmış. En yüksek katılım ve farkındalık artışı ise Asya’da (%190 ile Hindistan’da, %88 ile Pakistan’da ve %53 ile Endonezya’da) görülmüş.
Araştırmanın başladığı 2016 yılından bugüne, Twitter üzerinden gerçekleşen doğal hayatın bozulması konulu paylaşımların %65 oranında arttığı ve 159 milyondan fazla kişinin biyoçeşitlilik konulu kampanyalara katıldığı görülmüş. 2016 ile 2018 yılları arasında, doğa sebepli protestoların haber kaynaklarında yer alma oranları her sene %7 artış göstermiş. 2018 ile 2019 yılları arasında ise bu artış (Nesli Tükenmekte olan Hayvanlar Ayaklanması nedeniyle) %103 oranında gerçekleşmiş.
7. Hedef: Enerji’de Son Durum
Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency – IEA), Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (International Renewable Energy Agency – IRENA), Birleşmiş Milletler İstatistik Bölümü (United Nations Statistics Division – UNSD), Dünya Bankası (World Bank) ve Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization – WHO) Haziran ayında yedi numaralı Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’nın gidişatını ortaya koymak üzere yedi senedir yayımladıkları Enerji İlerleme Raporu’nun (The Energy Progress Report) 2021 sayısını Haziran ayında yayımladı. Raporda hem küresel olarak gidişat değerlendirilirken, ülke bazlı sonuçlar da ayrı raporlar ile ortaya çıkarıldı. Bilindiği gibi, yedi numaralı hedef, evrensel enerji erişiminin sağlanması, enerji verimliliğindeki ilerlemenin iki katına çıkarılması ve yenilenebilir enerji payının belirgin şekilde yükselmesi olarak detaylandırılıyor.
Türkiye raporuna baktığımızda, evrensel elektrik erişimi konusunda %100 enerji erişimini sağlamayı başarmış gözüküyoruz. Ülkemizde temiz pişirme olanaklarına erişim ise %95 oranında. Yenilenebilir enerjinin toplam enerji tüketimindeki payı ise %12 seviyesinde kalmış. Enerji verimliliğinde ise 2.6 puan alarak küresel ortalama olan 4.8’den biraz uzağız. Kişi başı yenilenebilir enerji kapasitemiz ise 534.4 watt seviyesinde gerçekleşmiş.
Dev Şirketler STK’ların Merceği Altında
Kurumsal Hesap Verilebilirlik (Corporate Accountability), Küresel Orman Koalisyonu (Global Forest Coalition) ve Uluslararası Yeryüzünün Arkadaşları (Friends of the Earth International) adlı sivil toplum kuruluşları tarafından hazırlanan ve 60’dan fazla sivil kuruluşun da desteğini alan “Büyük Hile: Büyük Kirleticiler Net-Sıfır Gündemini Nasıl Geciktiriyor, Kandırıyor ve İnkar Ediyor?” (The Big Con: How Big Polluters Are Advancing a “Net Zero” Climate Agenda to Delay, Deceive, and Deny) adlı rapor Haziran ayında yayımlandı. Raporun amacı, bazı şirket ve ülkelerin karbon nötr hedeflerinden ne kadar uzak ve bu hedeflerin ne kadar şüpheli olduklarını, Kasım ayında gerçekleşecek BM İklim Değişikliği Konferansı öncesi ortaya koymak. Raporda bazı şirketlerin anlamlı, kısa vadeli ve seragazı salımlarını azaltmaya yönelik hedefler koyup uygulamadıkları; sadece çevre koruma konusunda “yeşil badana” (greenwaashing) yaptıkları iddia ediliyor.
Rapor, yeşil badana yapan şirketlerin özellikle çevre koruma konusunda en yüksek ses çıkaran, fakat gerçek net-sıfır hedefi için anlamlı şeyler yapmayan şirketler olduklarını; bu şirketler arasında BP, Shell, Total gibi petrol devlerinin, Microsoft ve Apple gibi teknoloji devlerinin, Amazon ve Walmart gibi perakendecilerin, HSBC ve Bank of America gibi finans kuruluşlarının, United Airlines ve Delta gibi havayolu devlerinin ve JBS, Nestle ve Cargill gibi gıda devlerinin olduğunu iddia ediyor.
Son yıllarda tüm dünyada 1500’den fazla şirketin kendine karbon salımı konusunda net-sıfır hedefi koyduğu belirtilen raporda, birçoğunun bu hedef için belirsiz veya 2050 gibi uzak bir tarih verdiği söyleniyor.
Raporda ortaya konulan bazı çarpıcı iddialar şu şekilde:
- ABD’de fosil yakıt ve havacılık gibi yüksek karbon salımı yapan bazı şirketler, Q45 adı verilen karbon yakalamaya yönelik bir vergi teşvikinin yasalaşması için lobi çalışmaları yapmış. Yasa geçince bu şirketler hazineden uygunsuz şekilde 1 milyar dolar vergi teşviği almış.
- Uluslararası Emisyon Ticareti Derneği (The International Emissions Trading Association) en yüksek salım yapan şirketlerin karbon pazarı oluşturmaları ve ofset yapmalarını sağlamak için lobi faaliyetleri yürütüyor ve bu şirketlerin yeşil badana çalışmalarını uluslararası toplantıların gündemlerine sokuyor.
- En yüksek karbon salımı yapan şirketler, Massachusetts Institute for Technology, Princeton Üniversitesi, Stanford Üniversitesi, ve Imperial College London gibi saygın üniversitelere karbon net-sıfır araştırmaları yaptırmak üzere büyük fonlar sağlıyor ve raporlar son aşamadayken gözden geçirme ve revize etme hakkına sahip oluyorlar.
Raporda, ayrıca şirket adı vererek her şirketin net-sıfır planlarındaki uygunsuzluklar ve yeşil badana taktikleri de yer alıyor.