Özyeğin Üniversitesi, Yaklaş 2030 I Co-Art Co-Act seçkisiyle iklim krizi başta olmak üzere “Küresel sorunların çözümü için değişim, değişim için eylem” çağrısında bulunuyor. Seçki, genç sanatçıların eserlerini Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile ilişkilendirerek toplumsal, çevresel ve ekonomik konuları dert eden sanatseverlerle buluşturuyor.
Özyeğin Üniversitesi, 17. İstanbul Bienali’ne paralel olarak 17 Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’na (SKA) vurgu yapan Co-Art Co-Act seçkisini hayata geçirdi. Seçki, “Küresel Sorunların Çözümü için Sanat Ne Yapabilir?” sorusuna odaklandı. Oluşturulan özel koleksiyonda, Türkiye’den sanatçıların toplumsal, çevresel ve ekonomik konuları hedef alan eserleri yer aldı.
17 Kasım’da, Özyeğin Üniversitesi Çekmeköy Kampüsü’nde Özyeğin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Esra Gençtürk, küratörler Dr. Özlem Bahadır ve Okan Pala’nın ev sahipliğinde, ilk dönem atölye çalışmalarını gerçekleştiren Murat Germen, Elmas Deniz ve sanatçıların katılımıyla bir buluşma gerçekleşti.
UNDP Bir Eserle Projeye Katkı Sundu
Yaklaş 2030 I Co-Art Co-Act; Dr. Özlem Bahadır, Okan Pala, Doğa Çakmakçı, Ceyda Tahan, Barış Çakmakçı ve Sena Özgürcan’dan oluşan Yaklaş ekibi tarafından kurate edildi. Sürdürülebilirliği sanat aracılığıyla kolektif bir şekilde tartışarak ve üreterek yeniden ele alan ve insanları çözümün bir parçası olmaya davet eden seçkide, 16 eser yer aldı. Ayrıca, UNDP de bir eserle projeye katkı sundu. Multidisipliner ve kolektif bir ortamda harekete geçmeyi temsil eden projenin bütünü ise SKA 17’yi tanımlıyor. Seçki, iklim krizi başta olmak üzere “Küresel sorunların çözümü için değişim, değişim için eylem” çağrısında bulunuyor.
“Yaklaş” Oluşumu Sürdürülebilir Bir Dünya Bilinciyle Hayata Geçti
“Yaklaş” oluşumunun sürdürülebilir bir dünya bilinciyle hayat kazandığını belirten Özyeğin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Esra Gençtürk, “Bölgesel ekonomik büyümenin itici gücü olarak stratejik bir konuma sahip olan üniversitelerin, nicel bir büyümeden ziyade nitelikli ve sürdürülebilir kalkınmayı önceliklendirmeleri gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Prof. Dr. Gençtürk şunları aktardı: “Bu doğrultuda, Özyeğin Üniversitesi olarak Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı tüm eğitim, araştırma, topluma katkı ve kampüs faaliyetlerimizin merkezine aldık ve hem UN Global Compact hem de UN PRME imzacısı olarak güçlü bir taahhütle ilerliyoruz.”
“Dönüşümde Aktif Rol Almayı Önemsiyoruz”
Üniversitenin sürdürülebilirlik vizyonunu anlatan Prof. Dr. Gençtürk, “Kampüsümüzün LEED sertifikalı binalarından Sıfır Atık politikamız gibi davranışlarımızı şekillendiren yaşam biçimimize, eğitimlerin içeriğinden araştırma konularımıza kadar insana yakışır bir dünya için hem bireysel hem de kolektif bir dönüşümde aktif rol almayı önemsiyoruz” diye konuştu.
Prof. Dr. Gençtürk, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu çalışmalarımıza bir örnek olan ‘Yaklaş’, köklü bir dönüşüm hedefiyle düşünce serisi olarak başlattığımız, üniversitemizin transdisipliner çalışma kültürünü yansıtan ve dört yıldır farklı açılımlarla çeşitlenerek devam eden bir oluşum. Bu serinin üçüncü açılımı olan Yaklaş 2030 | Co-Art Co-Act ile de küresel sorunlara sanatın sunabileceklerinin keşfi ve farkındalığı için sıra dışı bir deneyim alanı oluşturuyoruz. Sanatın küresel sorunların çözümü için potansiyeline odaklanarak, üniversite sanat koleksiyonundaki (UNIART) eserlerin yer aldığı özgün sergiyi paneller ve çok disiplinli sanat atölyeleri ile destekleyerek herkesi sürdürülebilirlik yolculuğunun bir parçası olmaya davet ediyoruz.”
Aşırı Yoksulluk, Eşitsizlik ve İklim Değişikliği
Gezegenimizin ve kurulu düzenimizin sürdürülemezliğinin sürekli olarak karşımızda durduğunu ifade eden Dr. Özlem Bahadır, “Ve peki, biz ne yapacağız? Bizim bir araya gelme sebebimiz sanatla ne yapacağımızı konuşmak” dedi. Aşırı yoksulluk, eşitsizlik ve iklim değişikliğini son derece acil ve mutlaka bir şeyler yapılması gereken üç ana mesele olarak gördüklerini ve odağa aldıklarını belirten Dr. Bahadır, COP27 bitimine yakın bir günde, iklim zirvesiyle senkronize şekilde bu buluşmanın gerçekleştirildiğini dile getirdi.
Dr. Bahadır şöyle konuştu: “Antroposen Çağı’nda, ilk kez yürüdüğümüz yollarda yeni yollar açmak için yürüyoruz. Biz, üniversite olarak SKA’nın 17 başlığını bir arada ve bağlantısız olarak çalışabilmek için kaçınılmaz şekilde disiplinler ötesi bir çalışma kültürünün içine girmiş durumdayken platform olarak cevabımız ise ‘Yaklaş’ oldu. Sınır ötesi çalışabilmek için önce disiplinleri birbirine yaklaştırdık. Bu seri bir ilk adım.”
Kamusal Alanda Daha Fazla Sanat!
Sanatçı Murat Germen, sanatın yalnızca belirli bir kesim tarafından tüketildiğine vurgu yaparak “Bu doğru bir şey değil. Mesela benim için sanat bir statü edinebilme vesilesi değildir. Kamusal alanda sanatın çok daha fazla olması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda çok zayıfız” yorumunu yaptı.
Sanatın elit niteliğin bir parçası olarak sadece galerilerde ve müzelerde görülebildiğini ve oralara girmeye çekinen insanlar olduğunu söyleyen Germen, “Ve bu insanı uzak tutuyor. Dolayısıyla kamusal alana sanatın taşınması lazım. Bu anlamda da işbirliği çok önemli. Burada da çok güzel kelimeler seçilmiş: Co-art Co-act. Harekete geçme, birlikte yapalım çağrısı söz konusu” dedi.
“Tevazu, Tasarruf ve Kanaat İklim Sorunlarıyla Bağlantılı”
Murat Germen, “Tevazu, tasarruf, kanaat… Bunlar zaten sürdürülebilirlik ve iklim sorunlarıyla çok bağlantılı şeyler. Biz frene basmayı öğrenmedikçe istediğimiz kadar bu söylemleri başkalarıyla paylaşalım, bireysel olarak kendi hayatımızda bu değişiklikleri yapmadıkça bunları söylememizin hiçbir anlamı yok. Sadece moda bazı hassasiyetleri tekrarlamaktan öteye geçemeyeceğiz” diye konuştu.
Özyeğin Üniversitesi koleksiyonunun yanı sıra genç sanatçıların eserlerine ağırlık veren seçki, Bienal sonrasında da, Ocak 2023’e dek üniversitenin Çekmeköy’deki kampüsünde izleyiciye açık olacak.