Connect for Creativity projesi, British Council öncülüğünde, Türkiye’den ATÖLYE ve Abdullah Gül Üniversitesi, Yunanistan’dan Bios ve Sırbistan’dan Nova Iskra işbirliğiyle Avrupa genelinde sanatçıları, yaratıcı girişimcileri, akademisyenleri, öğrencileri ve politika yapıcıları kültürlerarası diyaloğu güçlendirmek amacıyla bir araya getiriyor. Proje kapsamında gerçekleştirilen etkinlikleri, yaratıcı platformları ve bunların iklim değişikliği ile sürdürülebilir kalkınma alanlarına etkilerini British Council Sanat Müdürü Cansu Ataman Bilgiç ve ATÖLYE Etkinlik ve Proje Yöneticisi Emre Erbirer ile konuştuk.
YAZI: Nevra YARAÇ
Connect for Creativity projesi hakkında bilgi verebilir misiniz? Bugüne kadar ne gibi etkinlikler gerçekleştirildi? Önümüzdeki süreçte neler yapılacak?
Cansu Ataman Bilgiç (C.A.B): Connect for Creativity, British Council önderliğinde Türkiye’den ATÖLYE ve Abdullah Gül Üniversitesi, Yunanistan’dan Bios ve Sırbistan’dan Nova Iskra ortaklığıyla yürütülen 18 aylık bir proje. Avrupa Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ortaklaşa finanse ettiği ve Yunus Emre Enstitüsü’nün yürüttüğü Kültürlerarası Diyalog Programı kapsamındaki projelerden biri. Connect for Creativity; yaratıcı platformları, yaratıcı keşif ve işbirliği imkanları için destekleyerek kültürlerarası diyaloğun güçlendirilmesine katkı sağlamayı amaçlıyor.
Projenin lansmanını, 7 Mayıs’ta ATÖLYE’de gerçekleştirdik. Lansmanda, proje sunumunun ardından uluslararası alanda yaratıcı endüstriler uzmanı olarak tanınan Prof. Andy Pratt, yaratıcı endüstrilere ve katma değerine odaklanan konuşması ile sahnede yer aldı.
Projenin ilk işbirliği geliştirme konferansı, 12-14 Haziran tarihleri arasında Belgrad’da gerçekleşti. 17 ülkeden 200’den fazla katılımcının yer aldığı “Creative Backslash: Güvensiz Bireylerden Esnek Organizasyonlara” başlıklı konferans, Slovenyalı sanatçı ve tiyatro yöneticisi Dragan Živadinov’un performatif konuşmasıyla başlarken, katılımcılar üç gün boyunca Belgrad Kültür Merkezi ve Fabrika’da sunum, panel ve workshop’lara katıldı.
7 Ekim-17 Kasım tarihleri arasında Atina, Belgrad ve İstanbul’da eşzamanlı gerçekleşecek olan Sanat ve Teknoloji Rezidans Programı için gerçekleştirdiğimiz açık çağrı sonucunda, dört ülkeden yapılan 250’den fazla başvuru arasından 12 sanatçı seçilerek programa katılmaya hak kazandı. Rezidans programı sonucunda, sanatçıların çalışmalarına yer verilecek olan sergi, Ruth Catlow’un küratörlüğünde 12 Mart–19 Nisan 2020 tarihleri arasında Londra’nın en eski sanat ve teknoloji merkezi Furtherfield’da ziyaret edilebilecek.
Yaratıcı platform ve toplulukların kültürlerarası diyaloğa olan katkısını anlamak üzere Cardiff Üniversitesi Yaratıcı Ekonomi Bölümü ile gerçekleştirdiğimiz araştırma şu an devam ediyor ve sonuçları 5-6 Aralık’ta Kayseri’de Abdullah Gül Üniversitesi’nde düzenlenecek ikinci işbirliği geliştirme konferansında sunulacak. Genç istihdamı, yaratıcılık ve kültür üzerine odaklanacak bu konferansın programı ve katılımın destekleneceği açık çağrının detayları ise Eylül ayı ortasında duyurulacak.
Proje, 2020 baharında politika yapıcılar ve karar vericiler için planlandığımız Birleşik Krallık çalışma gezisi ve Atina’da gerçekleştireceğimiz üçüncü işbirliği geliştirme konferansı ile son bulacak. Duyurular ve detaylar connectforcreativity.eu web sitesinden takip edilebilir.
Proje kapsamında oluşturulan Sanat ve Teknoloji Rezidans Programı hangi alanlardan nasıl bir disiplinlerarası çalışmayı öngörüyor? Hedefleri nelerdir?
C.A.B: Connect for Creativity Sanat ve Teknoloji Rezidans Programı Türkiye, Birleşik Krallık, Yunanistan ve Sırbistan’dan Mimarlık, Görsel Sanatlar, Gösteri Sanatları, Tasarım, Edebiyat, MüzikSes ve VideoFilmYeni Medya alanlarından disiplinlerarası uluslararası işbirliği projeleriyle ilgilenen, deneyimli ya da yeni sanatçıları bir araya getirmeyi planlıyor. Dört ülkeden sanatçıları bir araya getirerek hem kendi toplumlarında hem de toplumlar arasında köprüler kurmayı ve empati oluşturmayı amaçlıyor. Sanatçılardan, çağdaş toplumlarda hızla değişen iş ve özel hayat koşullarının, insanların umutlarını ve korkularını nasıl etkilediği, ağlarla birbirine bağlanmış bir kültürün kaynaşmayı nasıl sağlayabileceği, belirsizlik ve değişimle başa çıkmayı nasıl kolaylaştırabileceği gibi konularda düşünmeleri ve üretmeleri istenecek.
Program aynı zamanda çok boyutlu ve dijital sanata yönelik farkındalığı artırma konusunda katalizör rolü oynamayı ve sanatçıların hem bugün hem de gelecekte uluslararası projeler üretme ve bu tür projelere ortak olma yeteneklerini güçlendirmeyi hedefliyor.
Emre Erbirer (E.E): Connect for Creativity kapsamında düzenlediğimiz rezidans programı, farklı alanlarda ve ülkelerde çalışan ve farklı geçmişleri olan sanatçıları bir araya getirirken, bir yandan da aslında bu sanatçıların aslında ne kadar benzer yollardan geçip dünyanın içinde bulunduğu konumda hangi gerçeklerle yüzleştiği, hangi karmaşık problemler ile uğraştığı üzerine bir araştırma ve üretim sürecini öngörüyor. Sanatçıların içinde bulundukları toplumlar ve toplulukları sorgulamasına ve bu noktada yaratıcı platformlar ile toplulukların bu dönüşüm sürecinde kültürlerarası diyaloğu güçlendirecek rolüne dair bir manifesto üretebilmeyi amaçlıyor. Rezidans programı boyunca birlikte çalışacağımız sanatçılar, küratöryel yönlendirmenin yanı sıra araştırma ve üretim süreci boyunca çalışacakları platformun topluluğuna dahil olup bu süreci birebir deneyimleyecekler. Rezidans programı boyunca gerçekleştireceğimiz mentorluk görüşmeleri, saha ziyaretleri, kamusal etkinlikler ile sanatçıların çift yönlü öğrenme, beslenme ve üretim odağında bir süreç yaşamalarını amaçlıyoruz.
21. yüzyılda dünyanın ve toplumların karşılaştığı problemler ne kadar karmaşık hale gelirse, insanların birbirinden öğrenme, birbiriyle üretme ve ortak paydada buluşma ihtiyacı da o kadar artıyor. Bu da, tasarladığımız rezidans programını şekillendirirken bizim için en önemli öğrenimlerden biri oldu. Programın sonunda çıkacak işlerin de bu değerler ile paralel olmasını umuyoruz.
Dünyada hızla gelişen, Türkiye’de de her geçen gün önem kazanan “yaratıcı platform” kavramı nedir? Sizin bu projede, yaratıcı platformlarla çalışma motivasyonunuz neydi?
C.A.B: Birleşik Krallık’ta son 10 senede yaratıcı endüstriler diğer bir çok sektörü geride bırakarak çok hızlı bir büyüme gösterdi. Bugün yaratıcı endüstrilerin ekonomiye katkısı 100 milyar sterlinin üzerinde ve her sene ortalama %7’lik bir artışla büyüyor. Bu büyümenin arkasındaki en önemli etkenlerden biri yaratıcı platformlar olarak kabul ediliyor ve yapılan bir araştırmaya göre yaratıcı platformlar, bu platformlar bünyesinde bağımsız çalışan kişiler ve KOBİ’ler, Birleşik Krallık yaratıcı endüstri işgücünü domine ediyor.
Bu ekonomik büyümenin yanı sıra bu platformlar şehirlerin, toplumların ve toplulukların dönüştürülmesinde dikkat çeken bir rol üstlenmeye başladılar. En önemli özellikleri, farklı sektörlerden insanları bir araya getirerek disiplinlerarası ve uluslararası işbirliklerinin güçlenmesine olanak sağlamak.
British Council da bu alandaki büyümeyi fark ederek ve Birleşik Krallık’ın bilgi ve birikimden yararlanarak son 10 yılda Meksika’dan Kazakistan’a, Rusya’dan Güney Afrika’ya kadar 25 ülkede yerel iş ortakları ile birlikte çalışarak beceri gelişimi, politika reformu ve girişimci toplumları desteklemeye yönelik programlar geliştiriyor. Türkiye’de bu alandaki çalışmalarımıza beş sene önce başladık ve kültürlerarası diyalog programı için disiplinlerarası ve uluslararası etkinliği yüksek olan yaratıcı platformlar aracılığıyla aktivitelerimizi tasarladık.
Günümüzde özellikle iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma gibi alanlarda yaratıcı platformların rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Hangi özellikleriyle, bu konuların iletişimine nasıl bir katkı sunuyorlar?
E.E: Yaratıcı platformlar, mikro ölçekte içinde bulundukları toplumların, şehirlerin ve ülkelerin koşullarına ve ihtiyaçlarına bir cevap verirken, makro ölçekte ise küresel çapta iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma gibi alanlarda farklı rol oynayan içerik ve programlar geliştiriyorlar. Örneğin; ATÖLYE’nin 2016 yılında Zorlu Holding ile birlikte hayata geçirdiği sosyal inovasyon platformu imece, tam olarak bu ihtiyaçtan ortaya çıktı. Ayrıca son üç yıldır sosyal bilimlerden tasarıma, teknolojiden inovasyona birçok alanda geliştirdiğimiz ve yürüttüğümüz etkinlik ve programları da buna göre kurguluyoruz. Connect for Creativity projesindeki ortaklarımızdan Abdullah Gül Üniversitesi ile iki yıldır düzenlediğimiz Kentsel Sürdürülebilirlik Yaz Okulu, geçen sezon düzenlediğimiz Alternatiflerle Doğal Yaşam adlı konferansımız, Global Goals Jam adlı iki günlük Küresel Hedefler için düzenlenen global tasarım maratonumuz ve bu sezon yapacağımız Temiz Su Maratonu, Global Goals Jam, Türetim Paneli gibi etkinliklerimiz de bu alanda geliştirdiğimiz diğer içerikler. Dünyada da göç, iklim, sürdürülebilirlik, sosyal inovasyon gibi meselelere odaklanan yaratıcı platform örnekleri var. Bunun yanı sıra, başka alanlarda çalışan platformların da bu meselelere eğildiğini gözlemliyoruz.