#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Yeni Rapor: 2030 Yılında Elektrik Üretiminde Yenilenebilir Enerjinin Payı Yüzde 70’e Yükselebilir

SHURA, “Türkiye Elektrik Sistemine Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Entegrasyonu” raporunu açıkladı. Rapora göre, Türkiye 2030’da elektrik üretiminin %60 ila 70’ini yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılayabilir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimdeki payının artmasıyla bugün kömür santrallarının 20 GW’lık kurulu gücü 2030’da 5 GW’a kadar düşebilecek.

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin hazırladığı “Türkiye Elektrik Sistemine Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Entegrasyonu” raporu, düzenlenen çevrimiçi tanıtım etkinliğiyle açıklandı. Etkinlik kapsamında, SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü’nün moderatörlüğünü üstlendiği “Türkiye Elektrik Sisteminde Daha Fazla Yenilenebilir Enerji” paneli de gerçekleştirildi.

“Elektrik Sektörü Karbonsuzlaşarak Enerji Dönüşümüne Öncülük Etmeli”

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman, Türkiye’nin, taraf olduğu Paris Anlaşması çerçevesinde, 2053’e kadar net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmayı taahhüt ettiğini hatırlattı. Bunun Türkiye enerji ve iklim politikası için bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Hakman, “Elektrik sektörü diğer sektörlerden daha önce karbonsuzlaşarak enerji dönüşümüne öncülük etmeli. Bunun için ekonomi genelinde sera gazı emisyon azaltımlarını etkinleştirecek ve enerji dönüşümünde yeni bir strateji oluşturmaya yönelik politika ve eylem planları hazırlamak gerekiyor. Türkiye’de rüzgar ve güneş enerjisi üretiminin artırılmasına paralel olarak kömür kullanımının önemli ölçüde azaltılması, planlananın dışında herhangi bir ilave şebeke yatırımı olmaksızın gerçekleştirilebilir. Şu an Türkiye’nin mevcut şebeke gelişim planı, enerji dönüşümü için sağlam bir temel oluşturuyor” diye konuştu.

Raporda, elektrik sistemi dönüşümünün değişken yenilenebilir enerji kaynakları odaklı hızlandırılması ile Türkiye’nin iletim şebekesi üzerinde ortaya çıkabilecek potansiyel etkileri değerlendiriliyor. Şebekede planlanan yatırımların yapılması ve elektrik sisteminde esneklik seçeneklerinden azami faydalanılmasıyla daha fazla yenilenebilir enerji entegrasyonunun sağlanabileceği, fosil yakıtlı santralların üretimlerinin azalacağı ve daha iddialı enerji dönüşüm projelerinin hayata geçirilebileceği vurgulanıyor.

“Bütüncül Bir Bakış Açısı Kritik Öneme Sahip”

Raporun yazarları arasında yer alan, SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Araştırma Koordinatörü Hasan Aksoy, elektrifikasyonun da etkisiyle hızla artan elektrik talebinin karşılanabilmesi için öncelikle elektrik arzı ve şebeke altyapısının sistem güvenilirliğini ve esnekliğini öne çıkaracak şekilde planlanması gerektiğini ifade etti. Aksoy, şunları söyledi: “Uygulanacak politikaların ve stratejilerin, yeni rüzgar ve güneş enerjisi santral konumlarının ya da devreden çıkacak termik santralların belirlenmesinde elektrik şebekesinin güvenilirliğine ve esnekliğine azami katkı sağlayacak bütüncül bir bakış açısıyla belirlenmesi kritik öneme sahip.”

Değişken yenilenebilir enerji kaynaklarının artan oranlarda elektrik sistemine dahil edilmesi durumunda iletim sistemindeki etkileri inceleyen raporda üç senaryo ele alındı. “Mevcut Politikalar Senaryosu,” 2030 yılına kadar mevcut politikaların ve uygulamaların devam edeceği öngörüsüyle oluşturuldu. Senaryoya göre, 2030’da rüzgar ve güneşe dayalı kurulu gücü sırasıyla 17 gigavat (GW) ve 20 GW’a ulaşırken doğalgaz kurulu gücü ise yaklaşık 26 GW olarak kısmen sabit kalacak. Türkiye’de ilk kez inşa edilen Akkuyu nükleer güç santralının 1.200 megavatlık (MW) dört ünitesinin tamamının devreye alınacağı kabul ediliyor.

Kömür Azaltım Senaryosu

Rapordaki senaryolardan bir diğeri olan “Kömür Azaltım Senaryosu”nda ise Türkiye’de kömüre dayalı elektrik üretim kapasitesinin büyük bir bölümünün devre dışı kalması ve bu azalan arz miktarının yenilenebilir enerji kaynakları tarafından sağlanması halinde, rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücü en yüksek seviyelere çıkabildiği durum analiz ediliyor. Senaryoda halihazırdaki 20 GW kömür kurulu gücü 5 GW’a düşeceği ve bu açığın, rüzgar (33 GW), güneş (41 GW), hidroelektrik (32 GW), biyokütle (5 GW), jeotermal (4 GW) ve diğer enerji kaynakları tarafından kapatılabileceği öngörülüyor. Bu durumda, son birkaç yılda %36 ila %42 bandında gerçekleşen yenilenebilir enerji üretim payı, 2030’da %70 oranlarına, kabul edilebilen sistem etkileriyle ulaşabilecek.

Bu senaryonun hayata geçmesi için, 1 GW’lık pompaj depolamalı hidroelektrik santral, 600 MW batarya enerji depolama, talep tarafı katılımı, devreye girecek ve çıkacak santralların sistem odaklı yaklaşımla konumlandırılması, komşu ülkelerle elektrik iletim bağlantı kapasitelerinin kullanılması, mevcut esnek santralların sistemde tutulması gibi sisteme esneklik sağlayacak birçok seçenek değerlendiriliyor.

 Raporun son senaryosu “Hızlandırılmış Yenilenebilir Enerji Senaryosu”nda ve “Kömür Azaltım Senaryosu”nda, enerji verimliliği potansiyellerinin kullanılmasıyla “Mevcut Politikalar Senaryosu”na kıyasla 2030 yılında elektrik tüketiminin 40 TWh azaltılabileceği vurgulanıyor. Böylelikle maliyetli fosil yakıt ihtiyacı azaltılırken elektrik sisteminin karbonsuzlaşmasına katkı sağlanabilecek.

Mevcut şebeke yatırım planı ve bu çalışmada ele alınan esneklik çözümleri dikkate alındığında, 2030 yılında 33 GW’lık rüzgar enerjisi ve 41 GW’lık güneş enerjisi santralı Türkiye elektrik şebekesine entegre edilerek esneklik seçenekleri ve diğer üretim teknolojileri yardımıyla kömür santrallarının üretim payları yaklaşık %5’e düşebilir.

Sistem Maliyeti Megavat-Saat Başına Yaklaşık 5,5 Euro Azalabilir

 Çalışmada, ayrıca fayda-maliyet analiziyle senaryolar arasında kıyaslama yapıldı. Sistemin karbon maliyeti, Yük al/yük at ve üretim kesinti maliyetleri, piyasa takas fiyatı, ortalama yatırım ve işletme & bakım maliyetleri gibi değişkenler dikkate alındı. “Mevcut Politikalar Senaryosu”na kıyasla, “Kömür Azaltım Senaryosu”nda ortalama sistem maliyeti megavat-saat başına yaklaşık 5,5 euro daha fazla avantaj sağlıyor.

Raporda ayrıca, mevcut 400 kV (kilovolt) şebeke yatırım planına vurgu yapılarak bunun 2030’a kadar gerçekleştirilmesi halinde, yıllık yaklaşık 800 km yeni iletim hattı yatırımı gerektiği belirtiliyor. Yatırım planı, İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı üzerinden, Anadolu ile Trakya bölgesini birbirine bağlayan yeni iletim koridorlarını içeriyor. Ayrıca, Türkiye’nin kuzeydoğusu ile merkezdeki şebeke arasındaki bağlantıları güçlendirecek önemli şebeke yatırımlarını kapsıyor.

Yatırımlar, büyüyen ve değişen elektrik sisteminin temeli için kritik önem taşıyor. Sisteme daha fazla yenilenebilir enerji kaynağının entegre edilmesi durumunda, “Hızlandırılmış Yenilenebilir Enerji Senaryosu” ve “Kömür Azaltım Senaryosu”nda olduğu gibi ek olarak 154 kV şebeke yatırımına ihtiyaç duyulacak.

Komşu Ülkelerle Elektrik İletim Bağlantıları Güçlendirilmeli

Raporda, elektrik sistemine daha fazla yenilenebilir enerji entegrasyonu için, planlanan 400 ve 154 kV seviyesinde iletim şebekesi yatırımlarının hayata geçirilmesi kritik öneme sahip olduğuna dikkat çekiliyor. Buna ilave olarak santralların sistem odaklı yerleşimi, talep tarafı katılımı, batarya enerji depolama sistemleri, pompaj depolamalı hidroelektrik santralları, yenilenebilir kaynaklardan sıcak rezerv sağlanmasına vurgu yapılıyor. Diğer yandan şebeke esnekliği ve enerji arz güvenliği için Türkiye’nin komşularıyla enterkonneksiyon (elektrik iletim bağlantılarını) güçlendirmesi öneriliyor. Avrupa Elektrik Sistemi (ENTSO-E) ile birlikte Gürcistan ve Güneydoğu Bölgesi’ndeki enterkonneksiyon hatlarının net transfer kapasitelerinin artırılması, piyasa birleştirme ve dengesizlik netleştirme gibi mekanizmalarla desteklenmesi, şebeke esnekliğini ve güvenilirliğini önemli seviyede artırabilir. Ancak, enterkonneksiyon hatlar üzerindeki bu şebeke esnekliğinden en üst düzeyde faydalanabilmek için özellikle 400 kV seviyesinde ilave şebeke yatırımları gerekebilir.

Rapor lansmanın ardından düzenlenen panele konuşmacı olarak TÜREB Başkanı ve RHG ENERTÜRK Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Erden, ENERJİSA Üretim, Rüzgar Enerjisi Yatırımları Direktörü Ezgi Deniz Katmer ve Solar3GW Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Bahadır Turhan katıldı.

 

 

EkoIQ Editör