Yapılan analizlere göre %66 ihtimalle, 2033-2037 yılları arasındaki ortalama yıllık sıcaklık Sanayi Devrimi öncesine göre 1,5 derece fazla gerçekleşecek. Artışın 1,5 derecenin üzerine çıkma ihtimali ise %32. Ve %98 ihtimalle önümüzdeki beş yıldan en az biri veya tamamı kaydedilen en yüksek sıcaklık rekorunu kıracak.
YAZI: Elif Gökçe ŞAHİN, Gsahin@alumni.harvard.edu
Dünya Meteoroloji Kurumu (WMO) her yıl yayımladığı 10 yıllık İklim Raporu’nun yenisini (WMO Global Annual to Decadal Climate Update [Target years: 2023-2027]) Mayıs ayında yayımladı. Rapordaki öngörülere göre küresel sıcaklık; ısıyı tutan seragazı salımlarının artması ve doğal olarak oluşan El Nino etkileriyle önümüzdeki beş yıl içinde yeni rekorlar kıracak. Yeni bir El Nino dalgası önümüzdeki aylarda bekleniyor. Yapılan analizlere göre %66 ihtimalle, 2033-2037 yılları arasındaki ortalama yıllık sıcaklık Sanayi Devrimi öncesine göre 1,5 derece fazla gerçekleşecek. Artışın 1,5 derecenin üzerine çıkma ihtimali ise %32. Ve %98 ihtimalle önümüzdeki beş yıldan en az biri veya tamamı kaydedilen en yüksek sıcaklık rekorunu kıracak.
Raporda öne çıkan diğer bulgular şu şekilde:
- 2022 yılında ortalama sıcaklık artışı 1,15 dere-ceydi. Bunun nedeni soğutucu etkisi olan La Nina rüzgarlarıydı. Fakat bu durum Mart 2023’te bitti ve birkaç ay içinde sıcaklık etkisi yaratacak olan El Nino hava olayları bekleniyor. Bu da 2024 yılından itibaren küresel sıcaklık artışını etkileyecek.
- 2023-2027 yılları arasında ortalama yüzey ısı artışının 1,1 ila 1,8 dereceleri arasında değişmesi bekleniyor.
- Kuzey Kutbu’ndaki ısınma orantısız olarak fazla. 1991-2020 ortalamasına göre, bu bölgedeki sıcaklık anomalisi dünyanın geri kalanına göre üç kat
- 2023-2027 yılları arasında Mayıs-Eylül dönemi beklenen yağış miktarları incelendiğinde, Kuzey Avrupa, Alaska ve Sibirya bölgelerinde 1991-2020 ortalamasına göre artış beklenirken Amazon bölgesi ve Avustralya’da azalma bekleniyor.
Yeni Plastik Ekonomisi
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) Mayıs ayında “Musluğu Kapamak: Dünya Plastik Atık Kirliliğine Nasıl Son Verebilir ve Döngüsel bir Ekonomi Oluşturabilir?” (Turning off the Tap: How the World can end plastic pollution and create a circular economy) adlı bir rapor yayımladı. Raporda, plastik ekonomisinin olumsuz etkileri ile baş etmek için gerekli ekonomik modeller ve iş modelleri inceleniyor. “Yeni Plastik Ekonomisi” adıyla özetlenen çözüm önerileri tekrar kullanma, geridönüşüm, tekrar değerlendirmek ve çeşitlendirmek (reuse, recycle, reorient, diversify) başlıklarında detaylıca sunuluyor.
Plastik atıkların yarattığı kirliliğin yıllık 300 milyar ABD doları ile 1,5 trilyon ABD doları arasında çevre maliyeti olduğuna dair çeşitli araştırmalar mevcut. Yalnızca bir ülkede 2020-2030 yılları arasında plastik atıklar nedeniyle açılabilecek potansiyel davaların kurumlar nezdinde 20 milyar ABD doları seviyesinde olması öngörülüyor. Bu davaların sebebi, plastik atıkların plastik üretiminden kazanç elde eden plastik sanayisi ile atıkların yarattığı çevre kirliliğinden en fazla etkilenen yoksul halk gibi toplumun farklı kesimleri arasında yarattığı tansiyon.
Rapora göre, plastik kirliliğini sona erdirecek, toplumun tüm kesimlerine fayda sağlayacak ve aynı zamanda ekonomik olarak anlamlı çözümler mevcut. Yeni plastik ekonomisi için yaratılması gereken sistem değişikliğinin maliyeti 2040 yılına kadar yıllık 65 milyar ABD doları civarında. Bu rakam yıllık 113 milyar ABD doları olan ve günümüzde yaygınlaşmış plastik atık yönetiminin maliyetinden daha düşük. Bu değişim için zamanlama da çok önemli, zira beş yıllık bir gecikme plastik atığın 80 milyon ton daha artmasına neden olabilir. 2040 yılına kadar oluşturulacak yeni plastik ekonomisi:
- Plastik kirliliğini %80 oranında azaltır.
- Tek kullanımlık plastik kullanımını %50 azaltır.
- 700 bin ek istihdam, kayıt dışı ekonomide çalışan milyonlarca insan için daha iyi yaşam şartları, kamu ve özel sektörde yaklaşık 1,3 trilyon ABD doları tasarruf sağlar.
- Plastik kirliliğinin %80 oranında azalması ile insan sağlığı ve çevrenin iyileşmesi; 0,5 0,5 Gt CO2 eşdeğeri seragazı salımından kaçınılır. 2021-2040 yılları arasında yaklaşık 3,3 trilyon ABD doları seviyesinde sosyal ve çevresel tasarruf sağlanır.
Avrupa’da Sıcaklık Rekorları Kırılıyor
Avrupa Komisyonu her yıl yayımlanan Avrupa’nın İklim Durumu raporunun altıncısı olan 2022 sayısını (The European State of the Climate 2022) Nisan ayında yayımladı. Rapor; küresel ölçekte ve Avrupa özelinde çeşitli çevresel konulardaki 2022 yılı içindeki gelişmeleri bölge bölge özetliyor. Öne çıkan birkaç başlığı özetleyelim:
Küresel Ölçekte Isınma:
- Son sekiz yılda küresel ölçekte rekor kıran sıcaklıklar gerçekleşti.
- En yaygın veri setlerine bakıldığında, 2022 yılı sıcaklıkların kaydedilmeye başladığı yıldan bu yana en sıcak beşinci ya da altıncı yıldı.
- 2022 yılı aynı zamanda, Batı Avrupa, Kuzeybatı Afrika ve diğer bazı bölgeler için en sıcak yıl rekorunu kırdı.
- La Nina etkisiyle, Tropik Pasifik bölgesi sıcaklığı ortalamanın oldukça altındaydı.
Küresel Ölçekte Seragazı Salımları:
- Yıllık ortalama karbon ve metan gazı yoğunlukları 2021 yılından daha yüksek gerçekleşti.
- Atmosferdeki küresel yıllık ortalama karbon miktarı 416,7 ppm, metan miktarı ise 1894 ppb seviyesinde ölçülerek rekor kırdı.
- Yıl içinde karbon miktarı 2 ppm, metan miktarı ise 12 ppb seviyesinde arttı.
Avrupa’da Isınma:
- Avrupa 2022 yılında ortalamanın 0,9 derece üstü ile kaydedilen en yüksek ikinci sıcak yılını yaşadı.
- Yaz mevsimi ortalamanın 1,4 derece üstünde gerçekleşti.
- Tüm yıl, en yüksek ortalama üstü sıcaklık artışları Kuzeydoğu İskandinavya ve Kuzeybatı Akdeniz’e komşu olan bölgelerde gerçekleşti.
- Uzun süredir artış eğilimi gösteren Avrupa’nın karasal bölgelerindeki yüzey sıcaklıkları artmaya devam ediyor.
Avrupa’da Yağışlar:
- Avrupa ortalamada genel olarak daha kuru bir yıl geçirdi. Özellikle bahar ve yaz mevsiminde kuraklıklar daha da arttı; kuraklıklar yangınları tetikledi.
- Mayıs ayında ortalamanın altında, Eylül’de ise ortalamanın üstünde yağış gerçekleşti.
- Kış mevsimini genel olarak Kuzey ve Doğu Avrupa daha nemli geçirdi. Güneybatı Avrupa ise ortalamadan daha kuru bir kış geçirdi.
- En kuru yaz Almanya, İspanya ve Birleşik Krallık’ta gerçekleşti.