Herkes merakla Yeni Zelanda’yı izliyor: Acaba ekonomik büyümeyi değil, halkın dirliğini hedef alan bütçe yaklaşımı, halkın yaşam kalitesinde gerçekten bir iyileşmeye yol açacak mı?
YAZI: Sibel BÜLAY, [email protected]
Yıllardır ülkelerin gelişmişliği gayri safi milli hasıla (GSMH) ile ölçülüyor. Sorun şu: GSMH ve diğer ekonomik göstergeler kalkınmadaki, gelir dağılımındaki eşitsizliği maskeliyor. Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, 2019 Dünya Ekonomik Forumu toplantısında yaptığı konuşmada devletlerin sadece ekonomik gelişmeyle değil, toplumsal dirlik ile de ilgilenmeleri gerektiğini anlattı. Ardern, amacının hükümetlerin empati ve şefkat ile yönetebileceğini göstermek olduğunu vurguladı.
GSMH ölçeğine göre Yeni Zelanda’nın ekonomisi 32 çeyrektir büyüyor. İşsizlik oranı %4. IMF Yeni Zelanda’nın 2019 ekonomik büyüme oranını %2,5 olarak belirledi; 2020’de ise bu oranın %2,9 olacağı öngörülüyor.
Ekonominin bu kadar güçlü olmasına karşın Başbakan Ardern’in hükümeti, ekonomik başarının Yeni Zelanda halkına eşit bir şekilde yansımadığını belirlemiş. Örneğin Yeni Zelanda’da ev sahipliği son 60 yılın en düşük seviyesinde. İntihar olaylarında, özellikle gençler arasında, artış var. Sosyal yardıma, özellikle beslenme yardımına ihtiyacı olanların sayısı artıyor.
Ardern bu sorunların ekonomik büyümeye odaklanarak çözülemediğine inanıyor ve bu nedenle 2019-2020 bütçesi yeni bir yaklaşım ile hazırlandı. Hedef ekonomik büyüme değil, halkın yaşam kalitesinin iyileştirilmesi. 30 Mayıs 2019’da Yeni Zelanda dünyanın ilk “Dirlik Bütçesi”ni halka açıkladı. Bütçenin giriş bölümündeki yazısında Başbakan Ardern, “Evet ekonomik büyüme önemli fakat tek başına yaşam kalitemizin iyileşmesini sağlamıyor” diyor.
Finans Bakanı Grant Robertson da konuyla ilgili şunları söylüyor: “Hükümet olarak başarımız kısa dönem ekonomik kalkınma göstergeleriyle ölçülmemeli. Amacımız halkımızın yaşam kalitesini artırmak. Hükümetimizin gerçek başarısının göstergeleri halkımızın dirliği, çevre sağlığı olacak.”
Hükümetin 5 Dirlik Hedefi:
-Akıl Sağlığı
-Akıl sağlığı hizmetlerinin artırılması
-Bağımlılık tedavileri
-İntiharı önlemeye yönelik programlar
-Gençlerin akıl sağlığına yönelik hizmetler
-Evsizlere barınma hizmeti
Çocukların Dirliği
-Çocuk yoksulluğunu azaltmak (Selçuk Şirin’in “Çocuk yoksulluğu yetişkin yoksulluğuna benzemez!” yazısına göre: Aşırı sefalet içinde yetişen çocuk, yoksulluk boyunduruğunu bir ömür taşımakla kalmıyor, o yoksulluğu kendi çocuklarına miras bırakıyor.)
-Aile içi ve cinsel şiddete karşı hizmetlerin artırılması
-Okullara maddi yardımı artırarak okulların ebeveynlerden para istemesini engellemek, böylece ailelerin üzerindeki maddi baskıyı azaltmak
-Gelirlerin artırılması
Yerli Halka (Maori ve Pasifika Halkları) Destek
-Eğitim ve istihdam olanaklarının artırılması ile gelir düzeylerinin artması
-Yerli halkın yaşam kalitesinin iyileştirilmesi; beyazların yaşam kalitesi düzeyine ulaşması
-Gençlere istihdam
-Sağlık ve sosyal programlara daha fazla yatırım
Ekonomiyi Yeniden Yapılandırma
-Girişimcilere maddi desteğin artırılması
-Meslek eğitiminin geliştirilmesi
-Dijital inovasyona destek
-Sürdürülebilir ve düşük karbona dayalı ekonomiye geçiş
-İklim değişikliği ile mücadele
-Sürdürülebilir arazi kullanımı
-Su havzalarında su kalitesinin korunması
Yeni Zelanda’ya Yatırım
-Sağlık sistemine, hastanelere
-Eğitim ve okul altyapılarına
-KiwiRail Tren sistemine yatırım
Bütçenin dirlik üzerindeki etkileri 61 gösterge ile değerlendirilecek. Bunlardan bazıları ise şöyle:
-Ev sahipliği oranları
-Hükümete olan güven
-Polise olan güven
-Yerli halka karşı uygulanan ayrımcılık
-Toprak erozyonu
-Karbon emisyonları
-Araştırma ve geliştirmeye ayrılan harcamalar
Bu göstergeler hükümet tarafından yakından izlenecek ve önemli konulara ışık tutacak. Örneğin GSMH sürdürülebilir kalkınmanın hedeflendiği bir dünyada geçerli bir gösterge olabilir mi? Dirlik odaklı bütçe, sosyal sorunların çözümünde etkin oluyor mu? Eşit gelir dağılımının sağlanması için hükümet ve iş dünyasının rolü ne olmalı?
Ardern, Dünya Ekonomik Forumu toplantısında “Bize oy veren insanların yaşantısına etkin bir biçimde dokunmanın; yaşamlarını gerçekten iyileştirmenin yolu dirlik bütçesidir. Bu, ideolojiden kaynaklanan bir yaklaşım değil. Aksine, halkın devlet kurumlarına olan güvenini artırmanın yolu, dünyanın neresinde olursa olsun” dedi.
Yeni Zelanda’nın muhalefet partisi olan Ulusal Parti, Ardern hükümetinin yaklaşımının ekonomiyi olumsuz etkileyeceğini düşünüyor. Hükümetin görevinin ekonomiyi kollamak olduğunu, halkın mutluluğu ile uğraşmanın anlamsız olduğunu ileri sürüyorlar.
Bütçenin Yeni Zelanda halkının değerlerinden kopuk olduğunu iddia ediyorlar. Ulusal Parti’nin finans sözcüsü Amy Adams: “Bu bütçeye bakılırsa yeni bir arkadaş edinmek acil servisten daha değerli. Veya komşularınla iyi geçinmek şeker hastalığına yakalanmamaktan daha değerli. Yani çok saçma” diyor.
Ardern’in buna cevabı ise “Politikanın temelinde önceliklendirme yatıyor. Elinde kısıtlı bir para var ve bununla ekonomiyi büyüteceksin, istihdam yaratacaksın. Ve hem halkın hem çevrenin sağlığını, dirliğini koruyacaksın. Biz devlet harcamalarının amacı halkın sağlığını, mutluluğunu sağlamak olduğuna inanıyor; ülkenin gelişmesinin bunlarla ölçülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Zenginlik veya ekonomik büyümeyle değil. GSMH’nin artışı tek başına yaşam kalitesinin artmasını sağlamıyor. Eşitsizliği ortadan kaldırmıyor. Bu nedenle bütçemize farklı bir anlayış getirdik, farklı göstergeler seçtik” oldu.
Herkes merakla Yeni Zelanda’yı izliyor: Acaba ekonomik büyümeyi değil, halkın dirliğini hedef alan bu bütçe yaklaşımı, halkın yaşam kalitesinde gerçekten bir iyileşmeye yol açacak mı?
Gayri Safi Milli Mutluluk Endeksi
Ekonomik göstergelerin yetersiz olduğunu düşünen ilk ülke Yeni Zelanda değil. 1972’de Bhutan’ın 4. Kralı Jigme Singye Wangchuck, “Gayri Safi Milli Mutluluk”un, “Gayri Safi Milli Hasıla”dan çok daha önemli olduğunu söylemişti. Bunun üzerine “Gayri Safi Milli Mutluluk Endeksi” geliştirildi ve Bhutan’da halkın durumu GSMH yerine bu endeksle değerlendiriliyor. Birleşmiş Milletler de 1 Nisan 2012’den itibaren her yıl “Dünya Mutluluk Raporu”nu yayınlamaya başladı.