#ekoIQ Ekonomi “Yenilenebilir Enerji Yatırımları ile 12 Milyar Dolar Sınırda Karbon Vergisi Bertaraf Edilebilir”
Ekonomi

“Yenilenebilir Enerji Yatırımları ile 12 Milyar Dolar Sınırda Karbon Vergisi Bertaraf Edilebilir”

Yenilenebilir Enerji

Bir yıl sonra çimento, demir-çelik, alüminyum sektörlerinde uygulanmaya başlayacak Sınırda Karbon Vergisi’ne dikkat çeken GENSED Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir, GES ve RES yatırımlarında sanayiciye öncelik verilmesi gerektiğini söyledi. Özdemir, Avrupa Birliği ülkelerine olan ihracatımızda oluşacak ortalama 12 milyar dolar ve üzeri Sınırda Karbon Vergisi’nin yenilenebilir enerji yatırımları ile bertaraf edilebileceğini dile getirdi. 

Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED) Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Murat Özdemir, Türkiye’nin ortalama 220 milyar dolarlık ihracatının yaklaşık 120 milyar dolarının Avrupa Birliği ülkelerine yapıldığını, bunun da sanayicimize ve beraberinde ülke ekonomisine 12 milyar dolarlık ek bir vergi yükü getireceğini ifade etti.

Özdemir, “İklim değişikliği ile mücadele ve yeşil dönüşüm kapsamında Türkiye’nin de taraf olduğu Paris Anlaşması ile birlikte hayatımıza giren Sınırda Karbon Vergisi, kapımıza geldi. 1 Ekim’de uygulamaya dair ölçümler yapılmaya başlandı. Bunlar üç aylık periyotlar halinde raporlanacak ve 1 Ocak 2025’ten itibaren özellikle ilk etapta çimento, demir çelik, alüminyum ve elektrik gibi sektörlerde vergilendirme başlayacak” dedi.

“Sanayide Karbon Salımını Etkileyen En Önemli Faktör Elektrik Tüketimi”

Türkiye’nin elektrik ihraç etmediğini ancak vergilendirmeye tabi olacak üç sektörde elektrik tüketiminin çok fazla olduğuna dikkat çeken Özdemir, “Sanayide bu tip sektörlerde karbon salımını etkileyen en önemli faktör elektrik tüketimidir. Bacalı sanayinin haricinde %60-70’ten fazlası elektrik tüketiminden kaynaklanıyor. Fabrikalar fosil yakıtlı bir elektrik kaynağından elektriğini karşılıyorsa bu karbon salımına sebep oluyor” şeklinde konuştu.

Sanayicilerin karbon salımını azaltmak için güneş veya rüzgar enerjisi yatırımı yapmak istediğine dikkat çeken Özdemirşunları söyledi: “Bununla ilgili başarılı bir mevzuatımız var. Türkiye’nin herhangi bir yerinde rüzgar veya güneşten enerji üretip Türkiye’nin herhangi bir yerinde tüketiminize mahsup edebiliyorsunuz. Koşulsuz mahsuplaşma dediğimiz bu başarılı uygulama ile birlikte 5-6 adeti bulan tüketim tesisinizi konsolide edebiliyorsunuz. Ancak kapasite sorunumuz var. TEİAŞ da bağlantı noktası farklı olan yerlerde kapasiteleri doldurduğunu ifade ediyor. Sanayicilere ve diğer projelere verilen kapasiteler sonucunda mevcut durumda kapasite kalmadığını bildiriliyor. Önümüzde bir de depolamalı GES ve RES projeleri var. Biz bu noktada hükümetimizin önceliği sanayicilere vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Tekrar vurgulamak isterim ki ölçümlerin başlaması ile birlikte sanayicimiz bir yıl gibi kısa bir sürede karbon vergisi ile karşı karşıya kalacak. Depolamalı GES ve RES projelerinde imar ve ruhsat süreçlerinden dolayı bir buçuk yıldan önce geliştirilemiyor. Bu konu ile ilgili pozitif ayrımcılık bekliyoruz.”

“GES ve RES Yatırımları ile Cari Açığın Önemli Bir Kısmı Kontrol Altına Alınabilir”

Geçtiğimiz ay içerisinde Dünya Bankası’na Çatı GES uygulamaları için 85 milyon dolarlık bir fon sağlandığını ve Ekim ayında Maliye Bakanlığı’nın uygulama detaylarının açıklanmasını beklediklerini söyleyen Özdemir, “Maliye ve Hazine Bakanımız Mehmet Şimşek’in de belirttiği gibi önümüzdeki 10 yıl içerisinde yapacağımız yenilenebilir enerji yatırımlarını, üç yıla sığdırabilirsek cari açığın önemli bir kısmını kontrol altına almış olacağız. Bu konuda en büyük problemlerin finansman kaynağı ve kapasite olduğunu söyleyebiliriz. Biz de sektör olarak dört gözle bakanımızın açıklamasının ardından gelecek olan yeni kampanyaları ve önceliklerle birlikte yeni girişimleri bekliyoruz” dedi.

OSB’lerde elektriğin en az %10’unun yenilenebilir enerjiden karşılanacak olmasına da değinen Özdemir, “OSB’lerde bu oranın %25 olmasını çok istememizle birlikte ilk etapta başlaması bile bizim için çok önemli. %10’un sadece başlangıç olduğunu düşünüyor ve sanayicinin doğru yapılanma ile bu oranı yakın vadede %20-25’lere yükselteceğine inanıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

About Post Author