#ekoIQ İklim Yeşil Bir Anadolu Kaplanı ya da Atığın Suyunu Sıkmak
İklim

Yeşil Bir Anadolu Kaplanı ya da Atığın Suyunu Sıkmak

“Portakalın suyunu sıkmak” isminde bir işletme kitabını karıştırmıştım bir zamanlar. Yapılan bir işten maksimum verim almanın yollarını anlatıyordu sanırım. “Yap-işlet devret” modeliyle kurulan ve Malatya’da yaklaşık 40 bin konutun elektrik ihtiyacını karşılayacak bir atık işleme ve enerji tesisi kuran Mimsan Grup için de, “atığın suyunu çıkarıyorlar” diyebiliriz. Altı farklı yöntemle atıklardan maksimum elektrik ve ısı enerjisi, gübre ve yeniden kazanılmış materyal çıkarmayı başaran şirketin CEO’su Hacı Ahmet İlhan, bu kapsamda bir tesisin hem Türkiye’de hem de dünyada ilk olduğunu belirtiyor.

YAZI: Barış DOĞRU

Bir ara, sanırım 1980’li yıllarda çok moda bir terim vardı, bilmiyorum şimdi ne kadar revaçta: Anadolu Kaplanları. Gaziantep, Denizli, Kayse­ri, Konya başta olmak üzere Anadolu’nun birçok ilinde, özellikle ithal ikamecilik sonrası ekonomik dönemde, dünyaya açılma sürecinde önemli atı­lımlar yapan irili ufaklı ve yenilikçi birçok firmayı anlatmak için sıkı sıkıya benimsenmişti bu terim. Bu illere gittiğinizde, gerçekten de dünyanın hiç aklınıza gelmeyecek yerlerine, hiç aklınıza gel­meyecek ürünlerin ihracatını yapan sanayi firma­ları ile karşılaşıyordunuz.

Geçtiğimiz günlerde bunlardan bir yenisiyle ta­nıştım. Bu seferki asıl olarak bir kazan üreticisi olan Mimsan, 35 yıl önce Malatya’da kurulmuş. 600 çalışanının 77’si üniversite mezunu, 40’ı ise mühendis olan Mimsan’ın kalorifer kazanı üreti­miyle başlayan teknoloji yolculuğu, “Daha yüksek basınçlısını, daha büyüğünü yapalım” diye diye büyümüş. Ve sonunda kendisini sadece bir kazan üreticisi olarak değil bir teknoloji firması olarak konumlandırmaya başlamış. Zaten bizim ziyaret edip yerinde gördüğümüz de, tüm Malatya’nın atığını değerlendirecek kapasitede ve kompleks­likte bir geridönüşüm tesisi.

Mimsan Grup CEO’su Hacı Ahmet İlhan, tam olarak devreye girdiğinde 18 MW güce sahip olacak santralın “5+1” niteliğiyle dünyada bir ilk niteliği taşıdığını belirtiyor. Peki nedir bu “5+1” formülü ve neden dünyada bir ilk? “5+1”, termal gazlaştırma, biyogaz, çöp gaz ve atık ısı (sera ve konut ısıtması) yöntemlerinin tümünün birden kullanılmasını ve enerji üretiminin maksimize edilmesini ifade ediyor. Ahmet Bey esprili üslubuyla şöyle diyor: “Bu yön­temlerin hiçbirini elbette biz icat et­medik. Ama hepsini belirli bir düzen­le, arka arkaya uygulayan ve atıktan bu kadar yüksek oranda faydalanmayı becerebilen tesisi, hem ülkemizde, hem de dünyada ilk bizim kurduğu­muz söyleyebilirim.”

Deyim yerindeyse atığın her damla­sından faydalanma anlamına geliyor bu. Tabii her zamanki gibi iş ilk önce ayrıştırma ve tekrar kullanılabilecek materyallerin atıktan çekip alınmasıy­la başlıyor. Sonrasını Ahmet Bey’den dinlemeye devam edelim: “Yakma en eski ve temiz bertaraf yöntemi olmak­la beraber, sadece kalori ihtiva eden nem oranı düşük, atmosfere zararlı madde salımına sebebiyet vermeye­cek materyaller için doğru bir yön­temdir. Bu yöntem ile açığa çıkan ısı enerjisi, yüksek basınçlı buhara dönüştürülüp, buhar türbini marife­ti ile elektrik üretilir. Yanma sonucu oluşan kül ise çimento fabrikalarında hammadde olarak değerlendirilecek.”

Adım Adım Atık İşleme

“Yap-işlet devret” modeliyle kurulan ve Malatya’da yaklaşık 40 bin konu­tun elektrik ihtiyacını karşılayacak santralda kullanılan bir başka yön­tem de, termal gazlaştırma yöntemi. İlhan, bu yöntem konusunda da şun­ları söylüyor: “Şehir atıkları içerisinde kısmen, atmosfere zararlı madde sa­lımına sebebiyet verecek materyaller bulunabiliyor. Bu materyaller için, en çevreci bertaraf yöntemi, termal gazlaştırma yöntemidir. Katı madde­ler içerisinde bulunan hidrokarbon molekülleri, yüksek ısıda çalışan re­aktörlerde gaz fazına (syngas) geçer. Syngas’ın yakılması ile açığa çıkan termik enerji ile yüksek basınçlı bu­har üretilip, buhar türbini marifeti ile elektrik üretilir. Hidrokarbon mole­küllerinden arındırılmış katı madde­ler, (çar) başta yol ve asfalt için ni­telikli dolgu malzemesi olmak üzere farklı alanlarda değerlendirilecek.”

Ahmet Bey, santralda uygulanan bi­yogaz yöntemi ile ilgili de şu bilgileri veriyor: “Çöp içerisinde bulunan saf organik materyaller, hidrokarbon ih­tiva etmekle beraber, aynı zamanda, yanmayı olumsuz etkileyen nem ta­şırlar. Bu materyal için en doğru yön­tem, çürütme havuzlarında (digester) biyolojik fermantasyon yolu ile biyo­gazın açığa çıkarılmasıdır. Elde edi­len biyogaz, gaz motorları marifeti ile elektriğe dönüşür. Fermente edilmiş organik materyal (kompost) Malatya Belediyesi Park ve Bahçeler Müdür­ lüğü tarafından peyzaj hammaddesi olarak kullanılacak.”

Metandan da Elektrik Üretiliyor

Santralda kullanılan dördüncü enerji üretimi yöntemi ise çöp gazı. Ayrıştır­ma prosesi ile saf organik materyaller ve yanabilecek katı maddeler büyük oranda ayrıştırılıyor; geriye kalan, zararsız, tanımsız (inört) materyaller ise düzenli depolama sahasına trans­fer ediliyor. “Ne var ki, bu materyalin içerisinde de hidrokarbon molekül­leri bulunuyor” diyor Ahmet Bey: “Düzenli depolama sahasında, bu materyallerin gaz ve su sızdırmazlığı sağlanarak, oluşan çöp gaz (metan), gaz motorları marifeti ile elektriğe dönüşüyor.” Bu sayede enerji üreti­minin yanı sıra en tehlikeli seragaz­larından biri olan metanın atmosfere salınmaması da sağlanıyor.

Malatya’daki tesiste kullanılan beşin­ci enerji üretimi yöntemi ise atık ısı kazanımı ve bununla konut ve sera ısıtması yapılması. İlhan, bu konuda da şunları söylüyor: “Diğer dört pro­ses esnasında oluşan muhtelif ısıların atmosfere atılma yerine enerjiye dö­nüştürülmesi ve kazanılması adına, oluşan ısı ile konut ve sera ısıtılması planlanıyor.” Malatya Belediyesi’nin peyzaj düzenlemelerinde kullanacağı çiçeklerin bir bölümü, bu teknoloji ile ısıtılacak serada yetiştirilecek.

İlhan, ilk etapta santrala yakın bir ko­numda bulunan 3.000 kişilik öğrenci yurdunun ısıtma ve sıcak su ihtiyacı­nı santraldaki atık ısı ile karşılamayı hedeflediklerini de belirtiyor. İşte bu da 5’in üzerine eklenen +1. Batılı ül­kelerin birçoğunun şehir ısıtmasında, enerji santrallarının atık ısılarından yararlandığını belirten İlhan, “New York’un ısıtmasının %55’i, enerji santrallarının atık ısılarından sağlanı­yor. Almanya’da birçok kentin ısıtma­sı da böyle yapılıyor” diyor.

Daha Değerlendirecek Çok Atık Var

Biyokütle yakmada Türkiye’nin top­lam kurulu gücü 50 MW düzeyinde bulunuyor. Yakma dışındaki biyoküt­le tesisleri de değerlendirmeye katıl­dığında bu rakam 500 MW’ye yakla­şıyor. Hacı Ahmet İlhan, Türkiye’nin kapasitesinin bunun en az 10 katı ol­duğunu belirtiyor.

Biyokütleden enerji üretimi şu anda devlet tarafından YEKDEM (Yenile­nebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması) kapsamında, özel bir fiyat stratejisiyle destekleniyor. Mev­cut destekleme programı, biyokütle yatırımcılarının MW başına 133 do­lar gelir elde etmesini sağlıyor. Yerli ekipman teşviki kapsamında, kazan grubu için MW başına 8 dolar destek de veriliyor. Her bir ekipmanın yerli firmalardan tedarik edilmesi ile top­lam destek 165 dolara kadar çıkabili­yor. Bu teşvik uygulaması atıklardan enerji üreten santralları çok kârlı yatı­rım haline getiriyor.

Destekleme programı 2020 yılında sona erecek. 2020 sonrasında izlene­cek strateji henüz belirlenmiş değil. Ahmet Bey, söz konusu yenilenebi­lir enerji teşviki (YEKDEM) meka­nizmasına şehir çöplerinin de dahil edilmiş olduğunu belirterek, “Bu ca­zip yatırım fırsatından yararlanmak isteyenlerin ellerini çabuk tutmaları gerekiyor” diyor.

Malatya’da Anadolu kaplanları şans bulduklarında neler yapabilecek­lerini görmenin yanı sıra, başımı­zı kömürden kaldırdığımızda hem enerji üretmek hem de atıklarımızı değerlendirmek için ne kadar çok fırsat olduğunu görmüş oldum. Ama her işin başı vizyoner, meraklı, doğ­ru işler yapmak isteyen yöneticiler, girişimciler. Mimsan’da bu fazlasıyla var. Belli ki daha gidecek çok yolla­rı var ama yeşil bir Anadolu Kaplanı olma yolundalar. Gerçek Anadolu Kaplanları’nın doğadaki soyunu yıl­lar önce tükettik. Yeşil Anadolu kap­lanlarının gelecekleri uzun, yolları açık olsun…

About Post Author