Yeşil şirketlerin 5 temel hatası

Çevreci olmak gerçekten de iyi ve kârlı bir iş haline geliyor. Çevre yönetimi şirketinizin markası, çalışanların motivasyonu açısından iyidir, şirket kârının artmasına da faydası vardır çünkü tüketiciler çevreci ürünler için fazladan bir para öderler. Ancak birçok şirket detaylara ve stratejiye fazla dikkat etmeden, büyük resmin bütününü gözden kaçırarak, hızlı bir şekilde, alelacele “çevreci olmak” istiyor. Bu da bariz bir biçimde sırıtıyor. İşte çevreci olmak isteyen şirketlerin yaptıkları beş temel hata.

1-“ÇOK PAHALI”
Çevreci girişimlerin maliyetli bir şey olduğunu düşünmeyin. Yeşil, tasarruf anlamına da gelir!
Birçok şirket çevreci politikalar uygulamak konusunda çekingen davranır çünkü çevreci olmanın diğer alternatiflere kıyasla daha maliyetli olacağını düşünürler. Bazı durumlarda bu doğru iken (mesela yenilenebilir enerji için), çevre duyarlılığına özen gösterilerek alınan kararların aslında şirketinizin tasarruf yapmasına katkısı olacağını gösteren çok sayıda örnek vardır. Mesela şirkette kâğıt kullanımını düşürmek, şirketin operasyonları esnasında ve üretim sürecinde yeniden kullanıIan/geri dönüşümlü materyallerin kullanılması, çevreci uygulamalar için getirilen bazı vergi muafiyetlerinden faydalanmak, çalışanların işe gelip gitmesi esnasında çevreye duyarlı uygulamalar (mesela çalışanlardan bir-kaçının bir arabayı ortak kullanması, toplu taşıma sisteminden faydalanmak ya da evden çalışmak.) “Sürdürülebilirlik” sonuçta kaynakların daha verimli kullanılmasıdır ve israfın azaltılması sadece dünya için değil sizin şirketiniz açısından da iyi bir şeydir. Bu işi uygun bir biçimde yapabiliyorsanız, şirketiniz gayet bü-yük miktarlarda tasarruf da edebilir.

2-“MÜŞTERİLER ANLAMAZ”
Müşterilerin palavraları fark etmeyeceğini sanmayın. Onlar düşündüğünüzden daha zeki ve örgütlü!
“Çevreci olmaya çalışan” şirketlerde en rahatsız edici şey çoğunlukla, müşterilerin düşünme yeteneklerinin küçümsenmesi ve şirketin saçmalıklarının ya da sıktığı palavraların farkına varmayacaklarının sanılmasıdır. Ürününüzün yeşil renkte bir pakette satılıyor olması ya da pa-ketin üzerinde “ekolojik” ya da “organik” gibi ibarelerin kullanılması sizin çevreye duyarlı olduğunuz anlamına gelmez ve müşteriler de bunu çok iyi bilir. Müşterilerin etiketleri okuduğunu, kullanılan materyaller hakkında soruIar sorduğunu, internette sizin ürününüzIe rakip fir-maların ürünlerini kıyasladığını unutmayın. Gerçekten çevre sorumluluğu ile ilgili diyecek ciddi hiçbir lafınız yoksa kendinizi çevreci bir şirket gibi göstermek için hiç uğraşmayın.

3-“AMBALAJLA KANDIRIRIM”
Sadece “organik” kelimesinin ve/veya yaprak logosunun işinize yarayacağını sanmayın!
Madde ikiye bakın. Sembolik “çevreci” hareketler artık bir işe yaramıyor. Çevrecilik misyonuna sahip her şirket sahtesinden, gerçekten bu misyonu yüklenenine kadar hepsi bugünlerde ne kadar öyle olduklarını göstermek için yeşil bir yaprak logosu ya da sade ambalajlar kullanıyor. Bu içi boş sembolizm o kadar çok kullanılıyor ki saçma ve anlamsız hale geliyor. Bir şirket açısından alınabilecek daha iyi bir karar şu olabilir: Özgün bir marka ile şirketin farkını ortaya koyun; müşterilerinize kullandığınız etiketler, ambalajlar ve stratejik pazarlama teknikleri ile misyonunuzu ve çevreci kimliliğinizi, referanslarınızı anlatmak için biraz zaman harcayın. Bu işi doğru yapan şirketlere en iyi örnek Method’dur. Keyifli, canlı renklerle dolu bu ev temizlikleri ürünü markası hem stili hem de çevre-dostu kimliği ile müşterilerin zihnine kazındı hiçbir zaman yeşil yaprak logosu ya da sade ambalajlar gibi klişeleri kullanmadan

4-“BİLEN BİLİR”
Bilen bilmez. Bildirmeniz gerekir. Tabii doğru ve düzgün yöntemlerle! Ama sakın müşterilerinizin zamanını sınırsız, dikkatlerini de mükemmel sanmayın!

Yukarıda sayılan örneklerin tam zıddı bir durum müşterilerinizin, şirketinizin sunduğu çevre dostu ürünleri arayıp bulması ve onları anlaması için sarf edecekleri süre ve enerjiyi abartmaktır. Madde 2’de belirttiğim gibi, müşterileriniz aptal değildir, onların da yaşadıkları bir hayatları var ve şirketinizin karbon ayak izlerini sürmek ve ürünlerinizin kullanım ömrünü analiz etmek için harcayacakları ne saatleri ne de enerjileri var. Eğer etkin bir şekilde şirketinizin gerçekten çevreci olan girişim ve faaliyetlerini pazarlamaz ve AÇIKLAMAZSANIZ kimsenin bunlardan haberi olmayacaktır. Şirketiniz doğru şeyi yapıyor diye insanların doğal olarak bunun farkında olacağını sanmayın. Müşterilerinize bunları anlatmalı ve çevreci faaliyetlerinizi pazarlamaksınız (dikkatli ve saygılı bir biçimde elbette).

5-“%100 YEŞİL OLMAYI BEKLİYORUM”
Her şeyi yüzde 100 çevreci ve kusursuzca yapmadığınız sürece şirketinizin yeşil uygulamalarına dikkat çekmenin bir anlamı olmadığını düşünmeyin. Yeşil olmak, aynı zamanda bir süreçtir!
Şirketlerin kendilerini “çevreci” göstermeye çalışmalarına karşı tüketicilerin gösterdikleri tepkilerin artması nedeniyle piyasada daha sıklıkla yapılan bir hata var. Gerçekten çevreci ürünIere sahip, üretim faaIiyetIerini sorumlulukla yürüten şirketlerin birçoğu “sahte çevreci” olarak görünmemek için insanların dikkatini yaptıkları işlere çekmekten çekiniyorlar. Bu şirketlerin anlaması gereken şey şu: Çevreci kimliğinizle müşteri kazanmaktan elde edeceğiniz fayda, bir iki kişinin internette size “sahte çevreci” diyerek yaratacağı riskten daha önemIidir.
Artık isteyen herkes internette istediği her şeyi yazabildiği için, geçmişte yaşadıkları bir şeylere kızmış ya da yapacak daha başka bir işi olmadığından şirketinize saldırabilecek kişiler her zaman olacaktır. Ancak çevreci referanslarınız sağlamsa ve iletişim konusunda şeffafsanız amaçlarınızı, politikanızı ve karşılaştığınız zorlukları internet üzerinden detaylı bir biçimde anlatmak gibisizi destekleyen insanlar çıkacaktır ve internet üzerinden yapılan bu tür saldırılar şirketinize zarar vermeyecektir. Sadece tam anlamıyla şeffaf olmaya çalışın ve ürünleriniz hakkında yalan söylemeyin çünkü bu müşterilerin şirketinize olan güvenini kolayca sarsar ve sonunda size geri dönüşü kötü olur, şirketinize zarar verir

Önerilen makaleler