Dünyada ve Türkiye’de genç işsizliği ekonomiler için harekete geçme alarmı vermeye başladı. Konuyla ilgili aktif roller üstelenen MİKADO ve gelecekdaha.net (GDN) Kurucusu Serra Titiz ve ekibinden EMBARK Proje Koordinatörü Nuha Boğa ile GDN Koordinatörü Genar Ersoy, Z kuşağının bocaladığı konuları, iş dünyasıyla iletişim kurmada karşılaştıkları zorlukları ve çıkış yollarını değerlendirdi.
Hak savunuculuğu ve sürdürülebilirlik konularıyla ne zamandır ilgileniyorsunuz? Ekibinizle kendinizi aktivist olarak görüyor musunuz? Sizce hangi tarafta duruyorsunuz?
Serra: Evet kendimizi aktivist olarak görüyoruz. Bir sosyal girişim olarak 14. yılımızı bitirdik Mikado tarafında. Gelecekdaha.net tarafında da 13 yıl oldu. Sürdürülebilir kalkınma için yıllardır modeller geliştiriyoruz. İşin iklim tarafında ve sosyal sürdürülebilirlik tarafında yaptığımız çok sayıda çalışma var. Özellikle sorumlu yönetim, sosyal etki, toplumsal yatırım ve çeşitlilik konularında çalışıyoruz. Bir de gençlere özel bir odağımız var. Gençlerin istihdam edilebilirliğini geliştirmek, kapasitelerini arttırmak yönünde ciddi çalışmalarımız oldu.
Kesinlikle onların geleceği değiştirme kapasiteleri olduğuna inanıyoruz ve proaktif bireyler olmalarına yönelik onları güçlendiren araçlar sunmak üzerine programlar tasarlıyoruz. Onlar da bizi yönlendiriyor ve biz de kendimizi onlara adapte ediyoruz.
Nuha: Biz ekip olarak kendi içimizde de 3 farklı kuşağız. Bu bir yandan gençlerle birlikte çalışabilmemizi de sağlıyor. Daha önce katıldıkları programlara karşı önyargıları olan gençler artık çok seçiciler. Bilgiye çok fazla maruz kalmanın verdiği ve kendi donanımlarından dolayısı beklentileri yüksek. Biz de onların hedeflerini ve hayallerini anlamak istiyoruz. Onlara hayallerini soruyoruz ve programlarımızı onlarla birlikte tasarlıyoruz. Daha sonra birlikte çalıştığımız kurumlara önerimizi götürüyoruz.
Serra: Doğrusu şu ki biz onların ihtiyaçlarına göre içerik tasarlıyoruz.
Peki Z kuşağının en çok ilgisini çeken konular neler oluyor?
Serra: İş dünyasıyla iletişim kurmak gençlerin kendi imkanlarıyla başarmakta zorlandığı bir konu. Biz bunu sağlayabilmeyi istiyoruz. İş dünyasıyla aralarında iletişim kurmak ve iş dünyasına ve şirketlerin ihtiyaçlarına hazır olmalarını, güçlenmelerini istiyoruz. Buna yönelik sektörel bir açık var ve gençlerin ihtiyaçlarına göre program tasarlamamız onların ilgilerini çekiyor.
Siz gençlere geleceğin liderleri gözüyle bakıyor ve onların gelişimi adına pek çok etkinlikte bir araya geliyorsunuz. Sıkça gözlem yapabildiğiniz için size ilk önce şu soruyu sormak isterim. Kendi gözünüzden Z kuşağını bizim için nasıl özetlersiniz?
Nuha: “Dijital“, “sosyal“, “iletişimin içine doğan”.
Henüz bebek pusetlerinde annelerinin telefonlarından müzik açtıkları bu jenerasyon hakkında ön yargılar olduğunu düşünüyorum. Bu kadar sosyal iletişimin ve sosyal medyanın içine doğmuş olmaları sanki tek özellikleriymiş gibi görülüyor. Onların bu yönünün farkında olmalılar. Sadece dijital bir sosyallik değil, onlar genel anlamda da çok sosyaller ve bu şirketlerin de çok ilgilendiği bir konu. Özellikle açık, paylaşımlı ofis kültürü, insanların daha çok etkileşimde oldukları yeni girişim modellerinde çalışmak için heyecan duyduklarını görüyoruz, bu dijital olmayan ortamlarda da sosyal olduklarını anlatan çok güzel bir özellik.
Serra: “Talepkar“, “savunucu“, “anlamlı işler peşinde koşan“.
Genel gözlemimize göre Z kuşağı dünyaya katkı sağlayan, anlamlı işler yapan STK’lar proje ve şirketlerle yan yana durmayı tercih ediyor. İsteklerinin arkasında duruyorlar.
Genar: “Bilinçli“, “yeniliği tercih eden“, “karşılıklı adaptasyon bekleyen“.
Doğrudan bir sisteme dahil olma düşüncesinde değiller. Farklı olanı, yeni ve çağın gerektirdiği koşullarda olanı tercih ediyorlar. Değişimi seviyorlar. Kurumlar, üniversite ve iş dünyasından örnek verirsek, gençler bu tür mevcut ekollere adapte olmak yerine ekollerin, toplumun ve kurumların kendilerine adapte olmasını bekliyorlar.
Z kuşağı geleceğe nasıl yaklaşıyor? Sizce kaygılılar mı? Sürdürülebilir bir gelecek adına çalışmak isteyen veya bu konuda eyleme geçen bir grup olduklarını düşünüyor musunuz?
Serra: Hem kaygılılar hem değiller. Bir yandan dünyanın gidişatı hakkında kaygılılar ama bir yandan bir rahatlık da gözlemliyorum. İklim değişikliği ve krizler konusunda da “Bir şekilde olur, ben bunu nasılsa çözerim, bir alternatif bulunur…” şeklinde bir özgüvene sahipler.
Genar: Evet eğitim ve buluşmalarımızda özgüvenlerinin dikkat çekici seviyede yüksek olduğunu gözlemliyoruz.
Serra: Gençler meraklı ve ilgili. İklim değişikliği konusuna önem veriyorlar, kendi hayatlarında da uygulamaya geçiriyorlar. Sosyal girişimcilik ve anlamlı işler yapmak onların jenerasyonuyla daha da çok ilerleyecek. Dünya için umut verici bir durum bu.
İklim ve çevre konularında kariyer yapmayı planlayan gençler var mı?
Serra: Kesinlikle olduğunu düşünüyoruz ama bizim bir arada olduğumuz genç kuşak zaten bu konuya ilgisi olduğu için bizlerle iletişime geçiyor. Bu, tüm Z kuşağını kapsamasa da bizim karşımıza çıkan gençler gerçekten bunu kariyer hedefi olarak görüyorlar. Çok agresif ve yaygın olup olmadığından emin değilim. Fakat onlar sürdürülebilirlik konusunun yeni bir alan olduğunun farkındalar.
Şirketler sürdürülebilirlik ile ilgili yeni pozisyonlar açmaya başladılar, üniversiteler de bu konuyla ilgili ve sosyal girişimcilikle ilgili yeni kariyer alanları açıyorlar. Bu girişimler lise düzeyine de inmeye başladı. Gençler gerçekten tüm bunların yeni gelişmeler olduğunun farkında, oldukça meraklı ve ilgililer.
Peki size ulaşan gençler zaten meraklılar diyebiliriz öyleyse. Genelde siz mi gençlere ulaşmaya çalışıyorsunuz yoksa onlar mı sizi buluyor?
Serra: Bu konularda kariyer yapmak isteyenler bizi buluyor. Şu anda Organik Kimya şirketiyle Gençliğin Kimyası projesini yürütüyoruz. Bu, kimya okuyan ve geleceğinde kimya alanında çalışmak isteyen gençlere yönelik bir kapasite gelişimi programı. İçinde meslek tanıtım programı. İçinde mentorluk de olan bir program. Duyarlı ve anlamlı hedefleri olan ve hatta staj programını da içine alan bu proje için biz bir çağrı yaptık. 330’a yakın başvuru aldık Bazen biz onları buluyoruz, bazen de onlar bizi…
Genar: Gençliğin Kimyası Projesini; Organik Kimya ve Sivil Toplum İçin Destek Vakfı iş birliği ile yürütüyoruz.
Sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda Z kuşağının üyelerinin nasıl yönlendirilmesi gerekiyor? Kolektif anlamda bu konuda neler yapılmalı? Gençlerin hangi konularda yardıma ve desteğe ihtiyacı var?
Serra: Türkiye’deki gençlerin en büyük sıkıntılardan biri “skills mismatch“, yani yetkinliklerin uyuşmazlığı.
Bunu işsizlikle ilişkilendirebilir miyiz?
Serra: Evet, dünyada da Türkiye’de de yükselen bir sorun olarak karşımıza çıkıyor bu. Gençlerin mevcut yetkinlikleri ile şirketlerin aradığı yetenekler eşleşmiyor. Türkiye’de bu oran %60’larda. Mezun oluyorlar ama konularıyla ilgili iş bulamıyorlar. Bu yüzden özel sektör işbirliği ile bu tür projelerin geliştirilmesi gerekiyor. Şirketler de bunun farkında ve bizden bu konuda destek istiyorlar.
Genar: Gençlerin iş hayatında da günlük hayatta da karşılaştıkları sorunlarından bir diğeri kendilerine “sen gençsin, bilmezsin” şeklinde yaklaşılması. Birçok firma Z kuşağı ile ilgili araştırma yapıyor ancak aslında bu kuşağın üyelerinden her biri bu genellemeleri gerçek hayatta kabullenmiyor, bir şirkete başvuran genç birebir kendi fikirlerinin alınmasını önemsiyor. Üst düzey süreçlerde de fikirlerinin olduğunu ve kendilerini dinlenmeleri gerektiğine inanıyorlar.
Nuha: Tam da bu ihtiyaca yönelik bir “tersine mentorluk” eşleşmesi programımız var. Örneğin Embark Projesinde özellikle Suriyeli gençlerle ilgili yeni bir hikâye yaratmak istedik. Kendi gençlerimize karşı bile bir önyargı varken sınırları zorlayarak Suriyeli gençlerden öğrenebilmeleri ve ilham alabilmeleri için yöneticileri tersine mentorluk programımızda gençler ile buluşturduk. Bu proje yaklaşık 4 yıldır devam ediyor. Şu ana kadar 150 genç ve lider eşleşti. Genelde bu eşleşmelerin sonucunda liderler şaşkınlık yaşıyor. Bu sayede hem jenerasyonlar arasında bağ kurma hem de önyargıları kırma açısından tersine mentorluk programları çok değerli çünkü karşılıklı öğrenme sağlıyor. Bu programlar yalnızca sürdürülebilirlik alanında veya sosyal sorumluluk anlamında değil gençlerin ülke ekonomisine kazandırılması adına bir network yatırımı. Şimdi de aynı projeyi Hollanda’da da uygulamaya başlıyoruz. Sonuçta bu tür projeler sürdürülebilir ekonomi için önemli adımlar, gençlerin ekonomik hayata kazandırılması açısından oldukça güzel sonuçlar ortaya çıkıyor.
Siz gençlerle liderleri bir araya getirdiğinizde aslında farklı iki kuşak bir araya gelmiş oluyor. Peki gözlemlerinize göre Z kuşağı bir önceki kuşaklara içinde bulundukları mevcut şartlardan dolayı tepkili yaklaşıyor mu?
Serra: Gençlerin önceki nesillere göre suçlayıcı bir tavırları yok, onlar iletişime ve öğrenmeye odaklılar.
Nuha: Öte yandan Goals 4 Good projemizin hedeflerinde biz eğitimlerin başında iklim krizi, çevresel veriler ve kirlilikle ilgili akılda kalıcı veriler, görseller ve çarpıcı datalar paylaşıyoruz. Gençler bu bilgi yüklemesinden sonra büyük bir üzüntü ve şok yaşıyor fakat genelde suçlayıcı değiller. Bunu genel bir insanlık suçu olarak görüyorlar ve büyük şirketlerden ve önceki jenerasyonlardan bağımsız değerlendiriyorlar. Onlar da şu an birer tüketici sonuç olarak. Aslında onlar da diğer jenerasyonlardan pek çok anlamda farklı değiller.
Çalışmalarınızdan en etkili ve çarpıcı sonuçları olanlar hangileri? Gençleri en çok harekete geçiren motivasyon kaynağını ne olarak gözlemliyorsunuz?
Serra: Gençler duyarlılar ve dünyadaki yaşıtlarından geride kalır yanları yok. Oldukça aktif ve meraklılar. Bizim Su Kaşifi projemiz var, GAP UK ile Goals for Good ve “Harekete Geç!” çağrısı olan projelerimiz var. Gençler gerçekten bu dünyaya fazlasıyla dahil oluyor ve Türkiye’de de ciddi bir komünite oluşmaya başladı.
Sabancı Holdingle sağlık çalışanlarının çocuklarına yönelik büyük bir destek programımız var, 500’ü aşkın öğrenciye mentorluk yapılıyor. Bu gerçekten ses getirici bir program.
Öte yandan sektör bazlı projeler çok etkili, bu tür projeleri çok önemsiyoruz. İlaç sektörü, kimya sektörü, tekstil sektörü ile çalışmalarımız oluyor. Gençleri olabildiğince aydınlatmaya çalışıyoruz. Mesela birkaç yıl önce tamamladığımız, EKOIQ’nun da destek verdiği “Genç Dostu Şirketler” çalışmamız çok etkiliydi. Hem gençleri çok motive etti hem de şirketleri harekete geçirdi. Gençlerin algısında ve gençlerin kriterlerine göre “genç dostu şirket nedir?” tanımlamaya çalıştık. Şirketlerden çok fazla dönüş aldık “Biz de genç dostu olmak istiyoruz” diye. Bu konular yeni yeni şirketlerin gündemine girmeye başladı. Şirketler de daha kapsayıcı bir yapıya geçmeye çalışıyorlar.
Peki tüm bu programların sonucu gençleri istihdam etmeye veya staja kadar gidiyor mu? Programları tecrübe olarak görüp tamamladıktan sonra geri mi çekiliyorlar yoksa?
Serra: Ülkemizde erken yaşta eğitim ve kariyer tasarımı yapmıyoruz ve eğitim sistemimiz de buna uygun değil. Ülkemizde aileniz hangi işi uygun görüyorsa, sınavda neyin puanını tutturduysanız ya da hangi meslek popülerse gençler iş seçimlerini ona göre yapıyorlar. Gelecek daha net’te bizim yapmaya çalıştığımız şey aslında mesleki rehberlik (vocational orientation), dolayısıyla rehberlik sistemine bir çözüm yaratmak bizim en önemli hedeflerimizden biri. Gelecekten bir gün staj programını geliştirdik ve birkaç şirkette uyguladık. Gençler şirketlerle bire bir iş iletişimine geçsinler diye staj imkanları yaratma konusunda çalışıyoruz. İşe yerleştirme yapmıyor olsak da dolaylı yoldan işe girişlerin de olduğunu biliyoruz ve bu imkanları sağlayabildiğimizde mutlu oluyoruz. Embark programına dahil olan gençlerin bir bölümü işe de girdiler.
Sizin eklemek istedikleriniz var mı?
Serra: Şirketlere bir çağrıda bulunabiliriz, onları harekete geçmeye davet edebiliriz. Genç işsizliği ile ilgili çözüm yaratmaya çalışan kurumları, hem İK süreçleri bakımından, hem çalışan gönüllülüğü ile entellektüel kapasitelerini toplum yararına kullanmaları, hem de gençlerin kapasitesini arttırma açısından bizleri bir partner olarak görmeleri lazım.
Nuha: Gençler konusu eğitim ve kariyer ile birlikte çeşitlilik, kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik dahil olmak üzere çok fazla içeriği kapsıyor. Şirketlerin bunların pek çok anlamda kesiştiğini görebilmesi lazım. Şirketlerin de gençlerin de farklı konularda bilgilendirilmesi gerekiyor. Aynı anda gençlerin de kendi potansiyellerini farkına varabilmeye ihtiyacı var. Gençlerin hayal kurmalarına ve vizyon sahibi olmalarına destek olabilmek ve önlerini açabilmek adına özel sektöre ve üniversitelere bir ortak çalışma çağrısında bulunabiliriz.