#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
surdurulebilir tedarik zinciri yonetimi icin

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi İçin…

Galatasaray Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Lojistik Derneği (LODER) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gülçin Büyüközkan, Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetiminin temellerini aktardığı yazısında, “Tedarik zinciri yapısının belirlenmesinde sürdürülebilirliğin, bugünün ve yakın geleceğin en önemli konusu haline geldiğini” vurguluyor.

Yazı: Prof. Dr. Gülçin BÜYÜKÖZKAN

Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu, sürdürülebilirliği “İnsanlığın, gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçlarını temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahip olması” olarak tanımlıyor. Bu doğrultuda, sürdürülebilir tedarik zinciri yönetimi (TZY) ise, tedarikçi, üretici ve müşteri arasında gerçekleşen malzeme ve hizmet akışlarında sosyal, çevresel ve ekonomik boyutların gereklerini tüm paydaşlar için değer yaratmaya odaklanarak sağlamaya çalışan bir yaklaşım olarak kabul edilir.
Tüm sektörler için geleneksel rekabet unsurları olan kalite ve fiyat, zamanla şirketlerin piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda belirli seviyeler etrafında gruplanmalarına neden olmuştur. Bu durumda firmaların fark yaratabilecekleri bir diğer yol tedarik zincirlerinin çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerine odaklanmaktır. Bu gelişim “yeşil tüketiciden” ziyade “sorumlu perakendeci” yaklaşımini ön plana çıkarır. Böylece perakendeciler, hizmet sağlayanlar ve marka sahipleri, müşterilerin talep ettikleri ürünleri güvenle temin edebilme sorumluluğunu taşırlar. Benzer şekilde üreticilerle perakendeciler arasındaki ilişki de değişmeye başladı. Geçmişte üreticiler, üretim ve dağıtımı yönlendirerek tedarik zincirini yönetirken, günümüzde perakendeciler her müşteriye göre uyarlanması gereken ürünlerin başarılı bir şekilde üretilip hızlıca dağıtılmasında etkin hale geliyorlar.

İki Aktör: Devlet ve Tüketiciler
Bir işletmeyi sürdürülebilir politikalar uygulamaya teşvik eden ya da zorlayan çeşitli güçler olabilir. Bu güçlerden en önemlisi devlettir. Devlet, yasa ve yönetmelikleri yaparak düzenleyici, gerekli altyapıyı sağlayarak destekleyici ve gerektiğinde bizzat müşteri olarak bu konuda rol alıyor. Diğer bir etken ise çevreye duyarsız yönetimin işletmeyi karşı karşıya bırakacağı olumsuz mali sonuçlardır. Çoğu işletme hâlâ çevreye duyarlı yönetimin gerektirdiği kısa dönemdeki yatırım ve maliyetlere odaklanmış olsa da, esas olan uzun dönemde artacak kârlılıktır. Bu kapsamda günümüzde toplam kalite yönetimi programları çevresel yönetim programlarıyla bütünleştiriliyor. Bunun en önemli sebebi, daha az atık ortaya çıkartmak, ürün işleme sürecinde daha az hataya sebebiyet vermek ve bunun sonucu olarak maliyetleri düşürmek, kârlılığı artırmak ve sürekli gelişimi sağlamaktır.
Bilinçlenen tüketicilerin çevresel duyarlılık konusundaki talepleri de göz ardı edilemez. Tüketiciler için çevrecilik 1960’lar uyanma, 1970’ler harekete geçme, 1980’ler hesaplı olma ve 1990’lar da pazardaki güç olarak tanımlanıyor. 2000’li yılları içeren dönemde ise tüketiciler, doğal kaynakların tüketim hızının yerine konulma hızından fazla olduğunun, dolayısıyla doğal dengenin korunmasına karşı çok daha duyarlı olunması gerektiğinin farkına vardılar.
Günümüz işletmeleriyse, yukarıda değinmeye çalıştığımız temel nedenlerle sürdürülebilirlik stratejilerini belirlemek ve sürdürülebilir TZY uygulamalarına geçmek gerçeğiyle karşı karşıyalar.
Son dönemlerde sürdürülebilir tedarik zinciri yönetimine karşı küresel çapta ilgi gittikçe artmaya ve bu konuda çeşitli raporlar ve araştırma sonuçları yayınlanmaya başladı. 2008 yılında yayınladığı raporda Accenture danışmanlık firması, artık iş dünyasının sürdürülebilirlikle ilgili yıllarca süren destekleyici rolden uygulamalara geçme aşamasına geldiklerini belirterek, şirketlerin sürdürülebilir TZY olgusunu zorunluluktan ziyade bir fırsat olarak görmeleri durumunda hem çevre hem de şirketler için bir kazan-kazan ortamı yaratılacağını vurguluyor. Nitekim aşağıdaki koşullar sağlandığında, sürdürülebilirlik hem marka değerini artıracak hem de paydaşlar için itici bir güç haline gelecektir:
• Yeni iş geliştirme, uzun dönemli şirket değerini koruma ve varlıkların katkılarını optimize etme gibi iş dünyasının gereklerine uyumlu olma;
• Malzemelerin kalite güvenliği, saIımların, atıkların ve enerji kullanımının azaltımı, arazi kullanımının sürdürülebilirliği, su kullanımının optimize ediImesi ve sosyaI uyguIamaIarIa değer yaratma;
• Özenli stratejik analizler, proje yönetimi ve performans öIçümIerini destekIeme.

TZY’nin Üçayağı: Çevresel, Sosyal, Ekonomik
Tedarik zinciri IiderIerinin, sürdürüIebilir TZY başarısının şanstan ziyade gerekli şartların oluşturulmasına bağlı olduğunu bilmeleri gerekiyor. Nitekim son yıllarda bu şartların belirlenmesine yönelik farklı araştırmalar gerçekleştiriyoruz. Sürdürülebilir TZY’yi başarılı bir şekilde uygulamak isteyen firmalara yol gösterici olmak adına detaylı bir yazın taramasıyla birlikte, 9-10 Nisan 2008 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşen “Sürekli Başarı İçin Sürdürülebilir TZY” ana temalı 10. Lojistik Zirvesi’ne (www.Iojistikzirvesi.com) katıldık ve konudaki uzmanlıkları dünyada kabul görmüş araştırmacılar ve Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin TZY yöneticileriyle görüşmeler gerçekleştirdik. Bu çalışmanın sonunda, TZY müşteriIerinin sürdürüIebiIirIik konusundaki en temeI bekIentiIerini üç grupta beIirledik (Şekil 1).
Gerçekleştirdiğimiz akademik çalışmayı baz alarak endüstriyel uzmanlarla yaptığımız görüşmeler sonucunda ise, bu beklentileri karşılayacak tedarik zinciri yapısındaki anahtar uygulamaları Şekil 2’de verildiği şekilde belirledik.

Konuya ilişkin yürüttüğümüz bir başka çalışma kapsamındaysa, Havi Logistics Türkiye Genel Müdürü Altan Sekmen ile Mayıs 2010’da gerçekleştirdiğimiz görüşmede bizim belirlediğimiz sürdürülebilir TZY müşteri gereksinimleri ile tedarik zinciri yapısı temel uygulamalarını sorgulama imkânı bulduk.
Havi Logistics (www.havi-logistics.com) Türkiye’de hayata geçirdiği uygulamalarla sürdürülebilirlik konusunda öncü sayılabilecek şirketlerden biri. Yaklaşımlarını somutlaştırdıkları “gelecek için çevre bilincini şimdiden yaratmak” sloganıyla şirket, güneş enerjisini soğuk zincirde, rüzgâr enerjisini aydınlatmada kullanırken, ürünlerin taşınmasında da yeşil uygulamalar gerçekleştiriyor. Belirlediğimiz bütün etkenlerin gerekliliğini onaylayan Sekmen, Havi Logistics Türkiye için bir öncelikIendirmeye gittiğinde, müşteri memnuniyetini en başa almış, hemen bunun altına da enerji verimliliğini ve salımların azaltılmasını yerleştirmiştir.
Sekmen’in değerIendirmeIeri sonucunda, Şekil 1’de verilen beklentiIeri sağIayacak Havi Logistics Türkiye’nin sürdürüIebiIir bir tedarik zinciri yapısı elde etmesi için öncelikli beş temel uygulaması ise şöyle belirlendi:
• Şirketin insan kaynağı uygulamaları (%11,34)
• Çevresel yönetim sistemleri (%7,35)
• Etkin elleçleme ve depolama (%7,31)
• Gözlemleme ve bakım (%6,95)
• Tedarik zinciri optimizasyonu (%6,54).
Aslında bizim Havi Logistics Türkiye için gerçekleştirdiğimize benzer bir çalışmayı şirketler kendilerine uygulayarak, şirket stratejileri paralelinde sürdürülebilir TZY’de önem vermeleri gereken konuları belirleyebilir ve böylece daha sağlıklı projeIeri hayata geçirebiIirIer.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, şirketlerin sürdürülebilir TZY uygulamalarına geçmelerini engelleyen en önemli unsur yapılacak yatırımların maliyetidir. Oysaki tedarik zinciri yapısının belirlenmesinde sürdürülebilirlik, bugünün ve özellikle yakın geIeceğin en önemIi konusu oImaya adaydır. Dolayısıyla stratejilerini bu konuyu dikkate alarak yönlendirmek
isteyen firmaların, doğru biçimde planlanmış bir hazırlık aşaması neticesinde yapacakları yatırımların kendilerine hem iş dünyasında liderlik, hem de marka değerlerinde artış oIarak geri döneceğinin ve tüm bunIarın sonucunda da rekabet açısından sektörlerinde büyük avantajlar yakalayacaklarının bilincinde olmaları gerekiyor.

Gülçin Büyüközkan Kimdir?
Galatasaray Üniversitesi, Mühendislik ve Teknoloji Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Gülçin Büyüközkan, İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümünü 1993 yılında tamamlamıştır. Endüstri Mühendisliği Yüksek Lisans derecelerini Fransa’da ENSGI’den (Ecole Nationale Superieure de Genie Industriel) (1996) ve Boğaziçi Üniversitesinden (1997) alan Büyüközkan, 1999 yılında Institut National Polytechnique de Grenoble’dan (INPG) doktora derecesini almıştır. Gülçin Büyüközkan, modelleme ve simülasyon, yönetim bilişim sistemleri, lojistik ve tedarik zinciri yönetimi ile stratejik yönetim alanlarında dersler vermektedir.

“Mali Getirileri Çok Geç Olmasa!”
GTM Research firmasının Ekim 2009’da yayınladığı araştırma raporunda ise, 74 tedarik zinciri yöneticisi 2010 yılında uygulayacakları öncelikli 12 tedarik zinciri uygulamasını değerlendirdiklerinde tedarik zincirlerinde sürdürülebilirliğin artırılması ancak 8. sırayı alıyor. Raporda sürdürülebilirlikle ilgili en öncelikli konu enerjinin etkin kullanılması olarak belirlenirken, sürdürülebilir TZY uygulamalarının en önemli engelinin, savunulabilir bir mali getirisinin hemen elde edilememesi olduğu iddia ediliyor.

EkoIQ Editör