EKOIQ’nun önceki sayılarında, Durban’da yapılan ve net bir sonuca varılamayan iklim müzakereleriyle ilgili olarak, “Hükümetlerin iklim değişikliğiyle mücadele için bağlayıcı bir anlaşma için uzlaşması epey zor bir olasılık. Bu yüzden yerel yönetimlerin önemi giderek artıyor” demiştik. Bu sayıda da soruyoruz: “Peki yerel yönetimler bu konuda neler yapıyor?” Bu konuda Türkiye’de çok önemli faaliyetlere imza atan belediyelerden biri de Eskişehir’e bağlı Tepebaşı Belediyesi. Ağaçlandırma, Bez Torba, Çiçek Üretim Projesi, Çocuklarda Çevre Uyum Projesi, Doğal Yaşam Merkezi, Eko Şov, Ekolojik Pazar, En Güzel Bahçe ve Balkon Yarışması, projelerinden bazıları… Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’la belediyenin çevre faaliyetlerini ve sürdürülebilirlik konusunda yerel yönetimlerin rolünü konuştuk.
Röportaj: Duygu YAZICIOĞLU
Fotoğraf: Hüseyin ALTUNLU
Tepebaşı Belediyesi’nin çevre faaliyetlerinden bahsedebilir misiniz?
Yaklaşık 10 yıldır sokak ağaçlandırmaları yapıyoruz. Üstelik sadece görünen yerlerde değil, görünmeyen yerlerde de. Ağaçlandırma, o sokağın çevre anlayışını bayağı etkiliyor. Fidan dikimini o sokakta oturan öğrencilerle beraber yapıyoruz. Fidana, onu diken öğrencinin adı veriliyor. Ağacın bakımından da o çocuk sorumlu oluyor. Sonra bez torba uygulamamız var. Özellikle ekolojik pazar açıldıktan sonra kullanımı çok yaygınlaştı. Bir de Eko Şov var tabii. Belediyenin temizlik işçilerinden kurduğumuz bir orkestra bu. Yaklaşık 20 kişi var. Çok da ilgi görüyor. Hatta zaman zaman bazı illerden teklifler geliyor, konser vermeye gidiyorlar. “Enstrümanları ne?” derseniz, konteynır, kürek ve kazma…
Durban’da yapılan iklim müzakerelerinden net bir sonuç elde edilemediğini düşünenler, kurtuluşun hükümetlerde değil yerel yönetimlerde olduğu tezini ortaya attılar. Bu yaklaşımın doğruluk payı nedir sizce?
Bence de kentlerde öncelikli olan yerel yönetimlerdir. Ana kararların alınması elbette hükümetin görevi ama bu kararların uygulaması yerel yönetimlerdedir. Çevreye değer veren yerel yönetimlerin kentleri ile vermeyenlerin kentleri arasındaki fark hemen anlaşılıyor zaten. Sonuçta politikanın temeli de yerel yönetimlerdir. Siz bir siyasi güçseniz ama yerelde gücünüz yoksa havada kalırsınız. Yerelde gücünüz varsa iktidara da gidersiniz. O açıdan özellikle çevre konusunda yerel yönetimlerin yapacağı katkılar çok önemli. Biz geldiğimizden beri atık yağların toplanması, kâğıt geri dönüşümleri, çocuklara yönelik projeler gibi çok ciddi çevre projeleri yapıyoruz. Kimse bize yapın da demiyor. O nedenle hükümetlerin yerel yönetimleri çok önemseyip bu gibi önemli konularda ciddi destek vermesi gerekir. Bazı şeyler parasız yapılabilir ama bazı projeleri gerçekleştirmek için paraya ihtiyacınız vardır.
Şimdiki hükümeti yerel yönetimlere destek konusunda başarılı buluyor musunuz?
Belki kendi görüşündeki yerel yönetimlere parasal destek veriyorlar ama muhalefet partilerinin önünü tıkıyorlar. Bu da demokrasi adına hiç hoş değil.
Eskişehir Belediyesi’nin çöpten enerji elde etme projesi de bu yüzden mi hayata geçemedi?
Evet. Büyükşehir Belediyesi’nin projesini yaptırmadılar, onun yerine gömme sistemine geçtiler.
Yerel yönetimler için “etkili bir çevre politikası” formülü var mı?
Türkiye’de çevre deyince akla hemen ağaç dikmek geliyor. Tamam, o da var ama esas çevreye zarar veren unsurların ortadan kaldırılması lazım. Önce bu idrak edilmeli. Yaptığınız, okyanusta küçük bir damla belki ama o damlalar büyüyüp, çok önemli bir noktaya gelecek. Bizce bu konuda gelecek nesillerin duyarlılığını artırmak çok önemli. Biz bu eğitimleri çok önemsiyoruz. Karavan kurduk, okullara gidiyoruz. Çevreyle ilgili çocukların anlayabileceği işler yapılıyor. Mesela masa büyüklüğünde bir doğa maketi var. Ağaçlar, kayalar, dağlar, tepeler, ortada bir göl… Burada bir insan geliyor, ev yapıyor. Evler artıyor. Nüfus arttıkça işyerleri geliyor. Böylece çocuklar insanların doğaya zarar verme aşamalarını birebir görüyorlar. Ayrıca geri dönüşüm atölyemiz var, atık kâğıttan yeni kâğıt elde ediyoruz. Bu yeni kâğıtla davetiyeler, tebrikler, kartvizitler yapıyoruz. Yeni yıl kartlarımızı da onlardan yaptık.
Bölgesel Çevre Merkezi’nin (REC) düzenlediği Türkiye’de Sürdürülebilir Kentler Konferansı’nda bazı yerel yönetimler “İklim Dostu Kentler Bildirisi”ni imzaladı. Bu süreci takip ettiniz mi?
Tabii ki. Ben gidemedim ama buradan arkadaşlar katıldı. Tepebaşı Belediyesi olarak karbon ayak izi meselesini çok önemsiyoruz. Bize davetiye geldi, arkadaşlarımız gitti ama bundan sonraki toplantılara ben de katılmak istiyorum.
Belediyenizde sürdürülebilirlik çalışmaları için özel bir birim oluşturuldu mu?
Özel bir birim yok, ama bütün görevlilerimiz canla başla çalışıyor. Bir kere temizlik konusunda çok iddialıyız, Türkiye’nin en temiz bölgelerinden biri Tepebaşı. Bununla birlikte geridönüşüm çalışmaları da hiç kolay değil. Geridönüşüme mahalle mahalle başladık. 2012’de bölgenin tamamı dönüşümden yararlanır hale gelecek.
Halkın katılımını nasıl sağlıyorsunuz?
Öncelikle bilinçlendirme yapılıyor. Diyelim ki üç mahalle gezilecek, 25 bin kişi var. Onlara broşürler dağıtılıyor; muhtarlarla, apartman yöneticileriyle konuşuluyor, kapı görevlileri toplanıyor. Vatandaşa ulaşabileceğimiz bütün enstrümanları kullanıyoruz. Ben de sık sık mahallelere giderim. Halkla görüşürüm. “Bizim bölgenin geridönüşümle ilgili çalışmaları geç kaldı” dediklerinde, hemen müdahale edilir. Halkımız bu konuda çok bilinçli ve özverili, özellikle kadınlar.
Geri dönüşümü nasıl sağlıyorsunuz? Mahallelerde geri dönüşüm kutuları mı var, yoksa evlerde mi ayrıştırılıyor?
Önce herkes evde çöplerini ayırıyor. Sonra ayrı ayrı kutularda toplanıyor. Bu işi yapan özel şirketler var. Aramızda para alışverişi olmadan toplama işini yapıp satıyorlar. Ama çöp temizleme işi büyük ihalelerle, profesyonel şirketlere yaptırılıyor.
Eskişehir’in en önemli özelliklerinden biri de “jeotermal enerji”. Jeotermal enerjiyi ısınma amaçlı kullanmayı düşündünüz mü?
Dediğiniz gibi, jeotermal enerji Eskişehir adına çok önemli bir özellik. Biz de bu konuyla ilgili çok büyük bir proje geliştirdik, bakanlığa sunacağız. Yaşlı, hasta ve sporcuların bakım ve tedavilerinin sağlanacağı bir termal tesis, daha doğrusu kür merkezi kurmak niyetindeyiz. Ama ısınmayla ilgili bir projemiz henüz yok.