“Otelle Birlikte Mahalleyi de Yeşile Dönüştüreceğiz”

Amplio Emlak Yatırım A.Ş AR&GE Müdürü
Hayrettin Erdoğan

“Otelle Birlikte Mahalleyi de Yeşile Dönüştüreceğiz”

Balkan TALU
Özgür GÜVENÇ

Yakın zamanda LEED Gold Sertifikası ile ödüllendirilen Hilton Garden Inn İstanbul Golden Horn, Amerika dışından bu sertifikaya sahip tek otel; dünyadaysa en değerli 15 otelden biri sayılıyor. Projenin mimarı Amplio Emlak Yatırım A.Ş.’nin AR&GE Müdürü Hayrettin Erdoğan’la söyleşimizde bu başarının tekil bir adım değil, bütünsel bir yaklaşım olduğunu anlıyoruz çünkü otelin bulunduğu Örnektepe mahallesinde iki etap ve 650 konuttan oluşan bambaşka bir kentsel dönüşüm planı da bir yandan yürüyor. Kentsel dokuyu bozmayan, bakkalı-manavı olan ve hem elektrik hem de sıcak su üretebilen konutlardan oluşan proje, “Yeşil bir kentsel dönüşüm de mümkünmüş” dedirtiyor.
Geçen ay posta kutumuza şöyle bir e-mail düştü:  “Tasarruf hareketi ve doğaya saygısından dolayı LEED Gold Sertifikası ile ödüllendirilen Hilton Garden Inn İstanbul Golden Horn, Amerika dışından bu sertifikaya sahip tek otel olurken dünyadaki 1 milyon oteli geride bırakarak en değerli 15 otel arasında yer alıyor.” Dünyada LEED Gold sertifikasına sahip 15 otelden biri Türkiye’deydi. Üstelik Hilton grubuna ait olan bu otel bir Türk şirketi olan Amplio Emlak Yatırım A.Ş. tarafından inşa edilmişti. Biz de Amplio’nun AR&GE Müdürü Hayrettin Erdoğan’ın kapısını çaldık. Birdenbire karşımıza kentsel dönüşümün yeşil yüzü çıktı.
Türkiye’nin ilk LEED Gold sertifikalı otelini inşa ettiniz. Bunu yaparken 5 milyon dolarlık bir ek çıktıyı çevre dostu yatırımlar için değerlendirmişsiniz. Bu süreç nasıl gelişti?
Şu anda otelde kullanılan sıcak su ihtiyacının yüzde 70-75’ini güneş enerjisinden elde ediyoruz. Böylece yüzde 35-40 civarında enerji tasarrufu sağlayabiliyoruz. İşçilik maliyetlerini epey düşürdük.  Kurduğumuz çok özel otomasyon sistemiyle ciddi elektrik tasarrufu yapabildik. Dört tane daha süit yapılabilecek alanı yeşil teras olarak değerlendirdik. Chiller (soğutma) sistemleri için kurduğumuz otomasyon sistem sayesinde otelin yapısına bir akıllı bina işlevi kazandırdık. Bina, kendi havalandırma sistemini kendi düzenliyor. Buradaki tasarrufu oda fiyatlarına da yansıttık. Otelin müşterilere daha uygun fiyatlar sunabilmesini sağladık. Bu noktadaki en büyük avantajlarımızdan biri de inşaat henüz tasarım aşamasındayken ABD Yeşil Binalar Konseyi (USGBC) ile beraber çalışmamız oldu. Bu yüzden mesela inşaat sürecinde hem girişte hem çıkışta toz kaldırmasın diye hafriyat kamyonlarını yıkadık. Kullandığımız lambaların dışarıyı kirletmemesi yani içeriyi aydınlatan ışığın dışarıya yansıyıp insanları rahatsız etmemesi gerekiyordu. Dışarıdan özel ithal aydınlatma sistemleri getirildi. Yine USGBC’nin önerisiyle Almanya’dan özel camlar ithal edildi. Çünkü doğal günışığından yararlanabilmek için içeriye belli bir miktar güneş girmesi gerekiyordu ama bu güneşin odayı ısıtmaması gerekiyordu. Bu tabii bazı ek maliyet ve zorlukları da getirdi.

Yüzde 70 geri dönüşümlü malzeme kullandığınızı da söylüyorsunuz. Biraz detay verebilir misiniz?
Örneğin kullandığımız demirin yüzde 75 ila 80’i hurda demir. Onun dışında kullanılan çimento taşlarının yenisini katmadan, önceden kullanılan beton harmanlanarak ayrıştırılıp kullanılıyor. Bunun artık asfalt inşaatlarında da yaygınlaşmaya başlamış olması sevindirici bir gelişme. Su kullanılırken şebeke değil artezyen suyu kullanıldı. Odalarda kullanılan ahşap malzemelerin de hepsi Antalya’da geri dönüştürülmüş suntadan yapıldı.

Çok uzun yıllar Kanada’da çalışmışsınız. Yeşil tasarım işine nasıl ilgi duydunuz?
Kanada’da çalıştığım yıllarda öğrendiklerim sayesinde bu konuda kafa yormaya başladım çünkü daha 70’li yılların sonunda Kanada hükümeti yeni yapılacak inşaatların, tamamen konvansiyonel inşaatlardan bahsediyoruz, nasıl yapılacağına dair çok detaylı bir kararname yayınladı. Bu kararname, cıvalı boyalardan su bazlı boyalara geçişe, izolasyon ve mantolama işlemlerinin nasıl yapılacağına kadar her aşamayı kapsıyordu. Kanada’da iş güvenliğine de çok dikkat ediliyor. Mesela burada hâlâ bazı şirketler işçilere kendi baretlerini, iş ayakkabılarını kendilerinin getirmelerini dayatıyorlar. Biz asla böyle bir şey yapmıyoruz. İşe aldığımız her işçiye baret ve çizmelerini biz dağıtıyoruz. Orada bu işler 20 sene önce kural haline geldi; bizde daha yeni başlıyor. Bizler A+ buzdolaplarını daha yeni konuşuyoruz.  Kanada’da verimsiz olan elektronik aletler zaten tedavülden kaldırıldı. Bu yüzden otel içinde kullanılan cihazların hepsi enerji tasarrufu yapabiliyor.

Bu yüzden Vancouver şehri dünyanın en yaşanılası şehri seçiliyor…
Tabii ki. ABD’de de Kaliforniya eyaleti çevre konusunda en ileri eyaletlerden biri oldu. Çevre konusunda eyalet kanunları çıkardılar. Güneş enerjisine destek oldular, enerji tasarrufuna yönelik çok önemli tedbirler aldılar. Vali Arnold Schwarzenegger, Cumhuriyetçi Parti’den aday olmuş olmasına rağmen bu konudaki açılımları hep destekledi.

Hilton dışında başka projeleriniz var mı?
Otelin kurulduğu Sütlüce bölgesindeki Örnektepe mahallesini dönüştürmek istiyoruz. Bölgedeki yapı stokunu yenilerken çatılara hem elektrik hem de sıcak su üretebilen aynalar yerleştirmek istiyoruz. Gri su kullanımını hedefliyoruz. Yağmur suyu biriktirme sistemleri de düşünüyoruz ama becerebilir miyiz bilmiyorum. Bu arada içme suyuyla ilgili tartışmalar sürerken biz damacana suyuna gerek kalmaması için musluk suyuna arıtma sistemleri düşünüyoruz. Doğal aydınlatma üzerine de kafa yoruyoruz. Bütün bu kıstasların temel alındığı bir yeni cami projesi de gündemimizde. Biliyorsunuz camilerdeki en büyük problemlerden ışıklandırma sebebiyle yaşanan enerji kaybıdır. Biz inşa edeceğimiz bu caminin kendi enerjisini güneş enerjisinden sağlamasını planlıyoruz. Ayrıca camiyi, TECE Mimarlık’ın Kayseri’de 2010 yılında  “Cami Mimarisi Üzerine Fikir Yarışması”nda Mimar Sinan Ödülü kazanan estetik ve sade bir mimari projesiyle inşa edeceğiz. Bürokratik işlemler tamamlandıktan sonra Örnektepe projesine bir an önce başlamayı düşünüyoruz.

Kentsel Dönüşümün Yeşili mi Olurmuş?
Örnektepe Mahallesi Haliç bölgesini kapsayan ilk kentsel dönüşüm projesi olarak anılıyor. Amplio Emlak Yatırım A.Ş tarafından yürütülen proje iki etap ve 650 konuttan oluşuyor. Projede en hassas olunan noktalardan biri de Haliç siluetinin korunması. Siluetin dışına taşma olmaması için binalar 10 katı geçmeyecek. Bölgeye herhangi bir AVM, süpermarket yapılmayacak. Proje kapsamında bakkal, manav ve kasap gibi klasik alışveriş mekânları, kıraathane, çocuk bahçeleri ve sanat okulu inşa edilecek. Proje devam ederken ailelere 800 TL kira yardımı yapılacak, çocukların okula gidiş geliş paraları da karşılanacak. 75-160 metrekare arasındaki dairelerin fiyatları 350 bin ila 800 bin TL arasında olacak.  Mahallede yıkımlara Eylül ayında başlanması planlanıyor. 2014 yılı ortasında teslim edilecek iki etabın toplam 200 milyon dolar olarak hesaplanıyor.

Mavi Haliç’e Yeşil Otel
Hilton Garden Inn, enerji maliyetlerinde bir yıl içinde yüzde 70’lik tasarruf sağlayabiliyor. Bina aynı zamanda yılda yüzde 40 su, yüzde 36 doğalgaz, yüzde 27,3 elektrik tasarrufu yapabiliyor. Otel inşaatında kullanılan her malzeme ve öğede (yapı malzemeleri, mobilyalar) yüzde 70 oranında geri dönüşebilme kıstası gözetildi. Otelde oluşan atıklar (kâğıt, metal, cam, organik) Beyoğlu Belediyesi’nin geri dönüşüm programı altında özel araçlarla toplanıyor. Yılın altı ayı sıcak su ihtiyacı otelin çatısına konulmuş güneş panellerinden sağlanıyor.

Hayrettin Erdoğan Kimdir?
Hayrettin Erdoğan Kanada’nın Toronto kentinde İnşaat Yüksek Okulu’nu bitirdikten sonra 1994 yılı başında Toronto’da Hilton Otelleri bünyesine katılarak toplam 15 yıl İdari ve Teknik İşler Müdürlüğü, Toplu Binalar İdare Müdürlüğü ve çeşitli projelerde müteahhitlik işleri yaptı. Sektörde yaklaşık otuz yıllık bir tecrübe edindikten sonra 2009 yılında Türkiye’ye dönen Hayrettin Erdoğan, 2010 yılından beri Amplio Emlak Yatırım A.Ş’de AR&GE Müdürlüğü görevini sürdürüyor.

Önerilen makaleler