Sürdürülebilirliğin genel itibariyle 3E’yi; yani
Ekonomik kalkınma, Enerji ihtiyaçlarının
karşılanması ve Ekolojik dengenin korunması
çabalarını içerdiğini belirten Enerji Ekonomisi
Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Konferans
Organizasyon Komitesi Endüstriyel İlişkiler
Başkanı Dr. Oğuz Can, 25-27 Mayıs
2015’te Antalya’da gerçekleşecek 38. IAEE
Uluslararası Enerji Ekonomisi Konferansı’nın
temasını açıkladı: “Ekonomik, Çevreci,
Teknolojik ve Güvenilir Enerji Mücadelesi”
Enerji Ekonomisi Derneği’nin (EED) kuruluşu ve misyonu hakkında bilgi verir misiniz?
Enerji Ekonomisi Derneği, Kyoto Protokolü’nün yürürlüğe girdiği tarihe rastlayan 15 Şubat 2005’te Uluslararası Enerji Ekonomisi Derneği (IAEE) ile bağlantılı olarak kuruldu. IAEE, 1977’den bu yana “enerji ekonomisi” konusunda yaklaşık 100 ülkede aktif olan ve 4500’den fazla üyesi olan bir dernek. EED olarak amacımız da Türkiye’nin farklı üniversitelerinden enerji ekonomisi konularındaki çalışmalarıyla öne çıkan akademisyenlerin önderliğinde, enerji sektörünün gelişmesine katkıda bulunmak, enerji ekonomisi alanında bilgi akışını ve kapasite artışını sağlamak.
IAEE’nin yeni dönem başkanlığına, aynı zamanda EED Yönetim Kurulu Başkanı ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu’nun getirilmesi sizce ne gibi avantajlar sağlayacaktır Türkiye’ye?
26 Eylül 2014 itibariyle enerji ekonomisi alanında tek ve öncü uluslararası kurum olan IAEE’nin başkanlığını önümüzdeki iki yıl boyunca Enerji Ekonomisi Derneğimizin Başkanı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Enerji Sistemleri Modelleme Laboratuvarı Direktörü Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu sürdürecek. Başkanlığı getiren başarıda Gürkan Bey’in aktif kişiliği ve çalışmalarının yanı sıra IAEE çatısında geçmiş dönemlerde şahsının ve EED’nin gerçekleştirdiği örnek çalışmalar etken oldu.
IAEE dönem başkanlığının getireceği avantajlar için ulusal, bölgesel ve küresel açıdan bakmak lazım. Ulusal düzlemden bakıldığında; Türkiye’nin bölgenin enerji terminali olma noktasında isteği ve çabaları var. Diğer yandan kendi içinde enerji karmasını sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği ile mücadele ekseninde geliştirmesi gerekiyor.
Bölgesel düzlemden bakıldığında ise bölgenin jeopolitik güncel kararsızlığı, beraberinde kısa dönem tehditlerin yanı sıra yeni pozisyonlanma ve fırsatlar da getirebilir. Diğer yandan Irak, Suriye, Güney Kıbrıs, Azerbaycan ve İran’da siyasi fotoğrafı doğru okuyabilmek için “enerji hamlelerini” de doğru etüt etmek gerekir. Küresel enerji dengelerinde de kaya gazı ve yenilenebilir enerji kartları, özelleştirme/ulusallaştırma eğilimleri, güncel analizler ile stratejilerin güncelleştirilmesini gerektiriyor. Bu bağlamda, IAEE’nin Türkiye’den yönetilmesi her üç seviyeden de bakış derinliği, bilgi akışı sağlayacaktır.
Türkiye’de enerjinin “ekonomik” boyutunun yanı sıra “ekolojik” yönüne de özellikle vurgu yapıyorsunuz. Enerjinin hem temiz olması hem de ekonomik değer yaratması için neler yapılması gerekiyor? Bu doğrultuda Türkiye’nin karnesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Enerji ve çevre sektörleri, gerek yatırım süreçlerinin karmaşıklığı ve uzun olması, gerekse çok net, dikkatli bir planlama ve uygulama evresi gerektirmesi nedeniyle “nokta” veya an itibariyle değerlendirilmesi doğru olmayan, fakat gelişim süreçleri ve trend analiziyle değerlendirilmesi gereken sektörlerdir. Şu anki performansın yeterli olması, yarınki ihtiyacın karşılanması noktasında doğru adımların planlandığı, planlamanın olması da o aksiyonların birer birer uygulandığı anlamına gelmeyebilir.
Genel tanımı itibariyle sürdürülebilirlik “3E”; yani ekonomik kalkınma gereksinimi, artan enerji ihtiyaçlarının karşılanabilmesi ve ekolojik dengenin de korunması-iyileştirilmesi çabalarını içerir. Ulusal enerji politikalarında yerel, yenilenebilir ve temiz enerjiye net bir yönelim isteği var. Ancak bu isteğin doğrudan performansa yansıdığını söyleyemiyoruz. Ulusal ve uluslararası yatırımcıların ilgisi ve bu ilginin yatırıma dönüşmesinde gerekli çerçeve (framework) olgunlaşmış durumda. Bununla birlikte, yatırımcılar uygulamada ve yatırım aşamasında karmaşık ve uzun süreçler, eksik tanım ve yorum gereksinimi karşısında da katı bürokratik yaklaşımlar nedenleriyle zorlanabiliyor. Diğer yandan, temiz enerji için ayrılan finansman kredileri ve Ar-Ge süreçleri, daha etkin ve sonuç odaklı yönetilebilmelidir. Türkiye enerji ihtiyacının karşılanmasındaki mevcut durum ve ihtiyaçlarını analiz etmiş olmakla beraber, tanımlanan hedefe ulaşmak için gerekli olan mekanizmaları ve kilometre taşlarını da belirginleştirmesi ve aksiyonların zamanında alınışını sıkı takip etmesi gerekiyor.
IAEE’nin uluslararası konferansı, İstanbul’dan sonra Türkiye’de ikinci kez Mayıs ayında düzenlenecek. Konferansta üzerinde durulacak ana temalar neler olacak?
38. IAEE Uluslararası Enerji Ekonomisi Konferansı, “Ekonomik, Çevreci, Teknolojik ve Güvenilir Enerji Mücadelesi” teması altında 25-27 Mayıs 2015 tarihlerinde Antalya’da düzenleniyor. Etkinlik; Asya, Avrupa ve Amerika enerji oyuncularının, politika kurucularının, firma yöneticilerinin katıldığı, kendi alanındaki en önemli etkinlik. Kongre, aynı zamanda son derece saygın ve lider enerji şirketlerinin sponsorluğunda üç tam gün boyunca, 3 ana oturum, 6 ikili ana oturum, 70 paralel oturum ve poster sunumlar ile 29 farklı başlıkta enerji sektörünün tüm başlıklarıyla ele alacak. Doğalgaz ve petrol jeopolitik güncel analizleri, enerji fiyatları ve belirsizlik analizleri, temiz enerji teknolojileri, yenilenebilir enerji teknolojileri ve piyasaları, güvenlik ve risk konuları, nükleer, dağıtık üretim, kaya gazı rezervleri, ekonomisi ve sürdürülebilirlik kongrenin en önemli başlıkları arasında yer alıyor.
2008 yılında İstanbul’da düzenlenen konferans, aynı zamanda Türkiye’nin ilk karbon nötr etkinliği olarak da bir ilke imza atmıştı. Peki, 2015’teki kongre ne gibi ilklere sahne olacak?
Antalya’da gerçekleşecek etkinlik de karbon nötr olma özelliğini ortaya koyarken, güncel içeriği ve başlıklarına ilave olarak önemli network ve tartışma platformları da sağlayacak. Kuzey Amerika’da kaya gazının ve küresel etkilerinin de ele alınacağı bir atölye çalışması da önemli örneklerden biri.
Sürdürülebilirlik için önemli fırsatların yakalanması gereken, enerji kartlarının da yeniden dağıtıldığı bir dönemdeyiz. Enerji sektörümüzün kıymetli yönetici ve uzmanlarının bu önemli etkinliğe katılımını tavsiye ediyorum.