Etrafa baktığında park göremeyenlerin kafalarını biraz yukarı kaldırmaları faydalı olabilir. Çatıların ve duvarların yeşillendirilmesi, yani “yaşayan” hale gelmesi için uzun süredir dünyanın pek çok yerinde projeler gerçekleştiren ekolojist Gary Grant, “Park için alan yoksa bile kentleri yeşillendirmek için her zaman bir yerler bulabilirsiniz” diyor. Yeşil Binalar ve Ötesi etkinliği için Mayıs ayında İstanbul’a gelen Grant, e-posta üzerinden sorularımızı yanıtladı.
Berkan ÖZYER
Dünyanın çok farklı bölgelerinde çalıştınız ve son olarak geçenlerde Yeşil Binalar ve Ötesi etkinliği için Türkiye’deydiniz. Türkiye’de hiç proje yürüttünüz mü, yeşil çatı açısından Türkiye’deki fırsatlara dair bir gözleminiz var mı?
Türkiye’de henüz hiç proje yapmadım. Yine de Yeşil Çatı Danışmanlık’tan (Green Roof Consultancy) arkadaşım Dusty Gedge, Gaziantep’teki yeni bir anaokulunda yeşil çatı uygulanabileceğine dair beni bilgilendirmişti. İstanbul’a önceden geldiğimde, şehirdeki çeşitli yeşil çatıları ziyaret etme imkanı bulmuştum, dolayısıyla karşılaştığınız sorun ve imkanların farkındayım.
Şimdiye kadar çalıştığınız ülkeleri çevre projelerine verilen önem açısından karşılaştırabilir misiniz?
Kendi ülkemizde yaşanan gelişme önündeki sorunlar hepimizin canını sıkıyor ve başka ülkelerin daha ileride olduğunu düşünüyoruz. Ancak problemler dahil olmak üzere ülkeler arasındaki benzerlikler, farklardan daha fazla. Öte yandan yine de ilham alınacak bazı şehir ve ülkeler de var. Örneğin İsviçre’deki şehirler biyoçeşitliliğe sahip düşük yoğunluklu (Ekstensif) yeşil çatılar konusunda öncü rolü oynuyorlar. Almanya’daki Freiburg kenti pek çok ilginç düşük karbon ve yenilenebilir enerji projelerine sahip. Hollandalılar ve Danimarkalılar araçların nasıl kontrol altına alınıp, bisikletin teşvik edilebileceğini gösterdiler. ABD’deki Portland şehrinde vatandaşların katılımıyla yürütülen yağmur bahçeleri programıyla, yüzey drenajına dair etkileyici bir yaklaşım uygulanıyor. Farklı şehirlerdeki yeşillendirme girişimlerini bir araya getirmemiz gerekiyor.
Neden yeşil çatılara ve yaşayan duvarlara ihtiyacımız var?
Yeşil çatılar, kentsel ısı adası etkisini hafifletmek ve yüzey akışını azaltmak için maliyet etkinliğine sahip bir yöntem. Yeşil çatılar ve yaşayan duvarlar, insanların yaşadığı şehirlere doğayı geri getirebilir. Bu da insanları daha sağlıklı ve mutlu yapacaktır, dolayısıyla bu konuda hiçbir soru işareti yok. Yeşil altyapıyı nasıl tanımlarsınız? Temel unsurları, fayda ve sorunları nelerdir?
Yeşil altyapı, binalar ve sokaklar arasındaki toprak, su ve bitkilerdir. Bu parkları, sokak ağaçlarını, bahçeleri, suyollarını, yeşil çatı ve yaşayan duvarları kapsıyor. Şehirlerin sellere karşı daha az kırılgan, sakin ve daha serin bir havaya sahip olmasını sağlıyor. Kendimizi doğaya yakınlaştırmak bizi daha huzurlu insanlar yapıyor. Zorluksa; bazı insanların bizim doğaya muhtaç olduğumuzu ve doğanın sunduğu “ekosistem hizmetlerine” ihtiyaç duyduğumuzu unutmaları ve bu yüzden de yeşil altyapı için alan bulmanın bazen soruna dönüşmesi. Sokak ağaçları, yeşil çatılar, yaşayan duvarlar ve yağmur bahçeleri tam da bu noktada işin içine giriyor. Kentleri yeşillendirmek için her zaman bir yerler bulabilirsiniz ve bu konu hakkında ne kadar düşünürseniz o kadar imkan görürsünüz.
Belediye ve hükümetlerin yeşil altyapı için yeterli farkındalığa sahip olduğunu düşünüyor musunuz? Bu doğrultuda neler yapılmalı?
Hükümetler ve belediyeler bazen yeşil altyapıya öncelik vermek noktasında çok yavaş kalabiliyor. Bu yüzden bireyler ve çeşitli gruplar yolu açabilirler. Meyve sebze yetiştirecek bir bahçe oluşturmak ya da balkonda bitki yetiştirmek, ağaç dikmek ya da bir parkın gelişmesine yardım etmek her zaman mümkündür. Eğer bir bina ya da site projesinin tasarımını şekillendirecek kadar şanslıysak, bu yaklaşımı teşvik etmeliyiz. Bu noktadan sonra devletler de takip edecektir.
İklim değişikliği altyapı ve mimari açıdan şehirleri nasıl etkiliyor?
Dünyanın pek çok bölgesinde iklim değişikliğinin daha fazla sıcak hava dalgalarına ve daha ağır yağışlara neden olması bekleniyor. Bu çerçevede gölge, buharlaşmayla soğuma, kalitesi artırılmış toprağın yağmur suyunu emme kapasitesinden ötürü, yeşil altyapı daha da önemli olacak.
Şehirlerin yeşillendirilmesi konusunda “Ekosistem Hizmetleri Şehre Geldi: Doğayla Çalışarak Şehri Yeşillendirmek” isimli çok önemli bir kitap kaleme aldınız.
Kent kalkınmasına yönelik temel çözümleriniz nelerdir?
Yeni kalkınma için yeşil altyapı ağları oluşturmak çok önemli. Bu birbirine bağlı yeşil alanlarla, insanlar şehir içinde daha rahat hareket edebilecek ve yüksek kaliteli yeşil alanlara yürüme mesafesinde ulaşabilecekler. Ayrıca yeşil çatılar, yağmur bahçeleri ve sokak ağaçları gibi özellikler için standartlar ve hedefler belirlemek de çok önemli.
Sizce bu çözümleri bugünün dünyasında uygulamak zor mu? Temel sorunlar ne olabilir?
Doğayla çalıştığınız için yeşil altyapının oluşturulması görece daha kolay. Tabii ki öğrenecek çok şey var ve her zaman daha da geliştirebiliriz. Ama toprak, su ve bitki için bir kere alan oluşturulduktan sonra nihayetinde faydalar ortaya çıkacaktır. En büyük sorun bazı insanları şehirlerde doğa için yer açmaları gerektiğine ikna etmek. Hikayenin olumlu tarafı şu; gri alanları yeşillendirdikten sonra insanlar neredeyse her zaman yeni durumu beğeniyor ve buna değer veriyor. Yeşil şehirler daha değerli şehirlerdir.