“Bir şiiri çevirisinden okumak reçel kavanozunu yalamaya benzer”
Attilâ İlhan
Otomotiv endüstrisini çevre ve sürdürülebilirlik gereklilikleri üzerinden okumak, yakın geçmişte çeviribilimin “şiiri dilbilimci mi çevirmeli, şair mi” ikilemini akla getirirdi. Başlıktaki metaforu temel alarak sorarsak; otomotivin gelecek perspektifini teknoloji ve mühendislik mi; satın alma kararları ile tüketici mi, yoksa karar vericilerin oluşturduğu regülasyonlar mı belirliyor?
Bu yazının çerçevesi şiir ve edebiyat ekseninde gelişmeyecek olsa da fikir hayatına katkıda bulunabilmek adına ekoloji ve otomotiv kavramlarını birlikte değerlendirebilmenin yakın geçmişteki referans noktalarını saptamakla mümkün olabileceğini düşünüyorum. Bu bağlamda, otomotiv endüstrisini sayısal büyüklüğüyle mi, yoksa çevre, toplum ve gelecek nesiller için değer yaratan liderlerin vizyonlarıyla mı ele almalıyız?
Otomotiv endüstrisi büyük bir değişim yaşıyor. Geçmişte, üreticilerin itibar değeri olarak gördüğü ve rekabet gücü yaratan büyük motor hacmi, yüksek beygir gücü, güçlü donanım ve konfor özellikleri kavramları; sürdürülebilirlik, etik ve itibar kavramları ile yer değiştiriyor. Hatırlayalım, Volkswagen ve Mitsubishi’nin “emisyon hilesi” yaptığının ortaya çıkması köklü markaların pazar paylarının ve hisse değerlerinin azalması ile karşılık buldu. Tüketici gözünde yitirilen itibarın satış rakamlarına anlık etkisi kesin rakamlarla ölçülemese de yeni kuşak tüketicilerin markalara bakış açısının değiştiği gerçeği kaçınılmaz.
Otomotiv endüstrisi, teknoloji yatırımlarına bütçe ayırabilmek için pazar payı ve sayısal büyüklüğü önemsemek zorunda olsa da örneklem “en beğenilen”, “en çevreci”, “en itibarlı” gibi ölçütler olduğunda ansızın değişiyor. Volkswagen’in emisyon skandalı ile sarsılmasından kısa süre sonra “en beğenilen” unvanını sıfır emisyon üreten elektrikli ve hidrojen yakıt hücreli otomobilleri seri üretimle pazara sunan Toyota’ya kaptırması da çarpıcı bir örnek olarak karşımıza çıkıyor.
Elbette, endüstriyel girişimleri tüketici gereksinimlerinden bağımsız olarak düşünmek olanaklı değil. Otomobil ve teknoloji üreticilerinin de “yeni” nesil ürün ve hizmetleri “yeni” kuşağın duyarlık ve gereksinimlerini dikkate alarak tasarlamaya başladıklarını söyleyebilirim.
Yatırımların Yönü Nereye?
Elektrikli otomobil üreticisi Tesla Motors’un başkanı Elon Musk’ın diğer modellere kıyasla daha uygun fiyatla pazara süreceklerini duyurduğu Model S, üç hafta içerisinde 400 bin adet ön sipariş aldı. Elektrikli otomobil üreticisi Faraday Future, Nevada’da bulunan sürdürülebilir üretim tesisi için 1 milyar dolar büyüklüğünde yatırım yaptığını açıkladı. Teknoloji devi Google’ın sürücüsüz otomobil için yaptığı yatırımlar Fiat ile imzaladığı işbirliği ile belirginleşti. Apple’ın kapalı kapılar ardında yürüttüğü elektrikli otomobil projesi “Project Titan” da merak ve ilgiyle bekleniyor.
Tüketici Eğilimleri Belirleyici Rol Oynuyor
Otomotiv endüstrisi ve bileşenleri, değişen tüketici eğilimlerini ölçebilmek için küresel ölçekte birçok anket ve araştırma yapıyorlar. 2015’te ABD ve Avustralya’nın yanı sıra Avrupa ülkelerinin de dahil olduğu 17 ülkede araç kullanıcıları üzerinde gerçekleştirilen bir araştırma, sürücülerin elektrikli otomobile hâlâ mesafeli yaklaştığını ortaya koyuyor. Anket katılımcılarının “Şarjdan kaçınmak için yakıt yönünden daha verimli bir otomobil seçer miydiniz?” sorusuna %41’i kesinlikle “evet” derken, Türkiye’de bu oran %59’a çıkıyor. Sürücülerin elektrikli araç tercih etmemesinin en önemli nedenleri arasında %71 ile hâlâ uzun mesafeleri yolculukların mümkün olmaması yer alıyor. Elektrikli araçların tercih edilmesinin en önemli nedeni ise %20 ile vergi avantajı sağlaması olarak öne çıkıyor.
Toplumların Bakış Açıları da Değişiyor
Kaliforniya’da yer alan Berkeley Ulusal Laboratuvarı da geçtiğimiz günlerde otonom/elektrikli araçların çevresel etkileri üzerine bir araştırma sonucu yayınladı. Berkeley araştırmacılarına göre tüm araçların elektrikli ve otonom olması ile seragazı emisyonu %90’ın üzerinde azalma gösterecek ve motor yağı kullanımı da ortadan kalkacağı için çevresel ve maddi avantajlar oluşturacak. Otonom ve elektrikli araçların sağlayacağı maddi avantajlar toplumun da dikkatini çekmiş olacak ki geçen yılın başlarında yapılan bir araştırmada, Amerikalıların %44’ü önümüzdeki 10 yıl içerisinde elektrikli veya otonom bir otomobil satın almak istediklerini söylüyorlar.
Y Kuşağı Sürdürülebilir Teknoloji İstiyor
Türkiye’nin de içinde bulunduğu 12 ülkeyi kapsayan bir araştırmada ise Y kuşağının otomotiv sektörüne dair önceliğinin, yakıt verimliliği sunan araçlar ve bunların gelecekte sürdürülebilir ulaşıma sağladığı katkı olduğu ortaya çıkıyor. Araştırma, gelecek 10 yılda, otomotiv endüstrisinin en büyük mücadelesinin ise çevre ile dost, teknoloji odağında sürdürülebilir araçlar üretmek olacağını öngörüyor. Araştırma sonuçlarına göre gençlerin %49’u yakıtta verimlilik sağlayan taşıtların başlıca odak noktalarından biri olması gerektiğine inanıyor. Türkiye’de ise bu oran %60 olarak öne çıkıyor. Avrupa’nın 12 ülkesi arasında yapılan araştırmada, Y kuşağının %85’i, 10 yıl içinde bir otomobilleri olacağına inanıyor.
2025 Kırılma Noktası mı?
Avrupa elektrikli araç pazarında %17 gibi yüksek bir orana sahip olan Norveç, parlamentodaki dört partinin ortak kararıyla 2025’ten itibaren ülkede fosil yakıtlı otomobillerin satışını durduracağını açıkladı. Alman Ekonomi Bakanı Rainer Baake ise 2030’a gelindiğinde ülkedeki otomobillerin karbon salımsız olmasını hedeflediklerini belirtti. Nüfus ve hava kirliliğindeki artışa bağlı olarak Çin de otomotivde yeşil enerjiyi destekleyen kararlar alıyor. Fosil yakıtlı araç alımlarında kura sistemi ile kayıt işlemleri sınırlandırılırken bazı sınıf araçlarda çift/tek rakam plaka uygulaması ile trafiğe çıkılmasına izin veriliyor. Elektrikli araçların ise bu uygulamalardan etkilenmiyor olması, ülkedeki araç üreticilerini küçük ve daha uygun fiyatlı elektrikli araçlar yapmaya yönlendiriyor. Hindistan’ın da önümüzdeki günlerde benzeri bir karar alacağı öngörülüyor. Görünen o ki gelecek günlerde otomotiv gündemi ekoloji, çevre ve sürdürülebilirlikle birlikte anılmaya devam edecek. Gündemi bu sayfalarda izlemeye çalışacağım.