Birçok alanda yatırım ve faaliyetleri olmakla birlikte Arkas Holding, esas olarak deniz taşımacılığı alanında Türkiye’deki en köklü firmalarından biri, hatta birincisi. İzmir merkezli, tüm gemileri Türk bandıralı, dünyada Türkiye ve deniz taşımacılığı deyince akla gelen tek marka olan Arkas’a neden yelken diye sormak bile abes. Yanıtları net: “Biz zaten denize aitiz”. Peki denizden aldıklarını denize vermek için yelken sporuna yaptıkları önemli yatırımlar, sürdürülebilirlikle ve bölgesel kalkınma ile nasıl bir ilişki içinde?
YAZI: Barış DOĞRU
Şirketlerin kendilerini sürdürülebilir kılmalarının yolunun, hem kendi iş süreçlerini, hem de içinde bulundukları fiziki ve sosyal ekosistemi güçlendirmekten ve dönüştürmekten geçtiğini anlamalarının sırası geldi de geçiyor. Bu noktada önemli vurgulardan biri de, bu ikili dönüşüm sürecinin iyi düşünülmüş ve uzun vadeli bir bakış açısıyla ele alınması. Hem şirketler, hem de toplum, doğrudan kendi iş alanlarıyla ilgili olmayan, dolayısıyla da uzun erimli sonuçlar yaratmayan “sosyal sorumluluk” projelerine heba edilen para, zaman ve emekten çok çekti…
Arkas Holding’in spor kulübü Arkas Spor ve özellikle de Arkas Spor Yelken Şubesi ve Arkas Sailing Team, kendi alanına ve insanına, yaşadığı bölgeye odaklanmanın ve yatırım yapmanın en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilebilir.
Bilindiği gibi, daha birçok alanda yatırım ve faaliyetleri olmakla bir- likte Arkas, esas olarak deniz taşımacılığı alanında Türkiye’deki en köklü firmalarından biri, hatta birincisi. İzmir merkezli, tüm gemileri Türk bandıralı, dünyada Türkiye ve deniz taşımacılığı deyince akla gelen tek marka olan Arkas’a neden yelken diye sormak bile abes. Yanıtları net: “Biz zaten denize aitiz”. CFM-BAYK Kış Trofesi’nin 5. Ayak yarışlarını izlemek üzere geldiğimiz Bodrum’da hem Arkas Spor Kulübü Yelken Şube Başkanı, hem de Arkas Holding Bilgi Sistemleri Direktörü olan Mert Oruz’la bu konuyu konuşuyoruz. Arkas Holding’in sportif alandaki ilk adımları 2000’li yılların başında voleybolla başlamış. Orada kısa zamanda Türkiye şampiyonluğu gibi önemli başarılar elde edilmesinin ardından tabii ki sıra denize gelmiş. Önce yüzmeyle devam eden süreç 2005 yılında Yelken Şubesinin kurulmasıyla ivme kazanmış. 2011’de Arkas Sailing Team’in kurulması ise hedefleri ve çıtayı yükseltmiş. Oruz, “En önemli hedefimiz yelken sporunun Türkiye’de gelişmesi, bu alanda başarılı örneklerin çoğalması ve Türkiye’nin dünyada temsil edilmesine katkıda bulunmak. Tüm altyapı ve stratejimizi bu hedef kapsamında oluşturuyoruz. Yelkenin ulaşılabilir, hobinin ötesinde profesyonel bir iş olarak Türkiye’de yaygınlaşması için çalışıyoruz”. Bugün Arkas Sailing Team, tümü bordrolu ve tek işleri spor olan Türkiye’nin tek takımı. Bu profesyonellik elbette hızla başarıyı getirmiş. Sohbetimizde yelken takımının kaptanı Tolga Yağlı ve kaptanla birlikte çocukluktan beri tüm hayatları deniz ve yelkenle geçmiş, takımın dümencisi Serhat Altay, nam-ı diğer “Limon” da var. Daha ilk yıllarında St. Tropez Rolex Cup gibi uluslararası bir yarışmayı kazanan; Malta gibi son derece önemli ve zor bir yarışta başarılı sonuçlar alan ekip, bu sportif başarının ardında profesyonelliğin yattığına inanıyor. Ama takımın hemen tümü, yelken sporunu çok küçük yaştan geniş kitlelere ulaştırmanın önemini vurguluyor ve bunun için bilfiil emek harcıyor. Çocukların kitlesel olarak denizle tanışmasını sağlayacak, optimist ve lazer kategorilerinden başlayarak en uca, yani yat takımı ve uluslararası yarışmalara kadar uzanan bu zincirin her yerinde olmak, sportif ve toplumsal değer üretmek… Arkas Holding’in bu alandaki temel hedefi böyle özetlenebilir aslında.
İklim Değişir…
Arkas Holding, kendi faaliyet alanında çevresel ve sosyal olarak en ileri uygulamalara imza attığını bildiğimiz bir kuruluş. Mert Oruz da ısrarla bu konunun altını çiziyor: “Bizim taşımacılıkta kullandığımız gemiler, her zaman vaktinden çok önce emekli edilir. En verimli gemilerin kullanılması her zaman esastır. Holding yönetimi bu konuda son derece titizdir”. Ana işi deniz olan bir grup olarak, özellikle İzmir çevresindeki deniz temizliği için de önemli çalışmalar yaptıklarını aktarıyorlar. Çeşme koylarında yıllardır kıyı temizliği yapan Turmepa teknesi de, Arkas’ın hediyesi. Bu alanda yaptıkları aslında o kadar çok ki, onları da bir başka yazıya saklayalım…
Araba yarışları gibi araçla yapılan sporlarla karşılaştırıldığında hemen hiçbir çevresel zararı olmayan, fosil yakıtlarla liman giriş çıkışları dışında işi olmayan, onun dışında binlerce yıl olduğu gibi rüzgar esince giden, rüzgar durunca duran güzelim yelken sporunu tanıtmak ve sevdirmek için bu ekibin yaptıkları gerçekten son derece önemli. Her yaştan yüzlerce sporcuya sahip ama asla yaptıklarıyla yetinmeyen bu ekip ve kulüp, üç tarafı denizle çevrili olduğu halde, onun nimetlerinden yararlanmayı bilmeyen bir toplumda salyangoz satıyor gibi gelebilir ama “öncü” işlere zaten hep böyle denmez mi? Arkas’ın daha yeni haberdar olduğum şarap ve zeytinyağı markalarıyla birlikte, bütün bu çalışmalarla aslında kendine özgü bir bölgesel kalkınmacılık yaptığını düşünmeden edemiyorum. Sürdürülebilirlik çalışmalarında sık sık söylediğimiz bir şey bu: Evrensel düşünce ve anlayışlarla, yerelin en derinine inebilmek ve çözümler üretmek. İçinde yaşadığın çevresel ve iktisadi ekosistemi sürdürülebilir kılmadan, nasıl bir gelecek tahayyül edebilirsin ki? Arkas Holding’in hem İzmir hem de Ege için daha yapacak gerçekten çok şeyleri var. Denizden başlayan bu imbat, nefesi yeterse belki içerlere doğru da yayılır. İklim değişir, Akdeniz olur…