Dağını, ağacını, suyunu, ormanını, kendi devletinden ve siyasal iktidarlarından korumaya çalışan bir insan grubuyuz biz. Günlük hayatta hiç umut vaat etmiyor gibi görünse de çocuk ve gençlere yönelik uzun vadeli yatırıma devam etmeli; kısa ve orta vadede, insana, topluma ve gezegene sırtını dönmüş bu sağ popülist siyasetlere ve onun iktidarına son verecek adımlar atmalıyız.
YAZI: Suat ÖZÇAĞDAŞ, Sosyal İnovasyon Merkezi Kurucusu
Dünyanın beslenme, barınma, suya erişim, sağlık gibi çok bilindik, çok uzun dönemlerdir devam eden sorunları var. Çevre ve iklim değişikliği gibi görece yeni sorunları da. Einstein, “Karşı karşıya olduğumuz sorunlar, onları yarattığımız düşünce düzleminde çözülemez” diyor. Tam da bu doğrultuda yeni bir bakış açısına, teknolojik ve ekonomik inovasyonlara, birbiri içine geçmiş ve dallanıp budaklanmış sorunların çözümü için etkin sosyal inovasyonlara ihtiyacımız var.
İyilik Üretmeye Devam
İnsanın olduğu her yerde devinim ve umut var. Karşılaştığımız, işittiğimiz, şahit olduğumuz adaletsizlikler, haksızlıklar, beceriksizlikler bizi deli ediyor olabilir. Ama bu ülkenin dünyadaki gelişmeleri izleyen; kendini sadece bir din veya etnik kimliğin değil, büyük insanlığın parçası olarak gören; iyi yetişmiş, kendini geliştirmeye çalışan bir kesimi de var. İşte bu yurttaşlar, her şeye rağmen iyilik üretmeye devam ediyorlar. Bu zor günlerde, akıl ve beden sağlımızı korumanın en rasyonel çözümü bu. Oturup kızmanın bir yararı yok! Bu ülke, tam da bu yılmayan insanların yüzü suyu hürmetine ayakta. Bundan sonra da bu süreç devam edecektir.
Bilimsel Araştırma İhtiyacı
Yeni fikirlerin istenilen düzeyde hayata geçtiğini söylemek zor ama içinde bulunduğumuz koşullarda bu, çok da sürpriz sayılmaz. İçinde yer aldığım etkinliklerde, çok sayıda yeni sosyal proje ve girişim ile tanışma fırsatım oldu. Bunların bir kısmı destekleyici olmayan dışsal koşullar nedeniyle başarılı olamazken, bir kısmı da bireylerin motivasyonlarının değişkenliği, yaşam döngülerinin doğası gereği son buluyor. Örneğin, genç sosyal girişimcilerin önemli bir kısmı belirli bir yarışma ya da programda başarılı olduktan sonra birkaç yıl içinde başka bir yöne doğru evriliyorlar. Bunu çok doğal buluyorum. Zira 20’li yaşlarda hayata geçirdikleri bir proje ile ömürlerinin sonuna kadar devam etmelerini beklemek doğru değil. Gerçekte önemli olan bu bireylerin/ekiplerin, hangi pozisyonda ya da projede olurlarsa olsunlar, sosyal fayda üretmeye devam etmesi. Bu projeleri yakından takip ediyoruz, ihtiyaç duydukları destekleri veriyoruz. Ancak bu bilgi sadece belli bir grup insanda var. Oysa daha bilimsel, daha derinlemesine çalışılmış araştırmalara ihtiyaç var.
Gezegene Sırtını Dönen Siyaset
Küresel kapitalizmin ve onun yarattığı tüketim toplumunun sonuçları ortada. Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz her şeyin olumsuz bir sosyal ve/veya çevresel etkisi var. Gençler, bu gerçeklikle büyüyorlar. Bu kişisel süreçlerin yanı sıra, sosyal medya ve bilişim teknolojileri aracılığıyla dünyadaki deneyimi takip edip bilgileniyorlar. Bugün toplumdaki genel kanaat, “bir şey yapmalı” diye özetlenebilecek kanaattir. Her ne kadar ne yapılacağı konusunda genel bir kabul yoksa da gençler durmuyor ve kendi çevrelerinden başlayarak sürece müdahil oluyorlar. Türkiye, zengin insan çeşitliliği, gereğinden fazla sosyal ve çevresel sorunu, çevre ve insana sırtını dönmüş sağ iktidarların piyasacılığı ve hukuksuzluğu nedeniyle her gün yeni bir macera sunuyor kendi insanına. Dağını, ağacını, suyunu, ormanını, kendi devletinden ve siyasal iktidarlarından korumaya çalışan bir insan grubuyuz biz. Günlük hayatta hiç umut vaat etmiyor gibi görünse de çocuk ve gençlere yönelik uzun vadeli yatırıma devam etmeli; kısa ve orta vadede, insana, topluma ve gezegene sırtını dönmüş bu sağ popülist siyasetlere ve onun iktidarına son verecek adımlar atmalıyız.