Yağışların toplumsal riskler nedeniyle sele dönüşmesi, nüfus yoğunluğumuzun artmasının ve düzensiz kentleşmenin bir sonucu. Bu riskler geçen her gün daha da artacağı için ülkemizin iklim değişikliği bağlamındaki birincil önceliği halkımızın etkilenebilirliğini azaltacak uyum çalışmalarına çok daha fazla önem vermektir.
Prof. Dr. Levent KURNAZ, Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü
YAZI: Prof. Dr. Levent KURNAZ, Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü
Öneriler
– Büyük şehirlerimizde kanalizasyon ve yağmur suyunun ayrı toplanmasını sağlamak zorundayız. Bu ikisi birlikte toplandıklarında sel ve taşkın risklerini artırmaktadır. Ayrıca yağmur suyu temiz sudur ve arıtılması çok daha kolaydır.
– İklim riski dediğimizde bugün aklımıza sel ve taşkınlar geliyor ama daha önemli risk susuzluktur. İklim değişikliği gökten düşen su miktarını fazla değiştirmemekle birlikte bunun sıklığını ve şiddetini değiştirecektir. Bu nedenle de su toplama sistemlerimizin buna uygun tasarlanması gerekmektedir. Bu durumda kanalizasyon ve yağmur suyunu birlikte toplayıp sonra arıtmaya çalışmak mantıklı değildir.
– Ülkemizde bile 2050 yılına kadar şehirli nüfus sayısal olarak neredeyse %50 artacaktır. Bu da beraberinde yeni barınma ihtiyaçları getirecektir. Bu yeni barınma planlarında binaların su toplama ve güneşten yararlanma durumlarına son derece önem vermek zorundayız. Yeni binaların yazın serin, kışın sıcak olacak biçimde tasarlanması ve ruhsatlanması gelecekteki enerji ihtiyacımız açısından da çok gereklidir.
– Etkilenebilirliği azaltan en önemli faktörlerden biri de eğitimdir. Eğitimden benim anladığım ise özellikle şehirlerde en üst düzey yöneticiden en alttaki işçiye kadar herkesin iklim değişikliğinin önemli riskler getireceğini anlaması ve yaptığı her işi ona göre planlamasıdır. Bu konuda atılacak her hatalı adım bize yakın gelecekte iklim felaketi riski olarak geri dönecektir.
– Uzun vadede iklim risklerinin azaltılması sosyal risklerin azaltılması ile mümkün olur. Cebinde parası olan sel basacağını bilerek dere yatağına veya kayacağını bilerek dik yamaca ev yapmaz. Buralara yapı izni verilmemesi çözüm değildir. Yapılması gereken insanların böyle tehlikeli yerlerde barınmaya mecbur kalmamasını sağlamaktır.