Art of Hosting uygulayıcısı ve kolaylaştırıcı Chris Corrigan, sosyal hizmetler, yerli toplulukların kalkınması, göç ve mülteci meseleleri, iş dünyası, hükümet, gıda sistemleri ve eğitim gibi çeşitli alanlarda hem Kanada’da hem de uluslararası alanda çalışmalara imza atıyor. Corrigan “Karmaşıklık, karşı karşıya olduğumuz zorlukları ele almada yeni yollar bulabilmemiz için çeşitli perspektifler ve farklı sesler ile çalışmamızı gerektirir” diyor.
Toplumsal değişim için kolaylaştırıcılık ile yolunuz nerede ve ne zaman kesişti?
Yaptığım iş tamamıyla toplumsal değişimle ilgili. Yaklaşık 30 yıldır Kanada’da yerel topluluklar ve kuruluşlarla çalışıyorum. Yerli kültürü ve topluluklarını baskı altında tutan sistemlerin etkisini kırmak gibi uzun ve tarihi bir sürecin içindeyiz. Çocuk ve aile hizmetleri, sağlık, ekonomik kalkınma, yönetişim ve dilleri yeniden canlandırma alanlarında çalıştım. Aynı zamanda yasal ve sosyal anlamda ulusal çapta yürütülen uzlaşma süreci içinde de yer aldım. Bu sürecin amacı geçmiş 300 yılın zarar veren uygulamalarını tanıma ve yerli toplulukların gücünü de barındıran bir Kanada inşa etmek için birlikte çalışmak. Ayrıca su, sağlıklı ormanlar ve okyanuslar, alternatif enerjilerin geleceği, topluluk inşası, sağlık, göçmenlik ve mültecilik meseleleri ile yerel ekonomi gibi karmaşık krizlerle karşı karşıya olan sistemler konusunda diyalog ve toplumsal eylemleri destekleme faaliyetlerinde de bulundum.
İşletmeler, sivil toplum ve bireyler açısından toplumsal dönüşüm için kolaylaştırıcılığın ne gibi kullanım alanları söz konusu?
Bence, topluluklar ve kurumlar üzerine dayatılan yukarıdan aşağı çözümlerin devri geçti artık. Hem bireyler hem de kurumlar olarak karşımızda duran sorunların özlerinde karmaşık olduğunun ve karmaşık bir problemi “çözme” yolunun bir çözümü dayatarak mümkün olmadığının giderek daha fazla farkına varıyoruz. Karmaşıklık, karşı karşıya olduğumuz zorlukları ele almada yeni yollar bulabilmemiz için çeşitli perspektifler ve farklı sesler ile çalışmamızı gerektirir. Katılımcı yöntemler güçlüdür, çünkü radikal biçimde farklı görüşlere sahip insanların birbirini anlaması ve daha önce hayal dahi edilemeyen yeni şeyler yaratmaları için alan yaratır. Gelecek, bütünün faydasına olacak değişiklikler yapmak için küçük yollarla bir arada çalışan milyonlarca insandan oluşacak. Biz bu insanları birbirlerine bağlarsak, çalışmalarının meyvelerini paylaştırırsak, dener ve başarıları çoğaltırsak işte o zaman esnek ve dirençli hale geleceğiz. Hepimizin karşı karşıya olduğu değişimin ölçeğiyle baş etmek için ihtiyaç duyduğumuz şey de bu.
Çalışma, karar alma biçiminiz ve proje yönetiminiz nasıl şekilleniyor?
Geleneksel olarak kurumlar makineler gibi çalışır ve bu model sosyal kurumlarımız için de geçerli. Sistemin anlaşılabilir olduğunu ve çözümlerin tercih edilen bir son duruma ulaşmak için atılması gereken bir dizi adımı belirleyen iyi planlama yoluyla üretilebileceğini varsayıyoruz. Ama bu doğrusal planlama modeli, karmaşık problemlerde işlemez, çünkü sistemde çok fazla değişken vardır. Bu nedenle de plan kolaylıkla bozulur. Bunun yaşandığını görüyorum, zira giderek artan sayıda kurum benden farklı bir stratejik planlama yapmamı istiyor. Devasa Excel sayfalarına yazılı net hedefler, amaçlar ve eylemleriyle sahip oldukları eski planlar işlemiyor.
Planlama süreci tamamlandığında bu yazılanlar birden ilgisiz hale geliyor. Sorun, problemlerin de evrimleşmesi. Bugün için planlama yaptığımız problemler gelecek ay faklı olacak. Oysa biz bazı durumlarda yıllar öncesinin planlarına bel bağlamış durumdayız. Aslında çalışmayı bitiriyoruz ama bunu konuları ele almada etkin oldukları için değil, planda öyle yazıldığı için yapıyoruz. Bu zaman ve yetenek kaybıdır, sağlıklı ve canlı topluluklar oluşturma çabamızda bizi geri düşürür. İnsanların karmaşıklığı planlamak ve bu karmaşıklık içinde çalışmak için çok farklı stratejiler kullanmaları gerektiğini anlamalarına yardımcı olmak için epey zaman harcıyorum. Bu stratejiler etrafınızda olanlara yaratıcı ve yenilikçi bir şekilde yanıt vermenize izin verirken, aynı zamanda iyi ve sağlıklı bir yolda ilerlemenizi sağlayacaktır. Bunu başarmanın yolu da katılımcı yöntemlerden geçiyor. Bu yöntemler, karmaşa içinde kalma pratiğine titizlik ve disiplin katarken evrimleşen problemler için kapsayıcı, yaratıcı ve duyarlı planlar ve eylemler yaratırlar.
Deneyimlerinizden nasıl kazanımlar elde ettiniz? Siz ve ekibiniz geleneksel katılımcı yöntemlerden nasıl farklılaşıyor?
Katılımcı kolaylaştırıcılığı, yaparak öğrendim. Bu meseleler üzerinde çalışmak için yıllar içinde çok sayıda yöntem keşfettim ve kendi yöntemlerimi geliştirdim. Bunlara
www.chriscorrigan.com/parkinglot/facilitation-resources/ adresinden ulaşabilirsiniz. Benim için uygulama topluluğunun bir parçası olmak çok önemli. Art of Hosting (www.artofhosting.org) topluluğunun da bir temsilcisiyim. Aynı soruları soran insanlara bir şeyler öğretmek ve birlikte çalışmak için onların etrafında olmak durumundayım. Pratiğimiz bir arada çalışıp öğrendiklerimizi paylaştıkça daha da iyi hale geliyor.
Kolaylaştırıcılığın gelecek potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence kolaylaştırıcılık alanı, karmaşıklık bilimini giderek daha fazla anlamamız ve bunda akıcı hale gelmemizle değişiyor. Bu değişim, hem karmaşık problemlerin işleyişi hem de insanların bu problemleri ele almayı öğrenmeleri açısından gerçekleşiyor. İnsanlara bir makinenin parçalarıymış gibi davranılması gibi eski usuller ve doğrusal çözümler yaratmak, karmaşıklığı ele almada zayıf yöntemler olduklarını kanıtlamalarının yanı sıra işyerlerini ve toplulukları da insani olmaktan çıkardılar.
Kolaylaştırıcılar, öğrenme teorisi, pedagoji, bilişsel bilim ve grup süreçlerinde çok daha kıvrak olmalılar. İnsanların oluşturduğu gruplar muhteşemdir. Çeşitli grupları bir araya getirin, bazı hikayeler paylaşın, onlardan karmaşık meseleleri ele almalarını isteyin, beklenmedik ve güzel şeyler yapacaklardır. Kolaylaştırıcılar olarak bizler, bu şekilde ortaya çıkan eylemlerin gerçekleşmesi için alanlar yaratmakta ve kendimizi olabilecekler yolundan ayrı tutmakta çok iyi olmalıyız. İhtiyacımız olan gelecek henüz yaratılmadı ve hiçbirimiz -özellikle de kolaylaştırıcılar- bunun nasıl olacağını bilmiyoruz. Dolayısıyla bizim işimiz insanların kendi sorunlarını ele alabilecekleri koşulları yaratma ve dehalarını görmelerine yardımcı olma yönünde ilerlemeli.