#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Sürdürülebilirlik İçin Kadınlar

Sürdürülebilir kalkınma kadınların kalkınması ile gerçekleşecek. Bunu sağlamak sadece devletlere değil, özel sektöre de önemli bir sorumluluk getiriyor. Erkek ve kadın liderlerin gündeminde bu öncelik olmalı.

YAZI: Gülin YÜCEL, Brika Sürdürülebilirlik, gulin@brikasurdurulebilirlik.com

Sürdürülebilirlik yolculuğu hem mevcut düzenin problemlerinin en çok kadınları etkilemesi hem de yine çözümün kadınların sistemin içerisine girmesi ile mümkün olduğu için kritik bir önem taşıyor.

Açlık ve fakirlikten iklim değişikliğine, eğitimden fırsat eşitliğine; sağlıktan ve su kaynaklarına erişilebilirlikten insana yakışır bir iş ve ekonomik büyümeye, yani özetle Birleşmiş Milletler Sür­dürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin (SKH) hepsinin altında kadınların eşit­siz durumunun düzeltilmesine yönelik alanlar görebiliyoruz. Ötesinde, bu du­rum değişmez ise hedeflere ulaşmak da olanaksız görünüyor.

Bu sebeple temiz enerji, açlık ve yok­sulluk ile mücadele hedefleri yanı sıra 5. hedef olan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” önceliklendiriliyor ve sadece devletlerin değil özel sektörün de bu konuya eğilmesi talep ediliyor.

Evet, sürdürülebilir kalkınma kadınla­rın kalkınması ile gerçekleşecek. Bunu sağlamak sadece devletlere değil, özel sektöre de önemli bir sorumluluk geti­riyor. Erkek ve kadın liderlerin günde­minde bu öncelik olmalı.

Bu yazıda, SKH’lerin Hedefleri’nin kabulünden bu yana geçen üç sene­de, özel sektör dinamikleri ve liderlik gündemi açısından konuya yer vermek istiyoruz.

Karar Verme Döngülerinde Kadının Yeri Ne?

Ocak 2019’da Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu sürdürüle­bilirlik açısından önemli mesajlar içer­se de katılımcıların sadece %22’si ka­dındı. Dünyanın ekonomi adına önde gelen devlet, özel sektör, sivil toplum ve akademi liderlerinin geleceği tartış­tığı bu ortamda kadın sesi maalesef az duyuldu.

McKinsey ve LeanIn.Org tarafından dört yıldır yapılan “Çalışma Hayatında Kadın” araştırmasının 2018 raporunda cinsiyet eşitliği konusundaki ilerleme­nin ne kadar yavaş olduğu belirtiliyor. Kuzey Amerika’da 279 şirketten 64 bin çalışan ile yapılan çalışma beyaz yakada eşit sayılarda kadın ve erkek olmasına rağmen yukarı doğru ilerlemede kadın sayısının çok azaldığını gösteriyor:

  • C+ seviyesinde her beş kişiden sa­dece biri kadın (teknoloji, mühendislik alanlarında ve renkli ırktan kadın için bu oran daha da aleyhte).
  • Cinsiyet dengesi olmayan ortamlar­da kadın kararları daha fazla sorgula­nıyor (erkekler için %32 iken kadınlar için %49).
  • Kadınlar daha tecrübesiz olarak algı­lanıyor (erkekler için %15 iken kadın­lar için %35).
  • Profesyonellik dışı ve yanlış anlaşı­lan yorumlarla karşılaşıyorlar (erkekler için %14 iken kadınlar için %24).

Diğer bir konu ise dijitalleşme sürecin­de olan dünyada, kadın bakış açısının teknolojik ve tasarımsal süreçte yer al­maması. Bazı rakamlar ile durum şöyle:

  • Dünyada dijital sektörlerde çalışan erkeklerin sayısı kadınların 3,1 katı.
  • Bilgi teknolojilerindeki kadın yöneti­ci oranı sadece %19, uygulama gelişti­riciler seviyesinde ise bu oran %10.
  • Liderlik açısından bakıldığında da kadının temsili son derece düşük. Si­likon Vadisi’ndeki şirketlerde bile yö­netici pozisyonlardaki kadınların oranı %11. Kadınların sahip oldukları tekno­lojik startup’ların oranı sadece %5.

Gelecekteki fırsatların e-iş’ler etrafın­da olacağı düşünülürse, bu durumun kadınların eşitsizliğini artıracak potan­siyel bir problem olduğu görülüyor. Bu zorluklara rağmen bize ümit veren ge­lişmelere bakmakta fayda var…

Kadının Güçlenmesi İçin İnisiyatifler

Global Compact çatısı altında olan “Kadının Güçlenme Prensipleri” (Women’s Empowerment Principles) yedi maddede bunun nasıl olacağının yöntemlerini gösteriyor. Diğer bir ör­nek BSR’ın “Kadına Yatırım Yapın” (Invest in Women) platformu. İçinde Intel, Dell, Estee Lauder, Kate Spa­de, PepsiCo ve Ikea gibi şirketlerin olduğu bu ortamda, kadınların işlerin kârlılığına katkıları tanımlanarak kadı­nın güçlenmesine katkıda bulunmak amaçlanıyor.

Ünlü çevreci Paul Hawken tarafın­dan geliştirilen Project Drawdown’un rakamlarına göre kadınlar dünyadaki tarımsal üretimin %43’ünü, fakir böl­gelerde ise %60-80’ini yapıyor. Do­layısıyla kadının güçlendirilip küçük tarımsal işletme sahibi yapılması, gıda güvenliği ve iklim mücadelesi açısın­dan en kritik adımlardan olmalı. Bu doğrultuda büyük yiyecek şirketleri, çiftçi ve küçük işletmeler etrafındaki iş birlikteliklerini kadınlar üzerinden kurgulamaya çalışıyor.

Intel, Sodexo, eBay, Deloitte gibi şir­ketler kadınların işte kalmalarının des­teklenmesi ve kadın becerilerinin öne çıkarılması için mentorluk programları başlatmış durumdalar.

Bu güzel gelişmeler paralelinde Was­hington merkezli bir düşünce kuruluşu olan ICRW (International Center for Research on Women), şirketlerin kadı­nın güçlenmesi için 300 milyon dolar­lık bağış veya doğrudan yatırım yapmış olduğunu hesaplamış. Bu fonlar, ka­dınlara iş fırsatları yaratma, iş eğitim­leri verme veya kredi/borç sağlama için kullanılmış.

Bir diğer konu da özel sektörün kadı­nın sosyal hayatta olan güçlenmesine destek vermesi.

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yöne­tim Forumu tarafından, TÜSİAD’ın işbirliği ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile Sabancı Vakfı’nın desteği ile şirketlerin, çalışanlarının yakın ilişkide maruz kaldıkları şiddete karşı harekete geçmelerini sağlamaya yönelik başlatılan “İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi”, aile içi şiddet gibi çalışılması zor bir alanda iş dünya­sının meselenin üzerini örtmeyip cesa­retle ele almasını, sorunun çözümü için elini taşın altına koyması hedefleniyor. Cansen Başaran Symes başkanlığında oluşturulan ve Oya Ünlü Kızıl tarafın­dan yönetilen çalışma grubu, 4 Şubat 2019 günü Sabancı Center’da yapılan son toplantıda, aile içi şiddetle müca­delede aktif rol alması ve somut çözüm önerileri sunması için iş dünyasının farklı aktörleri bir araya geldi.

Bu noktada önerimiz kadın odaklı kal­kınma bakış açısının tüm özel sektör açısından ivedilikle benimsenmesi, yukarıda belirtilen inisiyatiflerin yay­gınlaşması ve özel sektörün bunu “iyi bir şey yapmak”tan öte görüp buradaki fırsatları ve riskleri iyi değerlendirmesi. Fonların kadının ekonomik olarak güç­lenmesini sağlamak için kullanılması, örneğin becerilerinin veya fırsatların artırılması, tarımdaki gibi kadınların sistemi besleyenler olarak güçlendiril­mesi hem bu fonların hem de program­ların etkinliğini şüphesiz artıracaktır.

Bu dönüşümü mümkün kılacak olan da şüphesiz ki hem kadın hem de erkek liderlik vizyonudur.

Sürdürülebilirlikte İlham Veren Kadınlar

Rachel Carson: 1962 senesinde yazdığı Sessiz Bahar isimli kitap ile kimyasal ilaçlamanın tüm ekosistem üzerinde çok büyük bir tehlike yarattığını söylemeye cesaret eden ilk kişi, biyolog ve akademisyen. Yaşadığı devirde ses getiren kitabını aynı yaz New York Times Gazetesi “Sessiz Bahar Şimdi Gürültülü Bir Yaz” başlığıyla vermiş, çevre zararı ve insan sağlığı etrafında duyarlılık yaratmış, DDT’lerin yasaklanmasına giden süreci başlatmıştır.

Donella Meadows: 1972 senesinde MIT’den arkadaşları ile hazırladığı “Limits to Growth- Büyümenin Sınırları” araştırması ile insan aktivitelerinin dünya sistemleri üzerinde 2070’e kadar geri dönülmez bir zarar yaratacağını söyleyen araştırmacı, akademisyen ve aktivist. Bugün yaşadığımız problemlerin doğrusal düşünce sisteminden kaynaklı olduğunu ve çarenin doğa bakış açısından gelen sistem düşüncesinde ve “sistemler ile dans etmek”te olduğunu ilk defa söylemiştir.

Janine Benyus: Yaşananların insanın doğa ile ilişkisinin bozulmasından kaynaklı olduğunu, çarenin ise doğaya bakarak yapılan tasarımdan geldiğini söyleyen biyolog, inovasyon danışmanı ve yazar. “Biyomimetik” (doğayı taklit eden) tasarım ve üretimin gelişmesi için çalışıyor.

 

Ellen MacArthur: Dört yaşından beri yaptığı yelken sporunda 2005 senesinde dünya turunu en hızlı tamamlayan kişi olmuşken hayat tutkusu olan yelkeni bir kenara bırakıp “döngüsel ekonomi” bakış açısının yaygınlaşması için çalışmaya başladı. “Doğada ne varsa o kadar var, fazlası yok” diyerek kaynakların yaşam döngüsü içerisinde asla kaybolmadan var olabilmeleri için tasarım ve süreçler geliştirilmesine ve döngüsel ekonominin dünya liderlik gündemini dönüştürmesine çabalıyor.

Greta Thunberg: 2019 Davos Zirvesi’de dünyanın önde gelen liderleri önünde “Sorumsuz davranıyorsunuz, eviniz yanıyor ve siz bunun farkında değilsiniz” diyen 16 yaşındaki İsveçli aktivist. Dünya düzenindeki yanlışlara açık bir şekilde dikkat çekmeye çalışıyor ve gençlere olan umudumuzu ortaya koyuyor.

Gülin Yücel

Brika Sürdürülebilirlik Yönetici Ortak | Sürdürülebilir Kalkınma