#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Değişen İklim Ruh Sağlığımızı Bozuyor!

Bireysel rahatsızlıkların topluma yansımasıyla sosyal sermayede giderek azalma oluşuyor; dayanışma, birlikte olma kültürü bozuluyor ve bu da ruhsal sağlık sorunlarını doğuruyor.

YAZI: Özgür ÖZTÜRK, ozgur.ozturk@akcansa.com.tr

Katrina Kasırgası 2005’te ABD’nin güneyini vurduğunda 2.000 kişinin ölümüne sebep oldu, üzerinden yıl­lar geçmesine karşın halen on binler­ce kişi kalıcı ruhsal etkilerini yaşıyor. Hindistan’da, tarladaki ürünü sıcak hava dalgası nedeniyle zarar gören çift­çilerde artan oranda intihar vakaları görülüyor. Avustralya’da 2009’da Kara Cumartesi olarak hatırlayacağımız 173 kişinin hayatını kaybettiği orman yan­gını sonrası, felaketi yaşayanların %25’i bugün halen olayın ruhsal etkilerini yaşıyor.

Son birkaç on yıldır insan kaynaklı emisyonlar küresel sıcaklığın ortalama 0,5 derece artmasına sebep olunca, insan yaşamına pek çok alanda olum­suz etkiler getirdi. Artan sıcak hava dalgaları, sel, hortum, kuraklık, yangın gibi aşırı hava koşulları ve doğal afetler enfeksiyonlara bağlı bulaşıcı hastalıkla­rın, yaralanmaların, ölümlerin yanı sıra ruhsal sağlık sorunlarının da ciddi şe­kilde artışına yol açtı.

Aşırı hava olaylarına maruz kalma ih­timali insanlar için strese bağlı psiki­yatrik bozuklukların kaynağı. Yaşamı tehdit eden unsurlar Travma Sonrası Stres Bozukluğu (PTSD) riskini artırı­yor. PTSD semptomları kişide geçirilen travmatik olayın sıkça hatırlanması, zi­hinde tekrar tekrar canlandırılması şek­linde yaşanıyor. Birçok vakada olayın üzerinden uzun yıllar geçmesine karşın bu semptomlar görülüyor. İklim kay­naklı afete maruz kalan kişiler sadece PTSD değil, akut stres tepkisi ve uyum bozukluğunun yanı sıra geleceğe dair umutsuzluk hissi de yaşayabiliyorlar.

Suç Oranları ve İntihar Vakaları Artıyor

Sıcaklık artışı ile insan davranışının agresifleşmesi arasında doğrudan bir bağlantı var. Hava sıcaklığının alışıl­mışın üzerinde seyrettiği dönemlerde suç oranları ve intihar vakaları belirgin şekilde yükseliyor. ABD’de yapılan bir araştırma aylık ortalama sıcaklığın 30 derece üzerinde seyrettiği dönemlerde ruhsal sorun yaşayan insan sayısında %0,5 oranında (ki bu oran yaklaşık 2 milyon insana denk geliyor) artış ol­duğunu ortaya koydu. Araştırma uzun dönemde 1 derece sıcaklık artışının ruhsal sorun vakalarını %2 artıracağını, Katrina Kasırgası gibi afetlerin ise bu oranı %4’e çıkaracağını gösteriyor.

Aşırı sıcak hava zihinsel ve davranışsal bozuklukların yanı sıra özellikle kalp damar ve sindirim sistemi hastalıkları­na sebep oluyor. Ruhsal durum bozuk­luğu, endişe, bunama ile ilişkili rahat­sızlıklar artan sıcaklıklara bağlı olarak sıkça görülürken, Tayland’da yapılan bir araştırma yine sıcaklık artışının çalışanlarda psikolojik sıkıntı ve stre­si artırdığını ortaya koyuyor. Örneğin klimasız bir ortamda veya direkt açık ortamda çalışanların artan sıcaklıkla birlikte düşük performans ve verim gösterdikleri, bunun sonucu işlerini kaybettikleri veya yetişmeyen işler se­bebiyle çok daha uzun saatler çalışma­ları gerektiği görülüyor. Bunlar gelir kaybı, aile ve sosyal ilişkilerin bozulma­sı ve fiziksel hastalıklar sonucu ruhsal sorunlara doğrudan sebep oluyor.

Kuraklığın artmasına bağlı çiftçilerde intihar ve intihar girişiminin de ciddi oranda artması, bir başka gerçeği yan­sıtıyor. Sel ve kuraklık sebebiyle eki­lebilir tarım alanlarının giderek azal­ması, su kısıtı ve beklenmeyen hava koşulları sonucu üretimin düşmesine bağlı gelişen ekonomik zorluklar (gelir azalması, borçları ödeyememek vb.) depresyon, demoralizasyon, sıkıntı ve acizlik gibi ruhsal sorunlara yol açıyor.

Diğer taraftan tüm bunların etkisiy­le ortaya çıkan gıda kısıtı ise özellikle gelişen ülkelerde çocukların yetersiz beslenmelerine ve buna bağlı fiziksel ve ruhsal sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor.

İklim değişikliği etkileriyle yaşanan göçler ise ruhsal sorunların bir başka kaynağını oluşturuyor. Kuraklık veya doğal afetler sonucu bölgesel veya uluslararası ölçekte göç eden kişiler­de sıklıkla görülen kültürel etkileşim problemleri psikiyatrik bozukluklara yol açıyor. Örneğin şizofreni vakala­rının göç edenlerde, göç ettikleri böl­gedeki insanlara oranlara daha yüksek oranda olduğu ortaya konmuş durum­da.

Ruh sağlığının fiziksel sağlıkla birebir ilişkili olduğu da bir başka gerçek. De­ğişen hava koşulları ile birlikte fiziksel rahatsızlıklar artıyor. Polen, duman, toz, durgun sular veya azalan hijyen koşulları, kronik fiziksel hastalıklara ve sonucunda ruhsal bozukluklara yol açıyor.

Tüm bu etkilerden azgelişmiş ülke insanları ile toplumlardaki ırk, gelir, cinsiyet, eğitim gibi unsurlara bağlı kırılgan alt topluluklar çok daha fazla etkileniyor. Bireysel rahatsızlıkların topluma yansımasıyla sosyal sermayede giderek azalma oluşuyor; dayanışma, birlikte olma kültürü bozuluyor ve bu da ruhsal sağlık sorunlarını doğuruyor. Kadın ve çocuklar sosyal sermaye azal­masından daha yüksek oranda etkileni­yorlar.

Bu durumla mücadele etmek tabii ki mümkün: Bilgi ve farkındalığı artır­mak, afetlerin ruhsal etkilerine süratle müdahale etmek, ruhsal sağlık hiz­metlerine finansal ve fiziksel ulaşımın geliştirilmesi, geniş ve çeşitli tedavi im­kanları sunulması, iklim değişikliğinin ruhsal etkilerine daha hazırlıklı olmak, bu hizmeti veren sağlık personeline ge­rekli eğitimi vermek, hemen akla gelen çözüm yolları.

Önce sağlık, sağlıklı nesillere…

EkoIQ Editör