#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

COP25’te Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eylem Planı Kabul Edildi

Dün COP25’te, toplumsal cinsiyet eşitliği ekseninde iklim krizine yönelik somut eylemlere geçilmesi adına yayımlanan Toplumsal Cinsiyet ve İklim Değişikliği taslak metni, adil dönüşüm ve insan haklarına önemli atıflarda bulunurken, toplumsal cinsiyet eşitliğini makroekonomik tartışmaların ötesine taşıyor.

Yazı: Gülce DEMİRER

Özellikle geçimi doğal kaynaklara bağlı olan ve iklim krizine karşı en savunmasız toplamsal kesimler, bu krizin yarattığı sel, kuraklık, kasırga gibi sonuçlara karşı en düşük savunma imkanına sahip oluyor. Dün (12 Aralık) COP25’te taraflar, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eylem Planı’nı onayladı.

Toplumsal cinsiyet eşitliği ve iklim krizi üzerine çalışan ve danışmanlık yapan Şehnaz Kıymaz Bahçeci, Madrid’de bugün sonlanması planlanan COP25’te hem insan hakları hem de toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda, bu zirvenin başlangıcından beri çok umut verici adımlar atılmamış olduğunu söylüyor. Ayrıca Şili’de yapılması planlanan zirvenin yerinin Madrid ile değiştirilmesi ile sivil toplum örgütlerinin zirveye erişimi konusunda da birçok sıkıntı yaşandığını ve bu nedenle çok kolay bir toplantı olmadığını belirtiyor. Ancak buna rağmen zirve boyunca kadın ve iklim konusunda çalışan sivil toplum örgütleri birçok çalışma, savunuculuk ve protesto gerçekleştirdi. Kıymaz Bahçeci, COP25 kapsamında dün (12 Aralık) yayımlanan Toplumsal Cinsiyet Eylem Planı’nın (Gender Action Plan), toplumsal cinsiyet alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin yaptığı savunuculuklarının bir meyvesi olduğunu vurgularken, iklim müzakereleri sürecinin geri kalanında da bu planın yol gösterici olmasını umduklarını söylüyor.

Dün yayımlanan taslak metinden bir gün önce zirvede birçok sivil toplum örgütü çok büyük bir sosyal medya kampanyası gerçekleştirdi. Çok genel geçer bir toplumsal cinsiyet eylem planından öte, gerçek dönüşüme katkı verecek bir toplumsal cinsiyet eşitliği eylem planı istediklerine dair bir sosyal medya kampanyası yapıldı.

Kıymaz Bahçeçi, “Toplumsal Cinsiyet Eylem Planı, insan haklarına ve adil dönüşüm (just transition) kavramına atıfta bulunuyor. Bu kavramlar oldukça önemli, çünkü iklim değişikliğinin hem ekonomik hem sosyal hem kültürel boyutlarını içine alıyor. Karbon offset’i ve Yeşil İklim Fonu gibi konular tartışılırken mikroda ve ekonominin ötesinde insanların iklim krizinden nasıl etkilendiğini ve bu dezavantajların nasıl minimize edileceği ile ilgili çok önemli konular barındırıyor” diyor ve toplumsal cinsiyet eşitliği ve iklim krizi konusunda sivil toplumun 1992’de Rio’da yapılan Dünya Zirvesi’nden bu yana çok fazla çalıştığını ve COP25’te toplumsal cinsiyet alanında yayımlanan planın bütün o senelerin çalışmasının bir sonucu olarak ortaya çıktığını söyleyebileceklerini ifade ediyor.

Kıymaz Bahçeci, aynı zamanda, toplumsal cinsiyet kavramının toplumsal cinsiyete dayalı analizlerin iklim finansmanında özel bir yer edinmesi anlamında çok önemli olduğunu vurguluyor. Toplumsal Cinsiyet Eylem Planı’nın sadece ekonomik tartışmalarda kalmaktan öteye giderek gerçek bir eylem planı olarak işlemesini ve oturumun geri kalanında da insan hakları ve adil dönüşüm konularının içerilmesinde yol gösterici olmasını umduğunu da ekliyor.

Dün yayımlanan Toplumsal Cinsiyet ve İklim Değişikliği taslak metnine (İngilizce) buradan ulaşabilirsiniz.

EkoIQ Editör