Birleşmiş Milletler (BM) yayımladığı Dünya Sosyal Raporu’nda, kırsal bölgede yaşayan nüfusların, internete erişimlerinin kolaylaştırılmasının kalkınma için en iyi yol olduğu belirtiliyor ve kente göçün bu şekilde tersine çevirilebileceği vurgulanıyor.
Yeni yayımlanan 2021 Dünya Sosyal Raporu Kırsal Kalkınmayı Yeniden Değerlendirme’ye göre (World Social Report – Reconsidering Rural Development), gelişmiş erişim ve internet bağlantısı aracılığıyla mümkün kılınan yeni yaklaşımlar, kırsal alanlarda yaşayan yaklaşık 3,4 milyar insanın yaşam standardını yükseltebilir. Aynı zamanda COVID-19 salgını, halihazırda mevcut olan yüksek seviyelerdeki yoksulluk ve eşitsizliklerle birlikte, dünyanın kırsal nüfusu için ilerlemeyi tamamen durdurma tehdidi de oluşturduğunun altı çiziliyor. Ancak pandemi, kırsal nüfusun yeni teknolojilerle gelişmesini sağlayarak kırsal-kentsel ayrımını sona erdirebileceğini kanıtlandığı belirtiliyor.
Yeni teknolojilerin kırsal kalkınma için yeni fırsatlar yarattığını söyleyen BM Genel Sekreteri António Guterres: “Daha yeşil, daha kapsayıcı ve dirençli bir gelecek inşa etmek için fırsatlar var. Pandemi deneyimi, örneğin, yüksek kaliteli internet bağlantısının esnek çalışma düzenlemeleriyle birleştirildiği durumlarda, geleneksel olarak kentsel olarak kabul edilen birçok işin kırsal alanlarda da yapılabileceğini göstermiştir.”
Rapora göre, yeni dijital teknolojilerin yükselişi, kırsal nüfuslara dijital finansmana erişim, daha iyi mahsul verimi için hassas araçlar ve uzaktan yapılabilecek işler sağlayarak kırsal-kentsel arasında bir köprü kurma fırsatı sunuyor.
Raporda bazı verilere de yer veriliyor. Düşük gelirli ülkelerin nüfusunun yaklaşık %67’si ve düşük orta gelirli ülkelerin %60’ı kırsal alanlarda yaşıyor. Uluslararası yoksulluk sınırının altında yaşayanların yaklaşık %80’i kırsal alanlarda ikamet ediyor ve kırsal kesimdeki insanların yaklaşık beşte biri aşırı yoksulluk içinde yaşıyor -bu, kentsel nüfustan dört kat daha yüksek bir oran- ve bu insanların eğitim, sağlık ve diğer temel hizmetlere erişimi çok az. Kırsal kesimdeki kadınlar, yaşlılar ve yerli halk, arazi hakları ve istihdam söz konusu olduğunda ayrımcılığa maruz kalmaya devam ediyor. Kırsal alanlar, şu anda tükenmekte ve küçülmekte olan gezegenin doğal hayatının çoğunu barındırıyor. Ormansızlaşma ve sürdürülemez arazi uygulamaları, iklim değişikliğine ve zoonotik hastalıkların yayılmasına büyük ölçüde katkıda bulunuyor.
Rapor, dünya ekonomisini canlandırma, eşitsizlikleri azaltma ve iklim kriziyle mücadele çabalarını artırırken kırsal nüfusun -dünya insanlarının neredeyse yarısı- geride kalmamasını sağlamak için yeni stratejiler sunuyor. Rapor, bulundukları yerdeki insanların yaşamlarını iyileştirmeye, kırsal yaşam standartlarını iyileştirmeye çağırıyor.
Kentsel Faydaların Kırsal Alanlara Yayılması
“Yerinde Kentleşme” (In Situ Urbanization) olarak adlandırılan yaklaşım, sürdürülemez kentleşmenin olumsuz yan etkileri olmaksızın kırsal nüfusun kentsel nüfusla aynı yaşam standardından yararlanabilmesini sağlamayı amaçlıyor. Rapor, Sri Lanka, Japonya ve Çin’de, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimin iyileştirildiği, kırsal altyapıya yapılan yatırımın arttığı ve kırsal-kentsel alanlar arasındaki azalan gelir eşitsizliğinin kırsal nüfus için daha iyi yaşam koşullarına yol açtığı örnekleri ortaya koydu.
Rapor, Çin, Hindistan ve Endonezya’da kırsal yoksulluğun 2000’ler ile 2015 arasında azaldığını, ancak kırsal eşitsizliğin arttığını belirtiyor. Raporda, kırsal alanlarda sosyal ilerlemeyi teşvik etmek için, eşitsizliklerin ele alınması, yoksulluk düzeylerini azaltma çabalarıyla birlikte yürütülmesi gerektiği dile getiriliyor. Buna göre, yeni toprak reformu politikaları oluşturulmalı ve genişletilmiş sosyal koruma yaygınlaştırılmalı ve kırsal kesimdeki kadınların, yerli halkların, diğer kırılgan grupların deneyimlediği eşitsizlikleri körükleyen ayrımcı yasalar kaldırılmalı.
Arazi Bozulması ve Zoonotik Hastalıkların Ortaya Çıkışı
Rapora göre, doğal yaşam alanlarının tarım arazisine dönüşmesi, toplam biyoçeşitlilik kaybının %60 ila %70’ine yol açtı ve ormanların ve vahşi yaşamın kaybı, COVID-19 gibi zoonotik hastalıkların daha sık görülmesine neden oldu. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), küresel seragazı emisyonlarının yaklaşık %31’inin doğrudan tarım ve arazi kullanımındaki değişikliklerle ilgili olduğunu belirtiyor. Direnç oluşturmak ve kırsal geçim kaynaklarının iklim değişikliğine karşı kırılganlığını azaltmak için politikaların uygulamaya konması gerekiyor. Rapor, arazi yoğunluğunun daha az olduğu, karma çiftçilik uygulayan ve döngüsel ekonomiye geçiş yapan mahsul çeşitlerini geliştirmek için adımlar atılmasını tavsiye ediyor.
Ek olarak, 2030’a kadar yaklaşık %30’luk bir su açığı olacağı ve mevcut kırsal kalkınma modelleri devam ederse, 2050’ye kadar Dünya’nın kara alanlarının yaklaşık %95’i bozulacağı tahmin ediliyor. Kaynakların sürdürülebilir kullanımını ve gıda güvenliğini teşvik eden önlemlerin dikkate alınmasının önemine dikkat çekiliyor.
Tarım Sektörü Güçlendirilmeli
En az 501 milyon tarım işçisine ev sahipliği yapan ülkeler, küçük ölçekli çiftçilerin tarımsal üretkenliğini ve gelirlerini ikiye katlama konusundaki Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları hedefine ulaşamama riski altında olduğu belirtiliyor.
Rapor, altyapıyı iyileştirerek, uygun teknolojiyi kullanarak, teşvikler sağlayarak ve yatırımları artırarak tarımsal üretkenliği artırmak için daha fazla eyleme ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Ülkeye özgü ve küçük çiftlik sahiplerini desteklemeye yönelik tarımsal modellere odaklanmanın önemine vurgu yapıyor. Çeşitlendirme aynı zamanda kırsal bir dönüşümün anahtarı olduğu ve yeni stratejilerde gençler için potansiyel bir gelir kaynağı olan tarım dışı faaliyetlerin genişletilmesinin önemi dile getiriliyor.
Rapora buradan ulaşabilirsiniz.