“Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu”, Kanal İstanbul ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. İstanbul’un Kanal İstanbul’a ihtiyacı olmadığını belirten koordinasyon, kanalın ekosisteme ve biyolojik çeşitliliğe büyük zararlar vereceğinin altını çiziyor.
26 Haziran Cumartesi günü Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda yapılan açıklamada, Kanal İstanbul için gösterilen sebeplerin incelemesi ve neden yapılmaması gerektiğine yer verildi.
Boğazdaki gemi trafiğinin ve gemi kazalarının Kanal projesi olmadan da azaldığının Bakanlık tarafından bildirildiği ifade edilen açıklamada İstanbul’un mevcut nüfusunu taşımakta zorlanırken Kanal’ın iki yakasını kurulacak Yenişehir’in bu problemi derinleştireceğinin altı çiziliyor. Projenin yapım ve işletme aşamalarında sağlanması planlanan işler yerine yeşil işlere ve yeşil dönüşüme yapılacak yatırımlarla işsizlik sorunun çözülebileceğine dikkat çekilen açıklamada, oluşacak ekolojik yıkımın, finansal getirileri göz ardında bırakacağı belirtiliyor.
Açıklamada “13.400 hektar orman arazisi yok olacak, su havzaları zarar görecek, Sazlıdere ve 136 milyon metrekarelik tarım alanı yok olacak. 1,3 milyar m³’lük kazı ve tarama malzemesi, bu kazı yapılırken fosil yakıtın doğrudan yol açacağı karbon salımı, günde 10 bin hafriyat kamyonu hareketliliğinin yaratacağı hava kirliliği ve trafik, İstanbul’un nefesini kesecek” deniyor.
Marmara Denizi’nin can çekiştiği müsilajla beraber Kanal’ın balık yuvalama alanları, bölgede yaşayan hayvan ve bitki türlerinin yok olması sebebiyle biyolojik çeşitliliğe de ağır darbe vuracağı ifade edildi.
Açıklamada, insanlığın ilk yerleşim yerlerinden olduğu düşünülen Yarımburgaz Mağaraları, Bathonea Antik Kenti ve Küçükçekmece Lagünü, proje alanı içinde kaldığı için tamamen yok olacağı ve deprem fay hatları üzerindeki bir alana 2 milyon yeni nüfus ve inşaat alanları yaratılacağı için oluşabilecek bir deprem afeti sonrası korkunç bir senaryoyla karşılaşılacağı dile getirildi.
Kanal İstanbul ÇED raporuna göre köprülerin inşaat sürecinin 4. aşaması olarak planlandığı belirtilen açıklamada atılacağı söylenen temelin Kuzey Marmara Otoyolu’nun bağlantı yollarından biri olan Nakkaş-Başakşehir kesiminin Sazlıdere üzerinden geçen kısmı olduğu ifade edilirken bu köprünün olmayan kanalın üzerinden geçmesi planlandığı bildirildi. Geçen sene Yap-İşlet-Devret yöntemiyle 8 Milyar liraya Rönesans Holding’e ihale edilen bu yol projesinin hazine garantisi kapsamında yer aldığı hatırlatılan açıklamada bu sebeple Rönesans Holding’e geçiş garantisi verildiği bildirildi. 2020 yılı için Kuzey Marmara Otoyolu’nu işleten ortaklığa 2 milyar 150 milyon TL araç geçiş kapsamında ödeme yapıldığı dile getirildi.
Greenpeace Akdeniz’den yapılan açıklamada da 15 Milyar dolara mal olması beklenen projeye ayrılan bütçe ile İstanbul’un karbon ayakizinin azaltılabileceği, şehir iklim krizine karşı dayanıklı hale getirilebileceği; şehirde farklı kesimlerin hayat kaliteleri arasındaki uçurumlar kapanabileceği belirtiliyor. 15 milyar dolar Kanal İstanbul projesi yerine şehrin adil dönüşümü ve yeşil iyileşmesi için ayrılan bir fon olsaydı neler yapılabilirdi? sorusuna yanıt arayan Greenpeace Akdeniz’in bazı önerileri şu şekilde:
- İklim krizinin en büyük tehditlerinden biri olan kuraklığa karşı, 14 milyonu aşkın haneye 10’ar tonluk yağmur suyu biriktirme sistemleri kurulabilir. Bu da 140 milyon metreküp suyun biriktirilebileceği anlamına geliyor. Bu miktar Alibeyköy Barajı’nın (34milyon metreküp) kapasitesinin 4 katından fazla ve Terkos Barajı’nın kapasitesine (164milyon metreküp) de neredeyse denk.
- İklim krizinin temel nedenlerinden olan fosil yakıtlara dayalı enerji politikaları yerine yaklaşık 2 milyon evin çatısına 5kW gücünde solar panel alımı gerçekleştirilebilir. Bu panellerin toplam kurulu gücü, 9800 megawatta denk geliyor. Bir başka deyişle Türkiye’nin mevcut kurulu enerji gücü %10 artacak.
- Denizlerimizi tehdit eden müsilaj kirliliği hepimizin gündeminde iken proje bütçesinin sadece %10’u ile sadece İstanbul’un değil Türkiye nüfusunun evsel atık sularının arıtmasını sağlayacak biyolojik atıksu arıtma tesisi kurulabilir.
- Söz konusu bütçe ile İstanbul’u bekleyen en büyük tehlike depreme karşı riskli olduğu tespit edilen 194 bin binanın tamamı onarılabilir.
Sazlıdere barajı İstanbul’a içme suyu sağlayan en önemli havzalardan birisi olması sebebiyle akademiden birçok akademisyen, projenin durdurulması çağrısı yapmıştı. Terkos’un ve Sazlıdere’nin çekileceği, tuzlu suyla karışarak içme suyu kaynaklarının yok olacağı belirtiliyor. Aynı zamanda Kanal açıldıktan sonra, Avrupa’nın ağır sanayi atığını taşıyan Tuna Nehri’nin direk olarak Marmara’ya akacağını belirten uzmanlar, Marmara’nın 48 milyon insanın günlük atığına eşdeğer kirliliği kaldıramayacağını ve kesin ölümünün gerçekleşeceğini bildiriyor.
Sivil Toplum Örgütleri, Kanal İstanbul konusunun, 2022-2024 BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Dönem Başkanı olan Türkiye’nin ve İstanbul’un geleceği için ekolojik yıkım tehdidi barındırdığını, İstanbul’u derinleşen iklim krizine karşı daha da kırılgan hale getirdiğini belirtiyor.