Keçi Geçti’den Kamil Güneş, FairTrade (Adil Ticaret) organizasyonuyla gerçekleştirdikleri kahve deneyimlerini EKOIQ için anlattı. Türkiye’nin ilk adil kahve atölyesi olan Keçi Geçti, fincanınızı iyi değerlendirmenizi ve kecigecti.co’yu sık kullanılanlar listenize eklemeyi unutmayın diyor.
RÖPORTAJ: Burcu GENÇ
Keçi Geçti’den bize kısaca bahseder misiniz? Ne yapar Keçi Geçti?
Keçi geçti nesli tükenmekte olan, kolektifi koruyan ve paylaşımı sürdüren butik bir kahve kavurma atölyesidir. 4-5 senelik geçmişinde 20’ye yakın açık sergiye iyi ev sahipliği yapmıştır ve üretmekte direten ve ilerleyiş için var olan bir yaşam alanıdır. Nitelikli kahveyi sade tutarak, yeni nesil tekniklerle demleyerek, katıksız bir içeceğe dönüştürüp kahvenin minimaline inmeyi felsefe edinmiştir. Böylelikle kendine farklı bir yol oluşturarak kırk seneye yakındır hali hazırda var olan FairTrade Organizasyonu ile hedeflerini birleştirmiştir. Keçi geçti, kahve emekçisidir.
Neden Adil Ticaret? Farkınız nedir diğer kahvecilerden?
Adil ticaret, insan emeğini ön planda tutar ve doğaya saygı gösterir. Böylelikle sürdürülebilirlik sağlanır. Kahve, insan için sudan sonra yakıt olarak kullanılabilecek yegâne içecektir. Bir fincanın içerisinde evrenin bize sunduğu tüm gerçeklikler ve en az yetmiş emekçinin alın teri vardır. Gelecek yirmi yıl içerisinde küresel kaos sebebiyle kahve, katıksız olarak tıpkı burada şu ana kadar saygı gösterildiği gibi içilecektir.
Bize göre bir kahve dükkânı sadece kahve yapabilen bir ilerleyişe sahip olmalı. Kahve bir menü kalemi, öylesine bir içecek, para kazanma amaçlı girilebilecek bir sektörden ziyade başlı başına bir patron ve söz söyleme sanatını parlatan bir güç olmalıdır. Keçi Geçti’de bir çalışan yoktur. Keçi Geçti’de bir hiyerarşi de yoktur. Keçi Geçti’de sadece kahve patrondur çünkü kahve kendiliğinden bir güç oluşturur.
2021 Mart ayı itibari ile FLOCERT, Türkiye’de “Adil Ticaret Sertifikası” olan Keçi Geçti, kendi kahvesini kavurmak ile kalmayıp adil ticaret sertifikası ile olduğu yeri derinleştiriyor ve bu hamlesi birçok kahve üreticisi için de cesaret verici olmayı hedefliyor.
5 yıl boyunca edinilen her deneyim, Keçi’nin bugün Türkiye’deki ilk “Adil Ticaret Sertifikalı Kahve Atölyesi” olmasını sağladı. “Start Your Sustainability Journey Today” (Sürdürülebilirlik yolculuğunu bugün başlat) sloganıyla yola çıkan FLOCERT Assuring Fairness, adil ticaret markasının güvenilirliğini kanıtlamak ve sürdürülebilir üretim ve tüketim anlayışını benimsetmek amacıyla çalışıyor. FLOCERT’in ana hedefleri ile Keçi’nin var olma amacının bu denli örtüşmesi, kaliteli ve sürdürülebilir adil ticaretin gerçek olduğunu gösteriyor. Seri üretim algısının yoğunlaştığı bu dönemde, tüketicilerin aldıkları her kahveyi (ve her şeyi) sorgulamaya başlaması önemli bir farkındalık.
Tüketim kültürünün, israf politikaları ile paralel ilerlemesinin yanı sıra üretici haklarının gasp edilmesinin de önüne geçilebilmesi için adil ticareti hedefleyen emekçiler ile çalışılmalıdır. Bir işte asıl üreticinin desteklenmesi her zaman daha adil ve eşit olan bir yoldur. Bu neden ile Keçi Geçti’nin aldığı adil ticaret sertifikası ile tüketiciler; küçük işletmelerin değişim alanları yaratabileceğine yönelik yeni bir bakış açısına itiliyor.
Sürdürülebilir tüketim anlayışı için öncelikle sürdürülebilir üretim ve ticaret yapılması gerekir. Adil ticaret sertifikası ise bu noktada konuya dahil olup eşit olmanın en önemli unsur olduğunu tekrar ediyor. Kaynakların hiç tükenmeyecekmiş gibi kullanılmasının yanlış olduğu ve bu yüzden eşit ve sürdürülebilir ticarete ihtiyaç duyulduğu bilinen bir gerçek. Keçi Geçti, aldığı adil ticaret sertifikası ile bu gerçeğe sahip çıkıyor.
Sitede gördüğüm kadarıyla atölye Odunpazarı’nda. Hikayesi nedir?
2016’da iyi kahve, iyi müzik ve fikir üretimi üzerine sergi, atölye ve kahve olarak ilerleyişine başlayan bir mekân. Ara sokakları renklendirmek, tınılarla doldurmak, kafeinle neşe katmak için bohem bir çekirdek olarak yola çıkıldı. Keçi, dünyanın güneyinden gelen yöre kahvelerini Eskişehir’de kavurur ve kahveye saygı kuşakları oluşturma niyetindedir. Orta Anadolu’yu kurak, köhne ama içerisinde çok büyük zenginliklerin olduğu büyük bir okyanus gibi görüp küçük bir keçi gemisinin ilerlemesi için kolektif, paylaşımcı ve ilerleyici çalışmaya devam eder.